Kan Bağışının Önemi
Günümüzde tıp ve teknoloji alanındaki tüm gelişmelere rağmen kan, kan bileşenleri ve kandan elde edilen ürünlerin yerine geçebilecek bir tedavi aracı henüz bulunmuş değil…
MERSİN-Bu yüzden kan, kaynağı insan olan ve elde edilmesi için başka alternatifi olmayan bir tedavi aracı olarak kabul ediliyor. Dünyadaki uygulamalar ve araştırmalar, en güvenli kanın, gönüllü, karşılık beklemeksizin ve düzenli olarak kan veren bağışçılardan elde edildiğini gösteriyor.
Kızılay haftası nedeniyle "Çarşamba Toplantıları"nın bu haftaki konusu "Kan Bağışı"ydı. Kızılay Haftası nedeniyle hastane konferans salonunda bir araya gelen hastane çalışanlarına Adana Kızılay Kan Merkezi Kan Bağışçısı Kazanım Uzmanı Biyolog Sara Doyuran tarafından kan bağışının önemi anlatıldı.
Kanın, bir bireye verilebilecek en değerli hediye olduğunu vurgulayan Doyuran, ülkemizde kan bağışının yetersiz olduğunu, Akdeniz ülkesi olmamız nedeniyle de talasemi taşıyıcılığının ve demir eksikliğinin çok fazla görüldüğüne dikkat çekti. Sara doyuran, "bu gibi hastaların yaşamlarını daha kaliteli bir şekilde sürdürebilmeleri için düzenli olarak kana ihtiyaçları var" dedi.
Adana Kızılay Kan Merkezi Kan Bağışçısı Kazanım Uzmanı Biyolog Sara Doyuran şöyle devam etti;"Sadece talasemi hastaları için değil; hemodiyaliz, kanser, doğum yapanlar, acil bir kaza anında hastaneye getirilen ve ameliyata girecek olan hastaların da kan ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Sayılan durumlardan herhangi bir tanesi ile karşılaşıldığı zaman kan bankasından çıkan kan miktarı ile kan bankasına yapılan bağış miktarı arasında bir denge olmalıdır.
Kimler Kan Verebilir?
18-65 yaş arası tüm sağlıklı bireyler kan verebilir
50 kg'ın üzerinde olan kişilerin kan vermesinde bir sakınca yoktur
Kan bağışı öncesinde tansiyonun 110 - 140 mmHg arasında olması gerekmektedir
Erkekler en sık 2 ayda bir; kadınlar ise en sık 3 ayda bir olmak üzere yılda toplam 4 üniteyi geçmeyecek şekilde kan verebilirler.
Aspirin kullanımı kan vermeye engel değildir
Kan Vermenin Faydaları Nelerdir?
Kemik iliğinin yağlanmasını önleyip, kan yapımı canlı tutulur.
Verilen kanın yerine, anında vücuttan genç hücreler dolaşımına katıldığı için, bağışçı daha dinç ve canlı olur.
Kandaki yüksek yağ oranı düşer.
Kan bağışı kalp krizi ihtimalini %90 azaltır.
Kan bağışlayan kişide baş ağrısı, stres, yüksek tansiyon, yorgunluk gibi rahatsızlıkların giderilmesinde çok büyük katkısı olur.
Kan bağışçısı her kan verdiğinde: AIDS, Hepatit B, Hepatit C, Sifiliz Kan grubu taramasından ücretsiz olarak yararlanmış olur.
Kimler Kan Bağışında Bulunamaz?
Hepatit B, Hepatit C ve AIDS hastaları hiçbir zaman kan veremezler
Sıtma (Tedavinin sağlanmasından 3 yıl sonradan itibaren kan verebilirler)
Frengi ( iyileşmeden 1 yıl sonra kan verebilirler)
Diabet (İlaç kullanmayan veya ilaç kullandığı halde, kan şekeri regüle edilmiş olanlar kan verebilir)
Anemi (Anemi teşhisi konmuş kişiler kan bağışçısı olamazlar)
Gebeler kan veremez.
Koroner kalp hastalığı, ciddi kardiyak aritmisi olanlar kan veremez
Allerji (Astım hastaları kan veremez. Polen allerjisi olanlar ise, sadece allerjileri oldukları dönemde kan veremezler)
Epilepsi hastaları, kan veremezler.
Büyük ameliyatlardan sonra 6 ay boyunca kan bağışı alınmaz. Mide kanama geçirenler ise, hiçbir zaman donör olamazlar.
Kan veya kan ürünü alan donörler, 1 yıl boyunca kan veremezler.
Virüs aşısı yapılmış olanlar 3 hafta kan veremez. (Osman Öksüz-İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.