Mehmet Zeki ERGİN
Karun`un Etbaının Şerrinden Emniyetin Tek Reçetesi: Allah`a Sığınmak
İmam Ahmed b. Hanbel, medresesinin kapısından içeri girer girmez ders halkasında bulunan öğrencilerinden birini azarlayarak eşyalarını toplamasını ve ders halkasını terk edip bir daha katılmamasını söyler. Öğrenci boynu bükük, çaresiz istenilenleri yapar. Birkaç gün sonra İmam’ın öfkesinin de dinmiş olacağını hesaplayarak bir arkadaşı aracılığı ile kendisinin tabi tutulduğu muamelenin sebebini öğrenmek ister. İmam; “Evinin dış cephesini sıvamış. Oysa evine yaptığı sıvanın kapladığı alan Müslümanların hakkı idi. Kamu alanı idi. Müslümanların, kulların hakkına riayet etmede titiz davranmayan; ilme, Müslümanlara hizmet edeceğine ilmi kendi şahsi çıkarları doğrultusunda kullanır. Oysa ilim böylelerinin eline düşmemeli. O yüzden onu kovdum” diyerek yaptığının hikmetini açıklar. Bu açıklamalar üzerine evine vurduğu sıvayı kazıtarak hatasını telafi eden öğrencisi tövbe de ederek İmam’ın ders halkasına yeniden devam eder.
İlim bütün güçlerin anasıdır. Ekonomik gücün de askeri gücün de anası ilimdir. Yani ilmi elde eden diğer güçleri de kolaylıkla elde eder. Ve bu güçler İmam’ın dikkat çektiği “ehil olmayanlar”ın eline geçtiği zaman da kişisel çıkarları için kullanır ve ehil olmayanların, daha argo bir tabirle namertlerin çıkarları başkalarının haklarını gasp etmekten geçer.
Karun bu namertlerden biri idi. Kuyumcu idi. Hz. Musa, Samiri’ye; “And olsun ki senin ilahını yakacak ve onun küllerini de rüzgâra savuracağım” diye ahdetmişti. Ancak Hz. Musa’nın hesaba katmadığı bir şey vardı. Altın yakıldıkça safileşiyordu, kül olmuyordu. Allah (cc) Hz. Musa’ya altına katılan bir bitki külünün onu küle çevirdiğini vahyetti. Ama aynı şekilde bu bitki külü bakıra katıldığı zaman da bakırı altına çeviriyordu. Hz. Musa bu bilgiyi Karun’a öğretti ve Samiri’nin ilahının yakılıp küllerinin savrulmasıyla görevlendirdi. Dediğimiz gibi Karun namertti ve bu bilgiyi kişisel çıkarları için kullandı. Bu bilgi ile haddi hesabı olmayan bir varlığın sahibi oldu. Ve sahip olduğu bu güçle Beni İsrail’in öncülüğüne oynadı. Hz. Musa’nın makamına göz dikti. Gayri meşru bir şekilde hamile kalmış bir kadını bunun için kullanmak istedi. Kadın, günahına günah katmaktan sakındıkça Karun, altın yüklerini artırdı. Ve sonunda kadını kandırmayı başardı. Kendisi helak yolunda ilerlediği gibi o kadını da ve dünyaya meyleden diğer İsrailoğullarını da saptırdı.
İmkân ve güç ve bunların anası olan ilim, namertlerin eline geçtiği zaman tıpkı Karun’un örneğinde olduğu gibi ya hak davetçileri için tuzaklar kurarak iftira atarlar ya da Belam örneğinde olduğu gibi hak orduyu saptırmak için dünyayı ve şehveti onların üzerine salarlar.
Maalesef içinde yaşadığımız zaman diliminde gücün her rengini resmi ve sivil kuruluşların içine daha önce sızmış veya yaşanan değişimlerden yararlanarak yeni sızmış bu ahlaktaki değişik karanlık odakların elinde… Bu yüzden davetçilerin çok dikkatli olması gerektiğini söyleyeceğim ama ne mümkün… Hadi, Elazığ’daki İhya der’e kurulan tuzak belki titiz bir tedbirle bertaraf edilebilirdi, ama Adana’daki dernek başkanına kurulan tuzak neticesinde atılan iftiraya karşı tedbir almak neredeyse mümkün değil.
O yüzden karanlık odakların habire kirletmeye çalıştığı bu savaşta Allah (cc) yardımcımız olsun demekten başka bir çıkış yolu, bir tedbir bulunmuyor. Ve bu, teselli olarak yeter. Zira bu odakların ataları olan ne Karun ne Belam yaptıklarında iflah olmuş değiller. Mutlaka çok büyük sıkıntılara neden olacaklar. Tıpkı Hz. Musa’nın çok sıkıntı çekmelerine neden oldukları gibi… Ama, kesinlikle ama kesinlikle iflah olacak değiller. Belki Allahu Teâlâ Hz. Musa’nın emrine toprağı amade kılıp Karun’un mülkü ile beraber yutulması gibi bir mucizeyi bize vermeyecek, ama kesinlikle ama kesinlikle onların yaptıklarına da sessiz kalmayacak.
Ve son bir not, bunlar hiçbir zaman ihlâsla kan kardeşi olan ve insanların kalplerinin derinliklerine kadar nüfuz edip halkları etrafında toplayan hikmeti ne tarihte ne de bugün ele geçirmiş değiller ve geçirmeyecekler de… Tıpkı emellerini Hz. Harun’un makamını ele geçirmekle pratiğe sokmaya çalışan Karun’un bunu başaramayıp altınlarla iktifa etmek zorunda kaldığı gibi…
Doğruhaber Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.