Katil Noel Baba

Yine yılbaşı geldi. Noel Baba kapımızı çalmak üzere… Bize ne getirecek dersiniz? Çocuklarının ne getirdiği malum… Ölüm, işgal, vahşet, tefrika, zulüm, kumar, zina, ahlaksızlık ve her türlü insanlık dışı şey… Yazık bize! Ne zaman cellâtlarımıza özenmekten vazgeçeceğiz? Suriye, Irak, Mısır, Libya ve Kürdistan… Her yerde olan kan ve vahşet onların eseri değil mi? Müslümanları birbirlerinin azılı düşmanları haline getiren onların politikaları değil mi? Ama olsun, biz yine de düşmanın rengine boyanalım, Noel Babayı kestiğimiz hindilerle, süslediğimiz dükkânlarla, meyhaneye çevirdiğimiz evlerle bekleyelim. Heyhat! Heyhat!

Evet Heyhat! Ne haldeyiz?  Zillet kapılarımıza dayanmakla, evlerimizden içeri girmekle, çarşı ve pazarlarımızı istila etmekle yetinmiyor artık. Ruhlarımızı da ele geçirmek üzere… Her şeyimizle düşmanın rengine boyandık. Hayatımızı, geleceğimizi, özgürlüğümüzü, gençliğimizi, hatta ahiretimizi bizden çalan düşmanımızın… Onlar öldürüyorlar bizi. Bombalar, füzeler yağdırıyorlar üzerimize. Ülkelerimizi, şehirlerimizi yakıyorlar, yıkıyorlar, harabeye çeviriyorlar. Ümmetimiz, halklarımız, Müslüman kardeşlerimiz bize dayatılan haksız savaşlarda, işgallerde yokluklara, açlığa, sefalete, yurtsuzluğa mahkûm oluyorlar.

Heyhat! Düşmanlarımız o kadar acımasız ve iğrenç ki, bizleri insandan bile saymıyorlar.  Dinimiz, inançlarımız, geleneklerimiz, değer verdiğimiz her şey onlar için alay konusu. Hayatımızın hedefi olan en büyük namusumuzu, Kuran'ımızı yakıyorlar, kameraların karşısına geçip paramparça ediyorlar, yerlere atıp üzerine basıyorlar sadist kahkahalar atarak… Namazımız onlar için bir komedi. Namazımızı taklit ederek gülüşüyorlar kendi aralarında. Vahşice katledilen şehitlerimizin üzerine bevl ediyorlar ve bu görüntüleri kameraya çekerek servis ediyorlar dünyaya, Müslümanlara ne gözle baktıklarını ilan etmek için.

Onlar için biz köleleştirilmeleri gereken barbarlarız. Dinimiz onlarca asır öncenin bedevi Araplarının geleneklerinden ibaret. İtalya başbakanı ne diyordu 11 Eylül saldırılarından sonra? “ Müslümanları medenileştirmenin tek yolu ülkelerini işgal edip onları zorla Hıristiyan yapmaktır!”

Heyhat! Yüzlerce yıl dünyaya, dünya halklarına, mazlum milletlere önderlik ettik; adalet, özgürlük, uygarlık, bilim ve kültürü bizden öğrendi herkes.  Ya şimdi… Köleliğe, bağımlılığa kendi adımlarımızla koşuyoruz isteyerek, hevesle…

Ey kardeşim! Silkin artık! Toparlan, kendine gel! Sana, senin dinine düşman, hayat hakkına düşman, mutluluğuna ve özgürlüğüne düşman olanlardan yüz çevir. Onların adetlerinden, ahlaklarıyla ahlaklanmaktan, saptırıcı yaşantılarının peşinde koşmaktan yüz çevir. Bayramlarını yüzlerine çarp. Senin bayramların sana yetmiyor mu? O bayramlar ki dünyanı da ahiretini de güzelleştiren…

Heyhat! Yine yılbaşı geldi. Hıristiyanların Noel bayramı… Hıristiyan âleminin dini bayramı… Allah'a şirk koşan,  Allah'ın aziz dinini putçu bir dine dönüştüren, Allah'ın aziz peygamberlerine iftira atan, onlara tanrılık izafe eden Hıristiyanların bayramı… Barbar sürüleri halinde İslam dünyasına saldıran, İslam'ı ve Müslümanları en büyük düşman ilan edip hiçbir tecavüz ve vahşetten çekinmeyen Haçlıların bayramı…

Heyhat! Gaflet içinde koşuyoruz çarşı ve pazarlara, dükkân ve marketlere, Noel'i kutlamak için. Ellerimizi, kollarımızı paketlerle dolduruyoruz ve sevinç içinde evlerimize, ev halkımıza dönüyoruz, kendimizi ve ailemizi cehennem ateşine sürüklediğimizi bilmeden.  Hıristiyanların bayramlarını kutlamanın ne büyük bir günah olduğunu bilmeden… Onlar gibi kutluyoruz, onlarla beraber kutluyoruz, günah ve isyan içerisinde.  Yüce Peygamberinin, “Kim kime benzerse, kime özenirse ondan sayılır, onunla haşr olur! “sözlerini önemsemeden…

Heyhat! Onlar bizim bayramlarımızı nasıl kutluyorlar bilir misin? Bomba ve füzelerle, ölüm kusan tanklar ve uçaklarla… Libya bir bayram arifesinde Hıristiyan âleminin ölüm makineleriyle tanışmıştı.  Irak ve Afganistan da öyle… Ramazan ve Kurban bayramlarına paramparça olmuş bedenler, tecavüze uğrayan kadınlar, korkudan gözleri yuvalarından çıkmış perişan kılıklı çocuklar, yıkılmış evler, harabe köy ve şehirlerle merhaba demişti ümmetin mazlum evlatları. Hıristiyan Haçlılar Müslümanların bayramlarını böyle kutlamışlardı işte!

Biz ise çerezlerle, çamlarla, hindilerle, danslı partilerle, eğlence programlarıyla, televizyonların karşısında sabahlayarak kutluyoruz onların bayramlarını. Dinimiz onların dininden üstün olduğu halde… Tek hak dinin mensupları olmakla övünen bizlerin bu zavallı haline ne denir? Sadece heyhat! Evet, sadece heyhat!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.