Kazançlar ve Başarılar Müşterektir (İnzar Dergisi – Aralık 2012 Başyazı)
Mensubu olmakla iftihar ettiğimiz dinimiz ve davamız tarihinde de, Allah (cc)`a verdikleri söze sadakat göstermiş, fedakârlıkta, hayırda, Müslümanlara hizmete olması gerekenin en güzel örneğini yerine getirerek her şeylerini ortaya koymuş nice kardeşlerim
“Mü’minlerden Allah’a verdikleri söze sadakat gösteren erler vardır. Onlardan kimi adağını yerine getirdi (şehid oldu), onlardan kimi de beklemektedir. Onlar kesinlikle (sözlerini) değiştirmediler. “(Ahzab: 23)
Ayeti kerime, Müminlerin, İslami toplumun/cemaatin karakteristik özelliğini ortaya koymaktadır. Müminler arasında hayırda bir rekabetin olduğu ve birbirleriyle yarıştıklarının manzarası görülmektedir. Bu yarış, Allah (cc) kelamının yücelmesi ve yeryüzünün tek hâkim gücü olması, Müslümanlara hizmet için verilen yarıştır. Allah (cc)’ın dini, davası ve Müslümanlara hizmetteki yarış; teslimiyetin, itaatin zirvesi olan şehid olma arzusuna varıncaya kadar yapılan bir yarıştır. Onun için bu rekabet ve yarış, her ortamda ve her alanda Müslümanlar arasında tarih boyunca hep olagelmiş, oluyor ve olmaya devam edecektir.
Mensubu olmakla iftihar ettiğimiz dinimiz ve davamız tarihinde de, Allah (cc)’a verdikleri söze sadakat göstermiş, fedakârlıkta, hayırda, Müslümanlara hizmete olması gerekenin en güzel örneğini yerine getirerek her şeylerini ortaya koymuş nice kardeşlerimiz olmuştur. Onlar, davamızın bereketi ve yollarımızı aydınlatıp bizlere örnek olan insanlardır. Bu aziz davanın sarsılmaz ve muhkem oluşunun sırlarından biri, bu insanların hizmetlerinin bereketinde saklıdır. Mücadele yolunda bir başarı elde edilmişse, bu başarının önemli ayaklarından birinin, dünyalık ve nefsi hesaplar içerisine girmeyen kardeşlerimizin olduğu muhakkaktır.
Yine bu aziz davanın bugüne gelmesinde en büyük payın; hayırda yarışan ve bir birlerinin eksiklerini tamamlamaya çalışan, İslam dairesi içinde birbirlerine itaat, İslam ve Müslümanların aziz olması için dünyalıklarını terk eden kardeşlerimize ait olduğu muhakkaktır.
Gelecek olan bir sıkıntını ve zararın kardeşinden önce kendisine gelmesi için öne atılan örnek şahsiyetli kahraman kardeşlerimizin katkısıdır.
Aynı çatı altında beraber omuz omuza veren Müslümanların yaptıkları her hayırlı işe her kardeşin ortak olduğu anlayış ve inancı ile birbirinin işlerine katkı sağlayan kardeşlerimizin payı büyüktür.
Ashab, selefi salihin, asrımızda hizmet eden davetçiler ve seleflerimizin bu örnek şahsiyetlerini hatırımızdan çıkarmamalı ve onları örnek almalıyız.
Hayırda yarışalım. En güzeli yapmaya ve herkesten daha çok katkı sağlamaya çalışalım. Herkesten daha fazla fedakâr olmaya çalışalım. Bunun yanında bir bütün olarak muvaffakiyet ve hayırlı netice elde etmek için birbirimize katkı sağlayalım. Birbirimize destek olalım, birbirimizin eksikliklerini tamamlayalım. Zira hepimiz, küçük büyük, yapılan her hayırlı işe ortağız. Ayrı ortam ve mekanlarda olsak bile birbirimizin hayırlarına ortağız. Hatta bir zaman bu aziz davaya gönül vermiş ve bu yolda hizmet etmiş, bedel ödemiş, fedakârlıkta bulunmuş ve bir dönem gevşemiş ancak akidesini muhafaza etmiş, her kardeşimiz, elde edilen bütün sevaplarda pay sahibidirler. Onun için “kazançlar ve hayırlar müşterektir” diyoruz. Öyledir, öyle inanıyoruz.
Bir diğer güzellik, beraber ve uyumlu bir şekilde aynı hedef ve gaye için çalıştıkça Allah (cc)’ın rahmet elinin üzerimizde ve yardımının bizimle beraber olmasıdır. Böylece işlerimiz bereketlenecek ve hayırlı neticeler verecektir. Muvaffakiyet oradadır, galibiyet ve başarı oradadır, izzet oradadır. Allah ve Resulünün vadi vardır ve tarih buna şahittir.
Bir hadisi şerifte Resulullah (sav) özet olarak şöyle buyurmuştur: “Allah (cc) katındaki kıymetleri büyük olan nice insanlar vardır ki, bir konuda yemin etseler Allah (cc) onların yeminlerini boşa çıkarmaz.”
Kardeşlerimiz içinde de Allah (cc)’ın, yeminini boşa çıkarmayacağı nice takva sahibi kardeşimizin var olduğunu biliyoruz. Varlıklarını belli ettirmeden bu aziz dava uğuruna gece gündüz çalışıyor, çırpınıyor ve her türlü fedakârlığı göstermekten geri durmuyorlar. Her kardeşimizin, her bacımızın ve tüm çocuklarımızın öyle olmasını istiyoruz. Dost ve kardeşlerimizin öyle olmasını istiyoruz. Hepimizin öyle olmasını istiyoruz.
Bu davada, İslam’a hizmette hayır vardır, İslami güzellikler vardır, Kur’an vardır, sünnet vardır, siyer vardır, İslam’ın ve Müslümanların izzeti, şerefi ve başarıları vardır. Her bir kardeşimizin hedefinde, sadece Allah (cc)’ın rızası ve O’nun aziz dinine yardım etmek vardır. Hiçbir kardeşimiz, bu hizmet ve mücadele ortamında dünyevi kazanç elde etme gayesini gütmemiştir. En azından bizler buna şahit olmamışız. Burada, dünya menfaati elde etmek değil, sahip olunan bütün bir dünyasını bu aziz davaya feda etmek vardır. Faaliyetlerimizi yürütülürken –insan olmamız hasebiyle–mutlaka eksiklerimiz ve yanlışlarımız olmuştur ve olacaktır. Bilerek yapmadığımız bu eksiklerimizin ve yanlışlarımızın da İlahi rahmet sayesinde bize kazanç olarak döneceğini umuyor ve Allah (cc)’dan niyaz ediyoruz.
Burada önemli bir başka konuya vurgu yapmak isteriz. Erkek, kadın, genç, yaşlı her kardeşimizin, İslami istikametini muhafaza etmede ve bütün alanlardaki çalışmaların İslami ölçüler içinde yürütülmesinden sorumlu olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır. İslam’a uygun olmayan bir yönelişe karşı, yüzlerce hatta binlerce elin uzanıp onu tutması, İslami istikamete yöneltmesi ve İslami sınırların büyük bir ihtimamla muhafaza edilmesi gerekir.
Resulullah (sav)’in şu müjdeci haberi, gerçekten sürur vericidir: “Ümmetimden Allah’ın emri/şeriatı ile hükmeden bir topluluk hep var olacaktır. Onlardan ayrılıp onları terk edenler veya onlara muhalefet edenler onlara zarar veremeyecektir. Kıyamet gelinceye kadar onlar hep insanlar üzerinde üstün/hakim güç olacaklardır.” (Buhari, Müslim) Burada müjdelenen topluluktan olduğumuzu umuyor ve Rabbimizin, bu istikamet üzeri ayaklarımızı ve gönüllerimizi sabit tutmasını diliyoruz.
Allah (cc)’a emanet olunuz.
Başyazı / İnzar Dergisi – Aralık 2012
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.