KDP: Goran olmadan yola devam edeceğiz
Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) Başkanlık Meclisi üyesi Ali Awni, Goran Partisi’nin önceden açıklanan kimliği ile uyum içinde olmadığını belirterek, Goransız bir hükümet ile yola devam edeceklerini söyledi.
Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) Başkanlık Meclisi üyesi ve Duhok’un Şeyxan Bölgesi Sorumlusu Ali Awni, son günlerde Irak Kürdistan’ında özellikle Süleymaniye (Silêmanî) kentinde meydana gelen olayları değerlendirerek, Goran Partisi’nin olmadığı bir koalisyon ile yeniden yola devam edeceklerini belirtti.
Irak Kürdistan’ında son gelişen protesto ve şiddet olaylarını İlke Haber Ajansı’na (İLKHA) değerlendiren Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) Başkanlık Meclisi üyesi ve Duhok Şeyxan Bölgesi Sorumlusu Awni, Goran Partisi’nin ekonomik krizi suiistimal ederek, halkı kışkırttığını öne sürdü.
Kürdistan Bölgesi yasalarının, bütün Kürdistan halklarının haklı taleplerini dile getirmeyi, dillendirmeyi, gösteri yapmayı ve hatta greve gitmeyi bile içerisinde barındırdığını ifade eden KDP Başkanlık Meclisi Üyesi Awnî, fakat Goran Hareketi’nin bu süreçte ekonomik krizi fırsata çevirip; öğretmen, doktor, peşmerge ve devlet kademelerinde çalışan herkesi kendi yanına çekmeye çalıştığına dikkat çekti.
Awnî, öğretmenlerin bu durumun siyasiler tarafından suiistimal edildiğini fark ettiklerini bundan dolayı kendi aralarında gösterilere katılmama kararı aldıklarını söyledi.
Goran Partisi gösterilerde 13- 14 yaşlarındaki çocukların yönünü KDP’nin binalarına yönlendirdi”
Awnî, Kürdistan Bölgesi’nde yaşanan şiddet olaylarındaki Goran Partisi’nin rolüne değinerek, “Goran Partisi 13- 14 yaşlarındaki bazı çocuk ve gençleri gösterilerde toplattı ve onların yönünü KDP ve diğer partilerin binalarına yönlendirdiler ve ateşe verdirdiler. Maliye Bakanı Goran Partisi’ndendir. Eğer hakikaten olaylara sebep olan maaş sorunuysa onlar maaşların ödenmesi hususunda sorumludurlar. Fakat hepimiz biliyoruz ki Kürdistan Bölgesi uzun bir zamandır ekonomik krizle yüz yüze. Onlar da biliyor ki para yok. Fakat onlar bu sorumluluğu üzerlerinden atmak istiyorlar.” dedi.
“Irak bütçesinde almamız gereken yüzde 17’lik paydan ancak yüzde 8 pay alabiliyoruz”
Awnî 2003’de kurulan yeni Irak Hükümeti ile bütçe konusunda ortak olduklarını hatırlatarak, normal şartlarda Irak bütçesinin yüzde 17’sinin Kürdistan Bölgesine ayrılmasını gerektiğini söyledi.
Merkezi Irak Hükümetinin bütçesinde bugüne kadar yüzde 8 pay aldıklarını değerlendirmesine ekleyen Awnî, ekonomik kriz sürecini ise şöyle dile getirdi: “Biz bugüne kadar en fazla yüzde 8 pay alabildik. Geriye kalan bütçenin yüzde 9’u ise Irak’ın dış ilişkileri, askeri, siyasi ve diğer alanlarda kullanılıyor. Bu şekilde bize ayrılması gereken payı kısıtlıyorlardı. Ne zaman bir konu hakkında sorun yaşandıysak Irak Hükümeti, Kürdistan Bölgesine ait petrol ve bütçe payını askıya alıyordu. Bu sorunlardan dolayı Irak Hükümeti’nin boyunduruğu altından çıkmak istedik ki, kendi petrolümüzü kendimiz çıkaralım ve satalım. Sattığımız bu petrolün yüzde 17’lik gelirini kendimize ayıralım, diğerini ise ABD ve BM gözetiminde Irak devletine teslim edelim. Biz buna hazırdık. Biz böylelikle petrol üretimini arttırdık. Fakat bizim petrol üretimimizi arttırmamızla petrol fiyatları 4 kat aşağı çekildi. Bunun yapılması ile birlikte Kürdistan Bölgesi’nde ekonomik kriz boy gösterdi. Bu krizden dolayı halkımızın maaşını ödeyemez duruma geldik.
Zaten Irak hükümeti de bundan 2 sene önce bize vermesi gereken bütçeyi kesmişti. Böylelikle Irak Hükümeti kendi mesuliyetini yerine getirmeyerek bize ambargo uyguluyor. Biz petrol üretimini
arttırıp petrolü satmaya mecburduk. Bu arada bilindiği üzere Rusya ile Amerika arasında büyük bir düşmanlık var. Amerika Shell petrolünü üretip satmaya başladığı vakit petrol fiyatları düşüşe geçti. Bizim gibi devletler de büyük devletlerin ayakları altında eziliyor. Irak’ta da bazı devlet kurumlarında 16 aydır maaşını alamayan işçi ve memuralar vardır.”
“Benim komşumun güvenliği huzuru, benim güvenliğim ve huzurumdur”
Kürdistan Bölgesi’nin siyasetini; “Benim komşumun güvenliği, huzuru, benim güvenliğim ve huzurumdur.” prensibi olarak tanımlayan Awnî, “ Biz istiyoruz ki Kürdistan ve komşu ülkelerimiz emniyet ve huzurun bölgesi olsun. Şunu kesin olarak biliyor ve dile getiriyoruz ki Kürdistan halkı, güneyde IŞİD ile savaşmamış olsaydı şimdi Türkiye Devleti, Ankara yakınlarında savaşıyor olacaktı. Aynı şekilde İran’da IŞİD ile savaşıyor olacaktı. Fakat Kürdistan halkı IŞİD ile mücadele vererek buna engel oldu. Bundan dolayı Kürdistan halkı diyor ki, bu konuda huzur ve selametin sağlanması için yapılacak uluslararası bir anlaşmada Kürdistan Bölgesi’ne de dostça, kardeşçe ve barışçıl bir şekilde silah yardımında bulunulsun.” ifadeleri ile değerlendirmesini sürdürdü.
“Kürt halkı bağısız bir devlet sahibi olabilir”
Kürt halkının bugün bölgedeki süreçte birlik ve beraberlik siyaseti yürütmesinin bağımsızlığı getirebileceğine dikkat çeken Awnî, sözlerine şöyle devam etti: “Şu bir gerçek ki Ortadoğu dramatik bir şekilde bölünme ve parçalanmaya doğru gidiyor. Bu gidişle; Osmanlı Devleti, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya’nın parçalanmasıyla nasılki yeni devletler ortaya çıktı ise Ortadoğu’daki gelişmeler gösteriyor ki, yeniden yeni devletler meydana gelecek. Bildiğiniz gibi Ortadoğu Bölgesi; nifak, haksızlık ve zulüm ile özellikle Kürtlerin iradesi dışında kurulmuştur ve Kürtler bağımsız bir devletten mahrum bırakılmışlardır. Artık bağımsız bir Kürdistan’ın kurulma zamanıdır. Bundan dolayı pratikte Irak Devleti üç parçaya, Suriye Devleti dört parçaya bölünmüş ve Yemen de bölünmeye parçalanmaya doğru gidiyor. Bölge ülkelerinin parçalanıp yeni devletlerin kurulma ihtimali vardır. Eğer Kürt halkı bu süreçte birlik ve beraberlik siyaseti yürütürse, olacak olası yeni bir uluslararası anlaşmaya göre Ortadoğu haritasında büyük bir fırsat yakalar ve bağımsız bir devlet sahibi olabilir.”
“Goran Partisi yerine getirilemeyecek büyük vaatlerle halkı kandırdı”
Kürdistan Bölgesi Hükümetinin geniş bir koalisyon üzerinde kurulmuş bir hükümet olduğunu ifade eden Awnî, Goran Partisi’nin seçim döneminde sloganalar eşliğinde büyük vaatleri Kürt halkına verdiğini ama bu vaatlerin yerine getirilmediğini de sözlerine ekleyerek, şöyle devam etti: “Goran meydanlarda; ‘Maaşlarınızı iki kat yapacağız. Çalışmayan ev hanımlarına, yetişkin kızlara, evlenmeyen ve yaşı ilerlemiş olan kızlara da maaş vereceğiz.’ dediler. Onlar da biliyorlardı ki verdikleri bu sözlerin yerine getirilmesi mümkün değildi. Fakat büyük vaatlerle halkı kandırdılar. Şimdi halk Goran’dan; ‘Siz de hükümetin bir parçasısınız, sizden iki kat maaş istemiyoruz, normal maaşımızı neden vermiyorsunuz?’ diye soruyor.”
“Goran Hareketi önceden açıklanan kimliği ile uyumsuzdur”
Kürdistan’daki Başkanlık Seçimi sürecindeki tartışmalara da değinen Awnî, “Kürdistan Bölgesi’nin Başkanı bu süreç içerisinde geçici başkan vasfını yürütmüş olacak. Bu seçimlerde eğer biz kazanırsak kendi başkanımızı bırakmış olacağız. Eğer başka parti kazanırsa başkanlığı ona teslim ederiz. Böylelikle başkanlığa o geçecek. Goran Hareketi’nin gerçek kimliği, önceden açıklanan kimliği ile uyumsuzdur. Onların kimlikleri KDP’ye karşı saldırmak, yıkmak ve tahrip etmektir. Onlar doğdukları günden beri öyledirler. Onlara göre kim daha çok KDP’ye saldırır ise daha çok oy alacaktır. Kürdistan’da farklı farklı olaylar meydana geliyor. Şimdi ise bilindiği üzere Kürdistan’da başkanlık sorunu var. Bilindiği üzere Mesut Barzani’nin başkanlık süresi bitti. Görev süresi bittiğinde dolayı Yüksek Seçim Kuruluna tekrar başkanlık seçiminin yapılması için başvuruda bulundu. Yüksek Seçim Kurulu da cevaben; seçimin yeniden yapılması hususunda zamana ihtiyaçlarının olduğunu belirtti. Bir ay mı 2 ay mı 3 ay mı? Komisyon, sizden seçim çalışmalarını tamamlamak için 5 ay mı istedi? Verin o 5 ay sürecini, seçime hazırlansınlar. Bu 5 aylık hazırlanma süreci içerisinde Kürdistan Bölgesinin Başkanı bu süreç içerisinde geçici başkan vasfını yürütmüş olacak.” diye belirtti.
“Diğer ülkelerde olduğu gibi Kürt halkı da kendi başkanlarını sandığa giderek seçsin”
Awni, Kürdistan’da Başkanlık Sistemi sorununun yapay bir problem haline getirildiğini ifade ederek, “Biz diyoruz ki; gelin başkanı seçelim, niye halkın oy kullanarak kendi başkanlarını seçmesine engel oluyorsunuz? Diğer ülkelerde olduğu gibi Kürt halkı da kendi başkanlarını sandığa giderek seçsin. Onlar istiyorlar ki iradelerini halka dayatsınlar. Biz başkanlık seçimini referanduma götürmek istiyoruz, diyoruz ki; ‘Siz mi yoksa parlamento mu başkanınızı seçsin?’ Bu konuda son sözü halkımız söylemesi gerekir. Halk ne derse öyle yapmamız gerekir.” dedi.
“Goran Partisi, devleti yönetecek kabiliyete sahip değildir”
Goran Partisi’nin devleti yönetecek kabiliyette olmadığına vurgu yapan Awnî, “Herkes kriz olmayan dönemlerde bakan olabilir veya devlet yönetebilir. Hükümet ve başkan odur ki zor zamanlarda devleti yönetebilsin. Hükümetin bir bakanını düşünün ki; sabah saat sekizden üçe kadar bakan, ondan sonra da devletin binalarına taşlarla saldıran ve bu binaları ateşe veren biri olsun. Böyle bir bakan olur mu? Bundan dolayı halka, ‘Biz devleti yönetemediğimiz için özür dileriz” de diyemiyorlar. Aslında bu tutumları ile istifa etmeleri gerekirdi. Bu tür siyaset yürütmelerinin amacı, çıkarılacak olan reformları engellemektir.” ifadelerini kullandı.
“Goran Başkanlık Sistemi konusunda kendisiyle çelişiyor”
Goran’ın iddialarının çoğunun gerçek dışı ve birbiriyle çeliştiğini iddia eden Awnî, “İlk defa Kürdistan Bölgesi Parlamentosu’nda 2005 yılında Mesut Barzani yüzde 70 oy ile halk tarafından Başkan seçildi. Goran parlamentodaki Başkanın seçilmemesi için ve bu sisteme engel olmak için elinden gelen her şeyi yaptı. Biz o zaman Goran’ın bu isteklerini de kabul ettik. Yani halkın başkanını kendi oyu ile seçmesi için destek verdik. Ama bugüne geldiğimizde… ‘Siz bu tutumunuzla Kürtlerin irade ve kaderi ile alay mı ediyorsunuz? Siz halkın kendi başkanını seçmesini istemiyor muydunuz? Alın size halkın kendi başkanını seçme sistemi.’ Goran kendi iradelerini Kürt halkına dayatmak istiyor. Onlar siyasi çoğunluk elde ederek başkanlık sistemine engel olmayı düşünüyorlar. Oysa bu sistemle KDP kazanmıyor Kürdistan kazanıyor.” diye konuştu.
Goran’ın Koalisyon Hükümeti’nden uzaklaştırılmasına da değinen Awnî, “Bazen insanın eli kangren oluyor ve doktora gidip, ‘Doktor bey kangren olan elimi kes ki bütün vücuduma kanser bulaşmasın’ diyor. Geniş bir koalisyon zemininde kurulmuş olan Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nde; Goran’a ait 24 parlamenterden 5 bakanlığı var. Bunlara da bakanlık vermemizin amacı huzur ve selametin sağlanması içindir. İşte böyle bir koalisyon ortağı, bakanı ile her gün taşlarla hükümetin kurum ve kuruluşlarını ve partilerin binalarını taşlıyor ve taşlatıyor. ‘Siz muhalefet misiniz bu şekilde taş atıyorsunuz. Muhalefet olsanız dahi taş atma hakkınız yok.’ Bu şekilde yürümediğinden, ehil olmadıklarından ve muhalefet pozisyonuna girdiklerinden dolayı böyle bir kararı verdik.” dedi.
“Gösterilerde KDP’ye ait binalar PKK’lilerle birlikte yakıldı”
Süleymaniye ve ilçelerinde yapılan yaşanan şiddet olaylarında KDP binalarının taşlanarak yakıldığını ifade eden Awnî, PKK’nin olaylardaki rolüne de dikkat çekerek, “PKK taraftarları bazı ilçelerde Apo’nun resmini açarak PKK ve Apo’nun lehine sloganlar attı. PKK’nin yönetim kadrosunun böyle bir karar alıp almadığından haberimiz yok. Goran’a ait göstericilerle birlikte omuz omuza vererek partimize ait olan binaları yaktılar. Bu Süleymaniye Valisi ve Emniyet Müdürünün sorumluluğu altındadır. Bunların görevi halkın asayişini, can ve mal güvenliği sağlamaktır. Aksi takdirde istifa etmeleri gerekir. Parti binalarının yakılması ile maaşlar da verilmiş değildir.” ifadelerini kullandı.
Bütün imkân ve olanaklarla bu kriz ve kaosu çözmek için çaba sarf ettiklerini belirten Awnî, son olarak şunları söyledi: “Goran’ın olmadığı bir koalisyon ile yeniden yola devam edeceğiz. Çünkü artık Goran Partisi tamamı ile karışık bir duruma gelmiş ve halka sunacak bir programları bile yok. Özellikle Yekitî ve Yekgirto ile birlikte koalisyonu tekrar yürüteceğiz. Yani Goransız bir hükümet ile yola devam edeceğiz. Gerçekten istiyoruz ki halkımız huzur ve güvene kavuşsun. Bu konuda elimizden gelen her türlü imkânı seferber edeceğiz. Biz istiyoruz ki Kürdistan’daki diğer halklar ve diğer dinlere mensup olanlar da kendi kültür ve diline sahip çıkarak yaşamlarını sürdürsünler.” (Osman İçli-İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.