Özkan YAMAN
Kemalizm devrimleri aslında Fransızcılık idi
Doksan yıllık bir cumhuriyet, Türkiye Cumhuriyeti... Doksan yıl öncesinin bütün devlet geleneğini, inanç değerlerini, dünya görüşünü devrimlerle yıkarak kurulmuş bir cumhuriyet... Solcular devrim sloganıyla ortaya çıkınca, devrimleri inkılap olarak değiştirip şirinleştirmeye çalışsalar da en açık anlamıyla eskiye dair ne varsa kökten devirmekti inkılap veya devirm.
Harf devrimi, Kur’an alfabesini dolayısıyla Kur’an kültürünü ve İslami ilimleri devirmek içindi.
Harf devrimi, Kur’an alfabesini dolayısıyla Kur’an kültürünü ve İslami ilimleri devirmek içindi.
“Bir Türk dünyaya bedeldir” deyip Latin alfabesi kullanmak ikiyüzlülük değilse acizliktir. Ama ulusalcılar için önemli olan İslam’ın birleştirici sembollerinden kurtulmaktı. Bununla aynı zamanda ümmetçilikten de büyük ölçüde devrilme amaçlanıyordu. Çünkü Arap, Fars, Urdu, Peştu gibi Kur’an alfabesi kullanan yüzmilyonlarca Müslümanla ortak bir bağ koparılmış olacaktı.
Sadece ortaokul ve liselerin ilk sınıfları için seçmeli olarak verilen Kur’an-ı Kerim dersini ilk yılında yaklaşık 700 bin öğrenci seçti ve Kur’an kursuna devam eden öğrenci sayısı birbuçuk milyona yaklaştı. Yine biraraya gelip Kur’an okumak köylüsünden şehirlisine kadınları hızla biraraya getirmeye devam ediyor.
Kemalizmin devirdiği harfler tam olarak ayağa kaldırıldığı zaman şu coğrafyanın sorunları da büyük ölçüde azalacaktır.
Kılık kıyafet devrimi; çarşafı, sarığı, sakalı, şalvarı, tesettürü devirmek için yapılmıştı. Türkçülüğü savunanlar Fransızların kılık kıyafetine bürünmek için devrim yapmışlardı.
Ve buna Frenk mukallitliği (taklitçiliği) deyip reddiye yazan İskilipli Atıf Hoca gibi alimleriin yanısıra şapka giymeyenlerin asıldığı bir zamanda hiç kimse “Siz nasıl Türkçüsünüz? Hem Türk ,Türk diyorsunuz hem de Fransız olmaya çalışıyorsunuz?” diye soramıyordu.
Yine kardeşlik katledilmişti. Çünkü Türk birisi; Kürd’ün, Arab’ın, Fars’ın başındaki sarıkla takkeyle kendi başındakinin aynı olduğunu görüyor ve o kardeşleri için başını vermekten bile sakınmıyordu.
Bugün ise Kemalizm, kılık kıyafeti dayatmakta zorlanıyor, başörtüsünün karşısında gitgide direncini kaybediyor.
Kemalizmin devirdiği tesettür tam olarak ayağa kaldırıldığında Türk İle Kürt birbirleriyle aynı giyindiklerini farkedecek ve asıl kardeşim sensin deyip bağrına basacaktır. Şimdiye kadar olan da zaten bu değil midir?
Kemalizmin devirdiği şeriat hükümleri, mahkemeleri, uygulamaları, medreseleri, ilmi ve islami müesseseler, camiler, tarikat ve tekkeler eğer halk arasında da tam olarak devrilseydi bugün şu memlekette kardeşlikten eser kalmazdı. Mesela Karadeniz’deki ve İç Anadolu’daki Türkler, Lazlar, Çerkezler tarikat için doğu illerine gitmezlerdi. İsviçre’den, İtalya’dan, Fransa’dan ithal edilen kanunlar, toplum tarafından da benimsenseydi o övündüğünüz Türklükten de eser kalmazdı.
Ve Kemalizmin en büyük devrimi olan hilafet, o halifelik ki hem Afrika’da hem de ta Endonezya’da(Açe’de) adına hutbe okunup bağlılık yemini edilen en birleştirici bir makam idi.
Velhasıl bugün ulusalcıların savunduğu Türkçülük, Kemalizm’in ilkelerine inmiştir. Kemalizm ise aslında devrimleriyle frenk mukallitliğidir ve bugün tartışılması gereken budur.
Bugün savunulacak olan aidiyet, ebedi ve ezeli habl-ül metin olan Kur’an’ın ipidir.
“Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın, dağılıp ayrılmayın.”(Al-i İmran 103)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.