Kendi içinizdeki operasyonu ne zaman yapacaksınız?

Malum olduğu üzere yıllardır özellikle Mustazaflar Camiası ve HÜDA PAR yetkililerinin neredeyse her gün ifade ettiği sürece maalesef gelindi ve korkulan oldu. Çözüm diye ifade ettikleri süreç tam bir savaş havasına evrildi.

Bu sütun ve sayfalarda defalarca gidilen yolun yol olmadığı yazıldı, çizildi. Birilerinin kibri ve o bilgiçlik taslama tavrı bütün bu öngörülerin hesabının yapılmasının önüne geçti. Abartıyorsunuz, dendi. ‘Hükümet ne yaptığının farkında…' nakaratları her platformda tekrarlandı. Ancak bir hafta içinde, kaybedilen bu kadar canla bütün bunların kocaman bir yalandan ibaret olduğu ayan beyan oldu.

Fakat süreç sahiplerince meselenin halen anlaşıldığından şahsen emin değilim. Savaş çığırtkanlığı ve silah kuryeliği yapanlar ile tehditler savuranların konumuyla alakalı hükümetin “muhataplar değişebilir…” gibi yumuşak bir noktada olması, taşıdığı kararsızlığı bir kez daha ortaya koymaktadır.

Hükümet hala “sonuna kadar…” kararlılığında değildir. Günlerdir yapılan operasyonlarla elde edile(meye)n sonuçlar bu manada ipuçları içermektedir. Özellikle sosyal medyada “içeride o kadar kamp varken bunlarla alakalı niye köklü bir operasyon geliştirilmiyor” tepkileri, ne kadar cevap bulduğu tartışılır bir durum.

Aslında özellikle operasyonların Kandile yoğunlaştırılması veya öyle bir görüntü arz ediyor olması, her seferinde HDP'ye ve Öcalan'a takoz yapmaya çalışan Kandile ayar vermek olduğu da düşünülebilir. Öcalan'ın ‘silah bırakma kongresinin toplanması vs.' çağrılarına direten ve en sonunda da ‘Öcalan silah bırakın diyemez… O sadece müzakere yapabilir… Bir de içerideki biri nasıl silah bıraktırabilir…' noktasına gelen Kandil'in, aynı şekilde Demirtaş'a her seferinde medya üzerinden fırça attığı ve ayar verdiği çok kez görüldü. Eğer doğruysa özellikle operasyon gününde S.Demirtaş'ın havuz tatiline çıkması bu çerçevede değerlendirilebilir. Yani her seferinde Öcalan ve Demirtaş'a ayar vermeye çalışan Kandil'e haddi bildirilmeye çalışılıyor…

Değinilmesi gereken başka bir konu da, Süreç'te yapılan hatalar ve yanlışlar, bu operasyonlarda da tekrarlanmamalı. Türkiye'de özellikle sol orijinli örgütlerin oluşturmaya çalıştıkları kaosun cevabının verilmesi için illaki dindarlara dönük bir şeyleri yapmayı gerektirmiyor.

Eylem ve söylemlerini doğru bulmamakla beraber özellikle Türkiye'de IŞİD'e dönük operasyonlar biraz da PKK ve HDP'nin tazyiki üzerine gerçekleşti gibi. HDP'nin ‘IŞİD'e arka çıkıyorsunuz…' ısrarı özellikle Türkiye içi IŞİD'e dönük operasyonları tetikledi. Hükümetin PKK'dan önce IŞİD'e dönük operasyonu Avrupa ve ABD nezdindeki HDPKK'nin elindeki IŞİD kartını almak için olduğu şeklinde de değerlendirilebilir. Böylece IŞİD'e yapılan operasyonla “Serok Obama” diye avunanların kullanım süreleri de erkene alındı gibi. ABD ve Batılı emperyalistler nezdinde bütün kuklaların bir kullanım tarih ve süresi olduğunu her zaman bilmek gerek. Sırtlarını onlara dayayarak hareket edenlerin sonu hep hüsran olmuştur.

Kime dönük olursa olsun masumların mağduriyetine sebebiyet verecek hiçbir hareketi tasvip etmek mümkün değildir.  ‘Gece vakitlerinde evlerimizi basarsanız, haremlerimize girerseniz, biz de gecenin üçünde O'nunla aramızda hiçbir perde olmayana sizi şikâyet ederiz.' diyen insanları hem de utanmadan bu sözler eşliğinde “tehditler savurdu” şeklinde haberleştirip sunmak kadar bir yalan olamaz. Bu ve benzeri iftiralar karşısında birilerini memnun etmek için yapılan operasyonlar huzura hizmet etmeyecektir. Başkalarını barbarlıkla suçlayanların sicillerine de ayrıca bakmak gerek.

Sahi, yanlış giden bütün bu ‘süreç' ‘çözüm' çalışmaları için kendi içinizdeki operasyonu ne zaman başlatacaksınız? Bölgeye gidip bilmem kaç yıldızlı otellerde sadece örgüt üyeleriyle görüşüp çözüm bulmaya çalışan yetkililerinizden ne zaman hesap soracaksınız? ‘Kürtlerin bir lideri varsa, o da Öcalan'dır' diyen bakanınızın tüm bu olup bitenlerden hesap vermesi gerekmez mi? Son olarak, Kürtlerin başına bela ettiğiniz bu tayfanın hesabını bir de siz Hakk'a ve halka nasıl vereceksiniz? Onu da düşünüyor musunuz?

Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.