Mehmet Ali GÖNÜL
Kim Kendini Affettirmeli!
AK Parti geçmiş seçimden bazı dersler çıkarma konusunda kendini ne kadar sigaya çekmiş mevzusu herkesin dilinde. Bu konuyu bir siyasiyle konuşurken üst düzey konumunda olan bir AK Partiliye hatalarından nasıl ders çıkardıklarını sorduğunda ‘aslında bürokraside aktif olanlar hatalarını bize yüklüyorlar’ demiş. Ben de ona ‘işte size kaybettiren duygu budur’ diye gerekeni söyledim, dedi.
Yakın zamanda Numan Kurtulmuş “Kızmış veya küsmüş seçmenimiz pişmanlık duygusu içerisinde” demişti.
Tam bu sözü işittiğimde birden Erdoğan’ın bir sözü kulağımda çınladı: “Sandığa gitmeyenler bu sefer sandığa giderek milli irade noktasında adeta kendilerini affettirmiş olacaklar.”
Bu sözleri ve yaklaşımları alt alta, üst üste, yan yana koyduğumuzda ne görüyoruz Allah aşkına!
Baştan başlayalım:
Üst düzey AK Partili sorumluluk almayıp hatalarını bürokrasiye/bürokratlara atıyor.
Numan bey, seçmeni kendilerine karşı pişmanlık içinde görüyor.
Erdoğan, seçmenin kendini affettirme peşinde olduğunu söylüyor.
Yani neresinden bakarsanız bakın AK Parti’nin hatalarının sorumluluğunu üstlenme anlayışı tamamen körelmiş. Sorumluluk alıp ‘evet, bazı hatalar yaptık. Bunları telafi etme fırsatı yakaladık. Seçmeni suçlamak doğru değil. Bu hatalarımızı bir an önce telafi edip seçmenimizi potansiyel olarak kazanacak, kendimizi affettireceğiz.’ demek varken seçmenin kendini affettirmesini dile getirmek siyasi gaflettir. Peki sormazlar mı AK Parti olarak siz kendinizi affettirmeyi düşünmüyor musunuz, nasıl affettireceksiniz?
Seçmen sandığa gitmeyerek mesaj vermiş ve AK Parti de bu mesajı bu şekilde anlamışsa iyi şeyler düşünmek istemiyorum.
Bari basının karşısında bu partisel veya siyasi aymazlığı dile getirmeyin. Emin olun ki susarsanız heybetiniz kaybolmaz. Konuştukça heybetiniz gidiyor. Yapacağınız en son şey, seçmeni suçlamak veya af dilemesini söylemektir.
Çözümün bu tarz yaklaşımlar olmadığını acaba kim dile getirecek. Merakla izliyoruz.
***
Bir Facabook sayfasında gördüğüm ve son derece katıldığım aşağıdaki haberi paylaşmak ihtiyacı hissettim:
“Elazığ'da Çiçek Boztaş isimli 82 yaşında bir Nine, sokak köpekleri tarafından parçalanarak öldürüldü. Ama bırakın toplumsal bir duyarlılık oluşmasını, olay gündem dahi olmadı. Ama tam tersi olsaydı, mesela 82 yaşındaki Ninemiz, bir sopa ile köpeklere vurarak öldürse idi ne olurdu? Kemalizm, kemalistler nasıl havlarlardı.
Yer yerinden oynardı değil mi? Sosyal medya da en çok konuşulan hadise olurdu. Her yerde hayvan hakları savunucuları arz-ı endam ederdi. Bu duyarlılığa karşı devletimiz de kayıtsız kalmazdı tabi ki... Yargı harekete geçer ve Nine tutuklanırdı!
Hayvanların, insanlardan daha çok itibar gördüğü bu düzen olmaz olsun...
Ek not: Belediyelere ortak çağrımız, küpeli küpesiz tüm kopekleri toplayıp barınaklarda besleyin. Milletin başına bela etmeyin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.