KIYIYA VURAN VİCDAN(SIZLIK)!

Batı sömürgeciliğinin İslam coğrafyasına el attığı günden bu yana, İslam ümmeti hiçbir zaman rahat yüzü görmedi. Materyalist ve maddeperest Batının dünyaya dair bitmek bilmeyen hırsı ve doymak bilmeyen arzu ve istekleri, insanlığın son yüzyılda büyük vahşet ve katliamlara şahit olmasını beraberinde getirdi. Ahsen-i Takwim olarak yaratılan insanın, huzur ve selameti adına emrine musahhar kılınan dünya nimetleri ve maddiyata köle olanlar, bu yüce mertebeden alaşağı olmuş ve Esfeles-Safilin çukurlarında yer bulmuşlardır. Bu tabaka, akıl ve iradeden mahrum olan hayvanların bile aşağısında olduğundan, bu çukurlarda yer bulan sözde insanlık, ihtiyacı oranında yırtıcı ve vahşi olan hayvanlardan daha vahşi ve yırtıcı, daha zalim ve gaddar, daha acımasız ve kan dökücü olmaktadır. Zira insanın fıtratı bunu gerektirmektedir. Ya Allah’a iman ve inanç ile ünsiyet sahibi olup insanlığa merhamet dağıtır. Ya da nefse, arzu ve isteklere kölelik ile nisyan ve gaflete dalıp insanlığa vahşet olur.

İşte Batının serencamı da bundan ibarettir. Allah’a sırt çevirip, dünyaya köle olan batı, makyavelist bir anlayış ve ihtirasla, hükümran olmak istediği tüm dünya ve zenginliğini elde edebilme uğruna alçaklık ve vahşette sınır tanımaz bir canavara dönüştü. Arzu ettikçe saldırdı, saldırdıkça hırslandı ve hırslandıkça sömürü alanını genişletti. Yer altı ve yerüstü zenginliklere sahip olma hırsıyla binler onbinler yüzbinler yetmedi, milyonları katletti. Rahat ve konforlu bir hayata ulaşmak için zulüm piramitleri gibi insanları ezdi, kendilerine en büyük engel teşkil eden müslümanları vahşice katletti.

Gün oldu bizzat kendi askerleri ile vahşice saldırıp yaktı yıktı yok etti. Gün oldu, zalim ve hain yöneticilerin eliyle mazlum halkı ezdi sömürdü. Gün oldu, yıllarca işbirliği yaptıkları zalimleri işi bitince astırdı, gün oldu düşman diye lanse ettiği zalim yöneticilerin iktidarını sürdürmesine göz yumdu, hatta destek verdi. Zira onlar için sınır ve kırmızı çizgi yoktur. Demokrasi ve insan hakları yalanları ile dünyayı aldatırken, menfaat putları neyi gerektiriyorsa, onu yapmaktan çekinmediler. Bu arada kaç mazlum ezilmiş, kaç Müslüman katledilmiş hiçbir ehemmiyeti yoktur onlar için. Kurdun kendini eylemiyle tanıtması mümkün olmadığından, bu zalimler de daima aldatıcı söylemlerle; demokrasi, insan hakları, özgürlük ve adalet temsilcisi masallarıyla ortaya çıkmaktadır. Eylem yakıp yıkma iken, eylem fitne fesat iken, eylem katliamlar iken; söylem hep demokrasi, hep özgürlük. Ama sadece kendilerine. İnsanlığa ölüm, onlara özgürlük. İnsanlığa esaret, onlara demokrasi. İslam ümmetinde demokrasi putları aleyhlerine döndüğünde, o helvadan putu cahiliye müşrikleri gibi yemekten utanç duymazlar. Demokrasi ve halkın iradesi ile başa gelen Mursileri devirip, zorbalıkla başa gelen Sisileri desteklerler. Kendi halklarının yaşadığı en ufak sıkıntıyı dağ gibi gösterip, birkaç ölüleri için dünyayı ayağa kaldırırken, İslam ümmetinden milyonların ölümü sadece istatistiki bilgidir onlar için.

Ve işte bu zalim batı ve işbirlikçi diktatörlerin son kurbanları, kendi beslemeleri olan vahşilerin zulmünden kaçıp Avrupaya geçmeye çalışan, ancak birçok göçmen gibi Akdeniz’in kara bağrında son nefeslerini veren Aylan ve Galip kardeşler oldu. Bu durum, insanlığın vicdan(sızlığ)ının kıyılara vurduğunu gösteriyordu. Zalimlerin zulmünden kaçıp sığınacak bir yer bulmaya çalışan bu mazlumların hayvanlar kadar değeri yoktu. Zira biliyorlar ki hayvanlara verdikleri değer, dünya basınında daha çok prim yapmaktadır. Müslüman bebek, çocuk, kadın ve ihtiyarların dünya basınında pek primleri yoktur. Zira müslümandırlar ve onlar için en iyi müslüman ölü müslümandır.

Elbette bu zalim ve gaddarlardan merhamet beklememekteyiz. Zira onların tıyneti budur ve bunu icra etmektedirler. Ancak asıl acı ve yara, İslam ümmetinin yöneticileri ve sessiz halklarının vurdumduymazlığıdır.

İslamın emri ve Resulün mirası zalim ve zorbalara karşı durup yetim ve çaresiz, mazlum ve mahrumlara el uzatmak iken, ümmetin bu yetimlerinin feryatları sadece arşa yükselmektedir. Çığlıkları duymayan kulak sahipleri acaba kıyıya vurmuş Aylan bebeğin görüntüsünü görebilecekler midir?

Minik Aylan bebeğin mazlum ama koca şahsında batı ve işbirlikçilerinin zalimliğini ve ümmete yaşattıklarını fark edebilecekler midir?

İslam coğrafyasının dört bir yanında yaşatılan acılar ve katliamlarla İslam ümmetine dünya cehennemlerini yaşatan zalimlere meyleden, destek sunan ve zulümlerine sessiz kalanların nihai akibetlerinin, Müntakim olan Yüce Allah’ın çok daha dehşetli cehennemi olduğunu idrak edebilecekler midir?

Yaşanan tüm bu vahşetler karşısında hala sessiz kalanlara veyl olsun.

Mazlumları zalim ve zorbalara karşı çaresiz ve kimsesiz bırakan merhamet ve vicdan yoksunu insan müsveddelerine yazıklar olsun.

Dünyaya köle olup insanlığa zulmeden zalim ve gaddar vahşilere lanet olsun.

Ne mutlu Allaha kul olup zalimlere karşı durana,

Ne mutlu mazlum kardeşine destek olup onu zalimin eline terk etmeyene,

Ne mutlu Ahireti dünyaya tercih edenlere..

Rabbim; katledilen, zulmen vefat eden tüm kardeşlerimize merhamet etsin.

Ümmetin vahdetini nasip etsin ve cümlemizi dünya cehennemlerinden koruyup, Ahiret cennetlerinde buluştursun inşallah. (Amin)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.