Konjenital Hipotiroid'e erken tanı önemli
"Ulusal Yeni Doğan Tarama Programları" hakkında açıklamalarda bulunan Diyarbakır Halk Sağlığı Müdürü, Konjenital Hipotiroidi erken teşhis edilmezse kalıcı zekâ geriliğine neden olacağını söyledi.
Diyarbakır Halk Sağlığı Müdürü Dr. Fatih Mehmet Aslan; “Ulusal Yeni Doğan Tarama Programları” hakkında açıklama yaparak, yeni doğan bebeklerde meydana gelebilecek hastalıklara dikkat çekti.
Aslan, Türkiye'de yeni doğan ve çocukluk çağında sık görülen sağlık sorunlarının erken tanınması, gerekli tedavilerinin sağlanabilmesi amacıyla çeşitli tarama programların yürütüldüğünü söyledi.
Aslan, “Sağlık Bakanlığı tarafından 19 Aralık 2006 tarihinde Neonatal Tarama Programı Genelgesi yayınlanmıştır. Bu genelge ile ülkemiz genelinde yeni doğanların Fenilketonüri ve Konjenital Hipotiroidi yönünden taranması zorunlu hale gelmiştir. 2008 Ekim ayı sonunda tarama programına Biyotinidaz taraması, 01 Ocak 2015 tarihinden itibaren de Kistik Fibrozistaraması eklenmiştir.” dedi.
Yeni doğan döneminde en sık karşılaşılan endokrinolojik sorunun, Konjenital Hipotiroidi olduğuna dikkat çeken Aslan, “Konjenital Hipotiroidi, tiroidbezinin hormon yetersizliği ile karakterize bir hastalıktır. Sıklığı dünya genelinde 3-4 bin canlı doğumda birdir. Bu hastalığı olan yeni doğan bebeklerin başlangıçta hastalığa ait herhangi bir belirti ve bulguları yoktur. Erken teşhis edilmezse kalıcı zekâ geriliği kaçınılmazdır. Hastalığa ne kadar erken tanı konulur ve tedaviye başlanırsa tedavi o kadar yüz güldürücüdür.” şeklinde konuştu.
“Fenilketonürinin erken tanımlanıp tedavi edilmediği takdirde kaçınılmaz sonucun, ağır zihinsel gerilik olduğu vurgusu yapan Aslan, “Fenilketonüri (FKU): Kalıtsal metabolik bir hastalık olan fenilketonüri de protein yapıtaşı olan fenilalaninmetabolize edilemez, kanda birikir ve geriye dönüşümsüz beyin hasarı yaratır diyen Dr. Aslan; “Hastalık erken tanımlanıp tedavi edilmediği takdirde kaçınılmaz sonuç, ağır zihinsel geriliktir. Türkiye, bu hastalığın en sık (1/6.228) görüldüğü ülkelerden biridir. Ülkemizde sık görülmesinin en önemli nedenlerinden birisi akraba evliliklerinin oranının yüksek olmasıdır. Hastalığın erken tanısı ve uygun diyet tedavisi ile zekâ geriliği önlenebilmektedir” ifadelerini kullandı.
Biotinidaz Eksikliği ve Kistik Fibrozise değinen Aslan,“Biotinidaz Eksikliği: Biotin, B vitaminlerinden biridir, enerji sağlar ve büyüme için gereklidir. Biotinidaz eksikliği olan kişi yiyeceklerinden biotini serbestleştiremediği için biotin vücut tarafından kullanılamaz. Biotinidaz eksikliği anneden veya babadan geçebilen kalıtsal (genetik) bir hastalıktır. Biotinidaz eksikliği tedavi edilmezse bebekte kas zayıflığı, işitme kaybı, görme (göz) problemleri, saç dökülmesi, deri döküntüleri, havale (kasılma-nöbet), gelişme geriliği gibi problemler gelişebilmektedir.” dedi.
Son olarak, Kistik fibrozis hastalığının kesin tedavisinin olmadığını sözlerine ekleyen Aslan, “Kistik Fibrozis: Kistik Fibrozis esas olarak akciğerleri ve sindirim sistemini etkileyen genetik bir hastalıktır. En sık rastlanan şikâyetler tekrarlayan akciğer enfeksiyonları, aldıkları besinleri yeterince sindiremedikleri için bol miktarda yağlı pis kokulu dışkılama ve yeterli kilo alamamalarıdır. Erken tanı alan kistikfibrozisli hastalar uygun diyet, ilaçlar ve fizyoterapi ile tedavi edilmektedir. Kistik fibrozis hastalığının kesin tedavisi olmamakla birlikte her geçen gün bulunan yeni tedaviler sayesinde hastalar daha uzun ve sağlıklı bir hayata sahip olmaktadır." diye konuştu.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.