Mehmet EŞİN
Körfez Bloku ve Katar’ın barışı
Katar, 1971 yılında bağımsızlığına kavuşmuş, 11.586 km2 lik toprağa ve 2.6 milyon nüfusa sahip bir Arap ülkesi. Yalnız Suudi Arabistan ile kara sınırlarına sahip, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Kuveyt gibi körfez ülkeleriyle de denizden komşudur.
179,5 Milyar dolarlık gayri safi yurtiçi hasılaya ve kişi başına düşen 67.995 ABD dolar ile dünyanın ilk sıralamasında yer almaktadır. Topraklarında ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığının bölgemizdeki en büyük üssüne ev sahipliği yapmaktadır. Suriye, Irak, Afganistan ve diğer İslam coğrafyalarına buradan kalkan uçaklarla saldırılar yapılmaktadır.
Üç buçuk yıl önce Suudi Arabistan başta olmak üzere Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’in de aralarında bulunduğu Arap ülkeleri, Katar’la bütün diplomatik ilişkilerini keserek, ekonomik ve ticari ambargo kararı aldılar. Hava sahalarını, kara sınırlarını ve deniz limanlarını Katar’ın kullanımına kapattılar. Gerekçe olarak da Katar’ın İran ile olan ilişkileri, radikal İslami grupları desteklemesi, Katar devlet destekli El Cezire TV kanalının terörist grupları destekler mahiyetteki yayınlarıydı.
Bu kararın en ilginç yönü ise bu karar alınmadan kısa bir süre önce ABD Başkanı Donald Trump’ın Suudi Arabistan’a bir ziyaret gerçekleştirmesi ve 460 milyar dolarlık silah anlaşması imzalamış olmasıdır.
Körfez bloku ülkeler, Katar’dan İran ile diplomatik dâhil bütün ilişkilerin kesilmesi, Müslüman Kardeşler hareketi ve diğer bazı İslami hareketlerin terörist olarak kabul edilmesi ve terörist muamelesi görmesi, El Cezire kanalının kapatılması, Katarda bulunan Türk askerlerinin çıkarılmasını da içeren 13 maddelik bir liste yayınladılar.
Her ne kadar resmi gerekçeler bu olsa da her ülkenin kendine göre farklı nedenleri var idi.
Ambargoyla birlikte Katar’da kısa vadede gıda sıkıntısı çekildi. Türkiye ve İran’ın siyasi ve ekonomik manada Katar’ın yanında durması, var olan ihtiyaçlarının karşılanması için havayolu ile kargo seçeneğinin devreye konulması, Katar’ın ambargoya karşı durabilmesini sağladı.
Askeri manada olabilecek müdahalelere karşın Türkiye, gerek yasal olarak gerek sahada hızlı adımlar atarak Katar’daki askeri gücünü sayı ve nitelik olarak artırdı. Böylece askeri müdahale seçeneğini zorlaştırdı.
ABD, zaman zaman ambargodan yana tavrını belirtse de sürekli arabulucu olmayı teklif etti. Katar’a 12 milyar dolarlık F-15 savaş uçağı satma anlaşmasını imzaladı.
Geçen süre içerisinde Körfez bloku, Katar’a istediklerini yaptıramadılar. Ekonomik alanda bazı kayıpları olsa da karşı taraf daha fazla zarar gördü.
Geçen üç buçuk yıla rağmen Katar’ın zayıflamadan ziyade bu süreçten güçlenerek çıkması, karşı tarafın ekonomik ve siyasi alandaki kayıpları, belki de en önemlisi ABD seçimlerinden müttefikleri Trump’ın değil de Biden’ın başkan seçilmesiyle bu ambargonun sürdürülebilir olmadığı görüldü.
Suudi Arabistan'ın El Ula kentinde geçen hafta düzenlenen Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) yıllık zirve toplantısında Riyad ile Doha arasında ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik bir anlaşma imzalandı. İlginç olan da imza töreninde Trump’ın damadı Kushner'in de katılmış olmasıydı.
Böylece Katar’a karşı 3.5 yıldır uygulanan ambargo sona ererken yasaklanan hava sahaları ve sınırlar tekrar açılmış oldu.
Ne koalisyon ülkelerine ne Katar’a ne de coğrafyamıza fayda sağlamayan bu anlamsız ambargonun kaldırılması olumlu bir adımdır. Temennimiz bu uzlaşının Katar’ın siyonist rejimle ilişki kurması için verilmiş bir taviz olmaması; İran, Türkiye ne de başka bir İslam ülkesine karşı oluşturulacak bir blok ve baskı aracına dönüşmemesidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.