Mustafa CANAN
Kral çıplak
Allah'ın adıyla
Pkk/Hdp masaya yatırılıp ele alınacak olursa, şüphesiz ki kendi itirafları gösteriyor ki; güçlenmek için kan dökmeyi mubah gören bir zihniyete sahiptirler. Dünden bu güne olan pratikleri de bunu destekler niteliktedir, zaten.
1977'de PKK'nin bölge sorumluluğu yapan ve yine PKK tarafından kaçırılıp bir mezrada kendi mezarı kendisine kazdırıldıktan sonra kurşuna dizilmek suretiyle infaz edilen Celal AYDIN'dan tutun da yıllarca PKK'nin Avrupa sorumluluğu yapan ve arabasına konulan uzaktan kumandalı bombanın patlatılmasıyla infaz edilen Kanî YILMAZ gibi PKK'nin binlerce iç infaz hakikati vardır.
20 Haziran 1987'de Mardin'in Ömerli ilçesine bağlı Pınarcık Köyü'nde 16'sı çocuk, 6'sı kadın 30 sivil köylünün öldürüldüğü katliamdan tutun 1993'teki 22'si kadın ve çocuk olmak üzere 25 insanın katledildiği Van'ın Bahçesaray ilçesindeki Vanizer köyüne, yine Karacadağ Mayın Katliamına, Bitlis'in Mutki ilçesi Kavakbaşı ve Yenidoğan köylerinin katliamlarıyla devam eden Pkk'nin uzun bir katliam tarihi gerçeği hafızalardadır.
1992'de yatsı namazı için camide olan 10 insanın asker kılığına girmiş PKK'lilerce katledildiği Susa Camii katliamından yine 1993'te Köyün yakıldığı, cami cemaatiyle beraber 33 insanın hunharca katledildiği Erzincan'daki Başbağlar katliamına uzanan din, cami, cemaat düşmanlığı gerçeği ortadadır.
PKK'nin tarihi boyunca imza attığı katliamlarının tümünü ne burada kâğıda dökecek ne yerimiz, ne zamanımız ne de imkânımız var. Fakat tüm bunlara rağmen, öyle veya şöyle PKK bunları unutturdu, unutturabildi. “Bebek katili Öcalan”, “sayın Öcalan” oldu. Terörist olarak ad edilenler barışsever oldu. Toplumun normalleşmesi adına; kin, nefret söylemlerinin toplumun dilinden düşmesi ve katliamların unutulması kazanımdır, artıdır. Tabi ki bu kazanımın en büyük payı, PKK'ye düşüyor. Olsun.
Fakat dünkü kanlı tarihinden bir demet paylaştığımız PKK; “huylu huyundan vazgeçmez” atasözünü bize hatırlattı. Gerek tek tipçi, hoşgörüsüz, dayatmacı, baskıcı, faşizan söylem ve eylemleriyle gerek vahşetin zirve yaptığı 6-8 Ekim olayları ve en son Cizre olaylarıyla hayal kırıklıkları oluşturmaya devam ediyor.
Şiddetten arındırılan değil bir örgüt, bir tek insan bile toplum adına bir kazanım olduğundan birileri PKK adına erken hülyalara daldı. Tatlı rüyalarından uyanmamak adına, PKK'nin bu günkü şiddet gerçeği için üç maymunu oynadılar, gözlerini kapattılar, askeri kışlaya, polisi emniyet merkezlerine hapsettiler; fakat gelinen nokta “mızrak çuvala sığmıyor”.
Ve netice, “kral çıplak” arkadaş… Bu şekilde olmaz, bu böyle gitmez itirazları yavaş yavaş yükseliyor. Hükümet şak şakçıları, “tirşikçilar”, “havuz medyası” artık bu güvensizlik ortamını ve şiddet kültürünün tahakkümünü görmezlikten gelemiyor.
Oraya buraya çekmenin derdinde olanlar var. Yasin BÖRÜ'nün katledilmesine bile kılıf bulmaya çalışanlar oldu ve olacak. Kimi iyi niyetli barış, süreç havasına kendisini kaptıran başını kuma gömenler; kimi solun, sekülerizmin, Kemalizm'in ve Apoizm'in masa başındaki yiğit(!) kalemşörleridir.
Bu gün itibariyle her şey bir yana ortaya çıkan birinci gerçek, Türkiye'de ve Kürdistan'ında bir Hizbullah ve HÜDA PAR gerçeği var. Bu gerçeği kimse görmemezlikten gelemiyor. Bunların dostu da düşmanı da bunu iyi biliyor ki görmemezlikten gelinerek bu iş bitmiyor ve bu gerçek değişmiyor.
İkinci gerçek, PKK/HDP'de dünkü kan dökerek güçlenme zihniyeti iktidardadır. Şahin kanadın sözü geçiyor. Güvercin kanat etkisiz ve yetkisiz, kendi çalıp kendi oynuyor, onları takan yok. Bunun en büyük göstergesi coğrafyanın Texas'a döndürüldüğü 6-8 Ekim olayları ve en son yaşanan Cizre olaylarıdır. Kralın çıplak olduğu hakikatini ortaya çıkaran gerçek bu, demek göründükleri gibi sempatik, barışsever değillermiş. İmkân ve fırsat bulduklarında dünkü katliamlarına taş çıkartacak katliamlara imza atacak pratik hücrelerinde hüküm sürmeye devam ediyor.
Atmosfer, portre, hal ne olursa olsun; Allah'a iman eden, varlığını din, iman, İslam ve Müslüman varlığına amade ve armağan kılan yine gücünü Allah'a olan imandan ve Kur'an-ı Kerim'e olan bağlılıktan alan bir tek insan olsa bile zafer onundur. Şahadete ererse cennet, gazi olursa memleket onundur.
“Allah istemedikçe, tüm dünya aleyhimde bir araya gelse bir sinek sokması kadar bana zarar veremez” düşüncesini yaşayanlara selam olsun. Allah'a emanetsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.