Menderes YILDIRIM
Küçük Hesaplarda Boğulan Büyük İttifaklar
Dünyada adı konulmamış bir savaş sürmekte. Bunların temelinde küçük hesaplar yatmakta. Herkese yetecek dünya ve içindeki nimetler yine paylaşılamıyor.
Dünyamız, özellikle de Batı dünyası her iki dünya savaşından ağır kayıplarla çıktı. En ağır bedellerle büyük tecrübeler kazanıldı, kazanması lazımdı; ama gidişat, ağır bedellerden gerekli dersin alınmadığını gösteriyor.
“Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar/ İbret alınsaydı hiç tekerrür eder miydi?”(Akif).
En son ikinci Dünya Savaşında yüz milyona yakın insan katloldu. Şehirler yok oldu, günümüze kadar dinmeyen acılar, hala sarılamayan yaralar oluştu.
Bütün bu felaketler için dünya halkları, galiplerin şahsında istifa ettikleri insanlığa döndü denilse de insan haklarını korumak için küresel kurum ve kuruluşlar kuruldu. En büyük teşekkül olan Birleşmiş Milletler diye güzel bir yapı yapılandı; ama heyhate heyhat…!
Başta o güzelim kuruluş işlevsiz kaldı. Belirlenen yasalar her defasında güçlüler tarafından çiğnendi, kendisi olarak yaşamaya çalışan mahrumların ülkeleri ve zenginlikleri her defasında talan edilirken; yağmaya dur deyin yerliler ise cezalandırıldı.
Son Dünya savaşının sebebi; paylaşılamayan dünyamızın bezginlikleriydi. Günümüze bakın değişen bir şey yok.
Son G-7 Zirvesi; ilan edilemeyen bir dünya savaşının habercisi. ABD, alüminyum ve çelik ithalatı üzerine gümrük vergileri koyarak kendi ilahını yedi. Böylece imzaladığı “Serbest Ticaret Anlaşmasını” çiğnedi. Bununla yetinmeyerek dozu artıracağını Trump'un ağzından hakaret dolu ifadelerle dile getirdi.
AB de oy birliğiyle, ABD ürünlerine gümrük vergisi koydu.
En büyük ithalatçı Çin, %25 vergi koyacağını belitti.
Buna Trump Drokrini diyenler olsa da tüccar kafalı, Yahudi sermayesinin tutsağı olan Trump'un, bu denli hesaplar yapamayacağı açık. İşin içinde “bostana giren danaların yani küresel kapitalist Yahudi sermayesinin” hinliği var derim. Çünkü Yahudiler, pire için yorgan yakar. Her şeyleri dünyalarından ibaret olan Yahudilerin, dünyada kazanmak için her şey yapabileceklerinin, gerekirse Yahudi katliamlarını dahi isteyebileceklerinin kanıtı, İkinci dünya savaşının Almanya'sıdır.
Küresel kapitalizmin; dünya zenginliklerini paylaşmayacaktır. Sahip olduğu sermaye ve ateş gücünü hata ABD gibi bir esir dinozorun imkan ve kabiliyetlerini talan ve yağma için kullanacağı da açık.
Kürtçede -bila teşbih- meşhuredendir; “Hesp u hıstêrê hev-gırt; phîn jî rebena kere ket” (At ve katır tepişti, çifte de gariban eşeğe değdi).
Filler tepişir, otlar ezilir. Demek ki ne yapacağız; her Müslüman halk ve halkı Müslüman olan devlet; “red ve inkarlarla kendi faşizmini dayatmayacak; kendi bünyesindeki değerlerle, halklarla barışacak, beraberce yaşama koşullarını olgunlaştıracak. Avladığı kelle sayısını terazide ölçerek istikrar ve medeniyete ulaştığını sanmayacak.
Fillerin çayırlarımızda tepinmeleri; çok elim, karanlık hesaplara doğru yol alacaktır.
Bölgemiz, korsanların nezdinde, bizlere bırakılmayacak kadar anlamlı ve önemlidir.
Derdimizin dermanı; “yad ellerde, el kapılarında” derman aramakta değil!
Ümmet olan kardeşleriz. “Derman aradım derdime/ derdim bana derman imiş.”
Seçimler:
Kimi siyasi yapılardaki mutlu azınlık(lar); “münafık, kafir, bre zındık, mel'un, onursuz, şeytan..” diye nitelediği kişi ve kişilerin ayağına gitmekte bir bahis görmüyor; eyvallah; ama aynı zevatın, kendi bünyesinde -emeli için adam eksiltme hırsı- vefaya aykırı ayrıştırıcı karakterinin izahı olamaz.
*Özellikle menfaate yaklaşan siyasi bünyelerde; güç, kabiliyet ve imkanı nispetinde, kendi kutsallarını çiğnemeyi meslek edinmiş menfaatin mahir keskin nişancıları olacaktır!
Bunlar, her dönemin beyazları, iktidar ve muktedirlerin bembeyazları olabilenlerdir.
“Uzun yola hüküm giyen yolun yolcuları” acile değil, sağlıklı yarınlara yatırım yapmalı. Anadolu halkı asildir, her iddia sahibi olan kişi, kurum ve çevreleri iktidara taşımıştır. Halk Laboratuvarında test ettikten sonra da siyaset müzesinin çöplüğüne atar biline!
Hakk ise; “..Mustaz'aflara lütfetmek, onları (zamane) firavunlarının varisi kılmak ister!”
Siyasal bilincimiz, artık pano, afiş, bezenmiş araçlardan pek etkilenmeyecek düzeylere vardı. Sosyal medya kısmen önemini koruyor. Halk, artık konuşulan proje ve somut vaatlere bakıyor.
Tavsiye: “güzelim portreler çöpe gidecek, istemeyen zevat zinhar şeylerini(!)zamanında toplaya” vesselam!
NOT: Kardeşlerimizin Geçmiş Ramazan Bayramını kutlar, mahrumların felahına, ümmetin tevhidine; insanlığın, Hakk'ın sesi olan otak aklın, izan ve medeniyetin çerçevesinde buluşmasına vesile olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.