"Kudüs esaretten kurtulursa ümmetin özgürlük kapısı açılacak"
Şanlıurfa'da "Dünya Kudüs Günü" dolayısıyla düzenlenen basın açıklamasında, Kudüs'ün esaretten kurtulması durumunda ümmetin özgürlük kapısının açılacağı belirtildi.
Ramazan ayının son cumasının "Dünya Kudüs Günü" olarak kutlanması münasebetiyle Mustazaflar Cemiyeti Şanlıurfa Şubesi tarafından basın açıklaması düzenlendi.
Cuma namazı çıkışı Balıklıgöl Platosu'nda bulunan Amfi Tiyatrosu'nda gerçekleştirilen açıklama sırasında sık sık tekbirler getirildi.
"Müslüman uyuma Kudüs'e sahip çık!" sloganlarının atıldığı açıklamada, basın metnini Mustazaflar Cemiyeti Şanlıurfa Şubesi adına Faruk Polat okudu.
Filistin meselesinin sadece Filistinlilerin ya da Arapların meselesi olmadığını belirten Polat, Mescid-i Aksa'nın Siyonist işgalden kurtarılmasının bütün Müslümanların görevi olduğunu söyledi.
Polat, "Dünya Kudüs Günü'nün ilan edilmesi, ulusal bakış açısından ümmetçi anlayışa ulaşma çabasını oluşturuyor. Bugünün, 'vahdet' ortak noktasında bir araya gelmek isteyen bütün ehli kıble ve muvahhitlerce sahiplenilmesi gerekiyor. İslam dünyası açısından son yüzyıldaki en büyük felaket sayılan Nekbe ile 1948'den bu yana İslam âleminin bağrına zehirli bir hançer gibi saplanan Siyonistler gün geçtikçe bu işgali arttırdı. Son dönemlerde yapılan kazılarla Mescid-i Aksa yıkılmaya çalışılıyor. Müslümanların Asya'da, Avrupa'da hatta Afrika'da fethedip sonra da kâfirlerin eline bırakmak zorunda kaldıkları çok sayıda şehrin hiçbiri Müslümanları Kudüs'ün işgali kadar hüzne boğmadı. Selahaddin-i Eyyubi Kudüs'ü yeniden fethedinceye kadar gülmeyi kendine haram kıldı." dedi.
İslam âleminde yaşanan bütün çatışmaların Siyonist işgalcinin güvenliğinden bağımsız olmadığını dile getiren Polat, şunları söyledi:
"Bugün İslam âleminin dört bir yanında, Irak'tan Suriye'ye ve Arakan'a, Somali'den Doğu Türkistan'a, Mısır'dan Yemen'e ve Sudan'a yaşanan çatışmalar ile son olarak Katar merkezli oluşturulan kaotik ortamların hiçbiri Siyonist işgalci ve onun güvenliğinden bağımsız değildir. Siyonist sinsiliğin, medya destekli algı operasyonları sonucu bütün dünyaya 'Arap-İsrail Savaşı' şeklinde yansıtmak istediği bu mücadelenin adının hakikatte 'hak ve batıl savaşı' olduğu unutulmamalıdır. İsrail'in son dönemde birçok körfez ülkesi tarafından düşman kategorisinden çıkarılarak yerine Filistin halkının konulması, bu mücadelenin önemini daha da arttırmaktadır."
"Kudüs'ü yeniden özgürleştirmek sadece Filistinlilerin görevi değildir"
Kudüs'ü özgürleştirmenin sadece Filistinlilerin ya da Arapların görevi değil bilakis bütün Müslümanların vazifesi olduğunu ifade eden Polat, "Siyonist İsrail yerine İhvan ve HAMAS gibi İslami yapıları 'terör' sınıfına koyan, başını Suudi Arabistan'ın çektiği Umman, Kuveyt, BAE, Ürdün gibi bölge ülkelerinden oluşan kirli ittifak, milyon dolarlarını ABD'ye peşkeş çekmek yerine Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın Siyonist işgalden kurtarılması için harcamış olsalardı şimdiye kadar Kudüs işgalden kurtarılmış olurdu. Hal böyle iken inşa edildiği günden beri tevhit ehlinin kutsal mekânlarından biri olan Mescid-i Aksa'yı ve onu barındıran mübarek belde Kudüs'ü yeniden özgürleştirmek de elbette sadece Filistinlilerin veya sadece Arapların görevi değildir. Kudüs'ü ve Mescid-i Aksa'yı işgalden kurtarmak için çaba göstermek her Müslüman'ın İslami sorumluluğudur. Kudüs işgal altında durdukça, Mescid-i Aksa ve Müslümanlar Siyonistlerin zulmüne maruz kaldıkça bizler vebal altındayız." şeklinde konuştu.
Son zamanlarda mezhepler üzerinden oluşturulan tuzaklara değinen Polat, "Siyonist işgalcinin bizzat veya dolaylı olarak koordine ettiği şeytani planların ana hedefi, Filistin halkını ve bu mübarek topraklardaki İslami şiar ve kutsalları yok etmektir. Bu şeytani planlarını gerçekleştirme konusundaki en büyük silahı ise Müslümanlar arasında çıkaracağı etnik ve mezhep temelli fitneler olacaktır. Son dönemde Filistin direnişini temsil eden HAMAS'ın ve İhvan-ı Müslimin'in terörist olarak yaftalanması; yıllardır İslam âleminde oluşturulan mezhep odaklı algı operasyonlarını ve bu operasyonlara teşne olan Arap krallarının gerçek yüzünü ortaya çıkarmıştır. Bundan dolayı İslam âlemi, gizli ajandalar çerçevesinde mezhepler üzerinden kurulan bu tuzaklara karşı uyanık olmalıdır." şeklinde konuştu.
"Kudüs'ün özgürlüğü Filistinlilerin, Türklerin, Kürtlerin ve Arapların özgürlüğü demektir"
Böylesine ümitlerin söndüğü bir dönemde Dünya Kudüs Günü'nün ilan edilmesinin Filistin davasına sahip çıkma noktasında Müslümanların bilinçlenmesine ve öz güven tazelenmesine vesile olduğunu belirten Polat, "Bugün Mescid-i Aksa'ya sahip çıkma günüdür. Bizler şuna inanıyoruz ki Kudüs özgür olursa, ümmet özgür olacak. Kudüs esaretten kurtulursa ümmetin özgürlük kapısı açılacak. Kudüs'ün özgürlüğü demek Siyonist İsrail'in sonu demektir. Siyonist terör rejiminin yıkılması demek, emperyalist Batı'nın sömürü çarklarının kırılması, kurduğu sömürü düzeninin yıkılması demektir. İslam coğrafyasındaki işgalin, sömürünün bitmesi, Haçlı ruhunun ebediyen kaybetmesi demektir. Kudüs'ün özgürlüğü demek Filistinlilerin, Türklerin, Kürtlerin, Arapların özgürlüğü demektir." ifadelerini kullandı.
Son olarak Polat, Mescid-i Aksa'nın önemi ve bilincinin 7'den 70'e bütün topluma kazandırılması gerektiğini sözlerine ekledi. (Hüseyin Sayhar, Osman Gülebak - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.