Bismillah

Hz. Âdem aleyhisselam ile başlayan ve Hatemunnebiyyin Hz. Muhammed aleyhissalatu vesselam ile son bulan peygamberlik silsilesi ki İslam peygamberidirler ve biz Müslümanlar aralarına fark koymayız. Bu nebi aleyhisselamlar her biri bir kavme gelmiş. Bazen birkaçı birlikte veya aralıklarla aynı kavimlere gelmişlerdir. Bu kavimlerden biri olan Yahudi kavmine de birçok peygamber gelmiştir. Bu peygamberlerin birçoğu da Kudüs’te zuhur etmiştir. Bu sebeple Kudüs şehri mukaddes bir belde sayılmış ve Allah onu bize takdis etmiştir. "Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa' ya yürütenin şanı pek yücedir." (İsra, 17/1)

Bunun dışında da üste geçen ayetinde beyan ettiği üzere isra-miraç hadisesi de bu belde de geçmiştir. Ayrıca Müslümanların ilk kıblesidir. İşte tüm bu sebeplerden dolayıdır ki Kudüs Müslümanların vazgeçilmezi, onuru ve namusudur. Kısacası Kudüs namustur.

Herkesin bir namus anlayışı var. Bizim için kutsallarımız olan kadınlarımız, beldelerimiz, dinimiz ve Rabbimiz namusumuzdur ve dokunulduklarında her şeyimizle ölünceye kadar mücadele ederiz. Bunun için çalışmak lazım sa’imizi ve sayımızı çoğaltmalıyız. Bilmeliyiz ki Siyonistlere karşı ancak güçlü ve kalabalık, birbirine kenetlenmiş topluluklar ile mücadele edebiliriz. Onun için çok çalışmalıyız, tüm Müslümanların uyanıp bu alçak topluluğa karşı gelmelerini sağlamalıyız.
Müslümanların dağınık hali onları cesaretlendiriyor ve pervasızca kutsallarımıza, Mescid-i Aksa’mıza saldırıyorlar. Tek derdimiz Mescid-i Aksa değildir. Tüm Kudüs’ün özgürleşmesi, Hz. Davut, Süleyman, Zekeriya, Yahya ve İsa aleyhisselamların, Hz. Ömer ve Selahaddin-i Eyyübi’lerin (r.a) ruhlarını şad etmek olmalıdır. Siyonist İsraillin dünya özerinde kurduğu hegemonya bizleri korkutmamalıdır. Yahudilerin sayıca az olduklarını biliyoruz ama dünyadaki ekonomik ve siyasi hegemonyaları ise maalesef tek güç olmuşlardır. Bunu da oluşturdukları teşkilatlı yapıları ve hedeflerindeki birliktelikleri ile meydana getirmişlerdir.

Şimdi Müslüman ümmete düşen ve yapmaları gereken üç şey vardır. Birincisi, tebliğ çalışmalarına aralıksız ve ivedilikle devam etmeleridir.

İkincisi, oluşturdukları topluluklarını iyi organize edip birliklerini, kardeşliklerini iyi pekiştirip hedeflerini net ortaya koymalıdırlar.

Üçüncüsü, her cemaat ve yapı ile vahdet sağlanmaya çalışılmalı veya ortak düşman ile mücadelede ortak tavır belirlemede vahdet içinde olunmalıdır.

Unutulmamalıdır ki Medine de bir bayanın örtüsüne kast eden Beni Kaynuka Yahudilerine karşı tüm Müslümanlar ayaklanmış ve bu kavmin varlığına Medine de son vermişlerdir. Bunu yaparken tek bir yürek ve muhteşem bir birlik ve kardeşlik esaslarına sahiptiler.

Şimdi ey Müslümanlar neredesiniz, ne yapıyorsunuz, Siyonistlerin oyuncakları ile oynamakla mı meşgulsünüz. İçinize attıkları ihtilaflarla mı yoksa mezhep-meşrep veya paslı milliyetçilik girdabına mı düştünüz? Allah aşkına neredesiniz doğru dürüst bir tepki bile ortaya koyamıyorsunuz. Vallahi ve billahi Mescid-i Aksa’nın avlusunda vurulup düşen genç erkek ve kızların hesabını hiçbirimiz mahşerde veremeyiz. Artık ucuz cennet hayalleri bırakıp kendimize gelme zamanı gelmedi mi?
Ve ey Yahudiler; biliniz ki sayıları azda olsa Beni Kaynuka, Bani Nadır, Beni Kurayza ve Hayber Yahudileri kovup çıkaran anlayış bugünde vardır ve gün geçtikçe çoğalıyorlar. Antlarında Kudüs’te bir tek Siyonist Yahudi kalmayıncaya kadar ve son nefeslerine kadar mücadele edecekler. Bekleyin ey aşağılık kavim…

Vesselam