M. Şerif DURMAZ
Kudüs sorununun çözümü
ABD Başkanı Trump'ın Kudüs'ü terör şebekesi israil'in sözde başkenti olarak tanıyan tek taraflı kararından sonra 13 Aralık Çarşamba günü olağanüstü toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı'nın sonuç bildirgesinde ele aldığı konular gündemin ilk sırasında yer alıyor.
İİT toplantısı öncesinde İslam ülkeleri liderlerinin nasıl bir tavır ortaya koyacakları, ABD ve israil'in kabul edilemez Kudüs hamlesine karşı ne gibi kararlar ve ne tür yaptırımlarda bulunacakları merak edilen konuların başında geliyordu.
Toplantı, “Kudüs'le Dayanışma İçin Birlikte Hareket” temasıyla yapıldı ve toplantının sonuç bildirgesi yayınlandı. Evvela, toplantıda yapılan konuşmalarda ve sonuç bildirgesinde önemli konu başlıklarının ele alındığının altını çizelim.
Trump'ın kararının en güçlü şekilde reddedilmesi, kınanması, bu kararın uluslararası barışı tehdit ettiğinin vurgulanması, vahdet çağrılarının yapılmış olması, ülkelerin Filistin devletini tanımaya davet edilmesi, Kudüs-ü Şerif'in Müslümanların kırmızıçizgisi olduğunun ilan edilmesi önemli ve değerli konulardır.
Ancak toplantıda ele alınan tüm bu konuların mevcut sorunu mutlak manada çözmeyeceği açıkça ortadadır. İİT toplantısında alınan kararlar bizleri tamamıyla tatmin etmemiş, İslam âleminin beklentilerini karşılamamıştır.
Şuana kadar kuruluş gerekçesinin gereğini yerine getirememiş olan İslam İşbirliği Teşkilatı, maalesef ki son Kudüs toplantısında da istenilen ve beklenilen kararları alma cesareti gösterememiştir.
İİT toplantısı sonuç bildirgesinde bir bütün olarak değil de sadece Doğu Kudüs'ün Filistin devletinin başkenti ilan edilmesi ve iki devletli bir çözümden söz edilmesi, toplantının en önemli eksikliklerinden biridir.
Doğusuyla batısıyla her karışı Filistinli Müslümanların olan topraklar için sunulan iki devletli çözüm önerisi, siyonist israil'in çıkarlarına hizmet edeceği ve bir terör çetesi olan israil'e meşruiyet kazandıracağı için kabul edilmesi kesinlikle mümkün değildir.
İİT toplantısının sonuç bildirgesinin yayımlanmasından bu yana yüzlerce duyarlı insanın ifade ettiği şekilde bizlerde diyoruz ki, “Doğu Kudüs” olarak değil bir bütün olarak Kudüs Filistin'in başkentidir ve öyle de kalacaktır.
İlk kıblemiz Mescid-i Aksa'yı barındıran Kudüs'ün her karış toprağı Filistinlilerindir ve insanlık düşmanı israil'in bu topraklarda hiçbir hakkı yoktur. İslam ülkelerinin yöneticileri ne yazık ki şuana kadar bu hakikati yüksek bir sedayla dile getirememişlerdir.
Toplantı sonuç bildirgesinde, ümmetin kalbine saplanmış bir mızrak mesabesinde olan israil'in terör şebekesi olduğunun ifade edilmemesi ve halen bir devlet olarak tanınmaya devam edilmesi, beklenti içerisinde olan insanları hayal kırıklığına uğratmıştır.
İİT Kudüs Zirvesi'inde; israil'in devlet olmadığı, Filistinlilerin topraklarını işgal etmiş bir zorba olduğu ve bu işgale son vermediği takdirde İslam ülkeleri tarafından askeri seçenekler dâhil bütün tedbirlerin ele alınacağı ilan edilmiş olsaydı, Filistin sorununun çözülebileceğine ihtimal verilebilirdi.
Ancak böyle bir karar sonuç bildirgesinde yer almadı. İslam âleminin ortak derdi ve değeri olan Mescid-i Aksa'nın israillilerin kirli postallarıyla işgal edilmesi sorunu hala olduğu gibi önümüzde duruyor.
Halkları Müslüman olan ülkeler israil'i bir devlet olarak tanımaya devam ettikleri ve siyasi, diplomatik ve ekonomik ilişkileri sürdürdükleri müddetçe, Filistin sorununa mutlak çözüm bulunması maalesef ki zor bir ihtimaldir.
Yıllardan bu yana devam eden Filistin meselesinin, Kudüs sorununun kesin çözümü adına, işgalci israil'i devlet olarak tanıyan İslam ülkelerinin, Kudüs meselesinde ümmetin yüreğine su serpecek kararlar almaları ve bu kararları ivedilikle uygulamaları en büyük temennimizdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.