İbrahim DAĞILMA

İbrahim DAĞILMA

Kur`an-ı Kerim ve siyerin seçmeli ders olması`na hatırlatıcı bir bakış

Son haftanın en çok konuşulan konusu Kur’an-ı Kerim ve Siyer’in seçmeli ders olarak meclisten geçmesiydi.

Kimileri bunu Cumhuriyet tarihinin en radikal kararı olarak görürken, kimileri gelişmeyi ülkenin inanç profili açısından güzel bir gelişme olarak değerlendirdi. Bazıları olumlu görürken yeterli olmadığını dile getirdi, diğer bazıları da işi hükümetin din bezirgânlığına kadar vardırdı.

Elbette insanın fıtratının ilahi bir tercümanı olan, dünya ve ahiret mutluluğunun yol koordinatlarını çizen Kur’anımız ve davamızın rehberi Hazret-i Muhammed aleyhisselam’ın o pak siretinin ve en güzel örnekliği ders olmalıdır. Hem de derslerin en önemlisi ve tercihlisidir, bu iki yüce ders.

Laik bir kisve altında madde ve akıl eksenli eğitimin yıllardır tek tipleştirmeye çalıştığı nesillere hak çeşmesinden bir avuç içirmek babından saydığımız bu gelişmenin tercihli de olsa müfredata ders olarak girmesi kör kesilecek bir konu olmadığı gibi arkasında durulmayacak bir güzellik de değildir.

Bununla beraber merakımızı celbeden ve de dikkatlerden kaçmaması gereken konuyla ilgili bazı hususların da bilinmesi ve hatırlatılması bir sorumluluk olarak orta yerde duruyor:

Kur’an-ı Kerim, ilahi vahyin imtihan açısından ortaya koyduğu kulluk emanetinin hatırlatılma, emredilme ve teşvik etme kaynağıdır.

“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” ayeti karşısında yükümlülüğün ağırlığını hisseden ve bunu beyan eden Hazret-i Muhammed’in modelliği gözler önündeyken bunu öğretecek öğreticiler, acaba bu kutsal ağırlığı yüklenebilecek nitelikte mi veya bu mukaddes öğretileri öğretme ortamı ve şartları hazır mıdır?

Ezberci bir eğitimde, “ Bu ders sınıf geçmede ya da sınavlarda taban puanları etkilemede ne kadar işime yarar!” mantığı geçerlidir. Böyle bir öğrenim sürecinde asıl/mecburi değil de tercihe bağlanan bu gelişmeyi öğrenciler ne kadar özümseyecek ya da bu iki mukaddes dersin öğrenciye cezbedici olması için ne gibi ön hazırlıklar söz konusudur. Yoksa “ Vallahi ne yapalım, bakın biz halkın sesine kulak verdik, Kur’an ve Siyer derslerini müfredata koyduk; ama öğrenciler dersi tercih etmiyor!” deyip de derslerin kendiliğinden işlevsiz hale gelmesi mi bekleniyor?

Büyük bir içselleştirme ve savunma pozisyonuyla sahiplenilen bu yenilik, niçin Bakanlar Kurulu’nun bir yıllık gözlem ve değerlendirilmesine bırakıldı?

Bakanlar Kurulu gerekli görürse uygulamayı erteler, düşüncesinin arkasında gerçekten sağlam bir niyet mi yatıyor?

Yani Kur’an ve Siyer derslerinin sağlıklı verileceği bir ortamı olgunlaştırmak mı yoksa gördüğünüz gibi biz istedik, yaptık; ama bu iş yürümüyor deyip de bir daha görüşmemek üzere rafa kaldırmak mı düşünülüyor?

Hadi, diyelim ki yukarıda zikrettiğimiz her türlü merakımıza ve dikkati celbeden hususlara sağlıklı ve ikna edici açıklamalar geldi ve biz bunun uygulamasını da sağlıklı bir şekilde gördük.

Öğrenci, Kur’an’ın şu ayetleri okununca “ Allah’ın kelamındaki İlahi emirlerle beşeri sistemin arasındaki açık, net çelişkiyi” nasıl çözecek? Mesela, Kur’an-ı Kerim’de buyuruyor ki:

“ Hüküm, ancak Allah’ındır.” (Yusuf: 40 ve Enam: 57. ayet mealleri)

Kurulu sistemse “ hâkimiyet millete aittir” diyor. Acaba, kişi/kişiler Allah’ın hâkimiyet hakkını alabilir mi? Kur’an-ı Kerim’de buyuruyor ki:

“ Mümin kadınlara söyle! Başlarını örtsünler!” ( Nur Süresi 31. ayetten alıntı)

Yürürlükteki yönetmenlikler ise başörtülü okumayı engelliyor. Acaba, öğrenci hangi emre göre hareket etmelidir?

“ Faiz, içki, kumar, şans oyunları, zina…” gibi çirkin işleri Yüce Allah yasaklamış ve müminleri bundan men etmiştir. Peki, bankalardaki faiz akışı, Tekelin içki üretmesi/piyasaya sürmesi, Milli bir etiketle piyango, toto, loto, iddia… Benzeri kumarların yasal korunmaya alınması, genelevlerin bir ticarethane gibi resmileştirilmesi ve önünde güvenlik tedbirlerinin alınması karşısında öğrenci hangi yasaklamayı veya meşrulaşmış hali kabul edecek?

Gayemiz sadece düşünen zihinlere yine Kur’an’da yaklaşık üç kez tekrar edilen bir ayeti hatırlatmaktır:

“ Siz hiç düşünmez/ibret almaz/akletmez misiniz?”

Allah’a emanetsiniz!

Doğruhaber Gazetesi

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.