Kürdistan`ın Bağrında Bir İslam Şehidesi...

Kürdistan`ın Bağrında Bir İslam Şehidesi...

Diyarbakır Newroz Parkı Miting Alanı’nda düzenlenen “Özgürlük ve Kurtuluş Önderi Hz. Muhammed (SAV)” adlı Kutlu Doğum etkinliğinde Şehit olan Sümeyye Çelik Bacımızın hayatı...

Röportaj: Zeynep Dündar / Cizre Medya



Hazreti Muhammed Mustafa`nın (s.a.v) mübarek viladetinin yıl dönümü münasebetiyle Peygamber Sevdalıları Platformu tarafından Diyarbakır Newroz Parkı Miting Alanı’nda düzenlenen “Özgürlük ve Kurtuluş Önderi Hz. Muhammed (SAV)” adlı Kutlu Doğum etkinliğine Şırnak`tan katılan Peygamber Sevdalısı Sümeyye Çelik (16), elindeki tevhid bayrağıyla Mevlid alanına doğru giderken elindeki metal bayrak sapının yolda bir inşaatın yüksek gerilim hattına temas etmesiyle elektrik akımına kapılmıştı. Durumu ağır olan Çelik, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılarak yoğun bakıma alınmıştı. İki gün yatırıldığı hastanede tedavi gören Peygamber aşığı Sümeyye, vefat etmişti. Şırnak Anadolu İmam Hatip Lisesi 1. Sınıf öğrencisi ve hafızlık talebesi olan Sümeyye, 2011 ve 2012 Şırnak Kutlu Doğum etkinliklerinde okuduğu şiir ile tanınıyordu.

Mus`ab bin Umeyr gibi tevhid bayrağını taşıyor ve o aşkla kendinden geçerek en ön safta yer almak istiyorken, O mübarek ölümün; mübarek yerde ve mübarek bayrağın gölgesinde gelmesiyle, göğe doğru adım adım ilerliyordu. O zaten bütün hayatı buyunca tevhid inancıyla yaşamış tevhid sancağını yüceltmeye çalışmış ve bir model olmuştu arkadaşları arasında. Giyimiyle, konuşmasıyla, hareketleriyle, hemen fark edilebiliyordu. Arkadaşlarını her zaman gerçek İslamı yaşamak ve Kur`ana göre giyinmek için davet ediyordu. Sümeyye’nin hayatı şehadetinden bir hafta önce belirgin bir şekilde değişmişti. Okuldaki Arkadaşlarıyla konuşması hafızlık kursundaki arkadaşlarıyla konuşması, evdeki ailesi ve hocalarının da şahit olduğu konuşmalar hep ben şehid olacağımın etrafındaydı. Ve Allahın izniyle de şehid oldu.  Arkasında herkesin ölümüne imrendiği şehide olarak tarihe ismini altın harflerle yazdı.



Anneciğim! Bize Şehidemizin çocukluk hayatını ve Şehadetine kadar olan (kısa)ca hayatını anlatabilirmisin?

Sümeyye’nin Annesi: Benim kızım 5 yaşından itibaren hep namazını kılardı. Bebek iken çok az ağlardı. Emzirirken hep Ayet el Kürsü okurdum ve zikir ediyordum, hep abdestli emziriyordum. 1. Sınıftan beri başörtülüydü okul bahçesine girerken de çıkarmak istemiyordu. Daha çok küçükken dışarı çıktığımız zaman içeriden başörütüsü getirip taktırmamı isterdi. 6-7 yaşlarındayken oruç tutmaya başladı. Ama ben zorlanır diye ona zorla yemek yedirirdim. Oyun ve eğlenceye düşkün bir çocuk değil di, büyüdükçe İslama olan bağlılığı kat kat artıyordu. 8. Sınıfı bitirir bitirmez medresede okumak istiyordu. Çünkü karma eğitimden dolayı okula gitmek istemiyordu. Son bir ay içerisinde kurstan ev iznine çıktığı zaman bana sorduklarıyla terdirginleştiriyordu beni “Anne ben seni üzüyor muyum, hakkını bana helal edecek misin, anne ödüğüm zaman çok üzülecek misin?” Nisan ayına girdikten sonra devamlı bize “Diyarbakır kutlu doğumuna götürmeseniz bir daha sizinle konuşmayacağım.”

Vanlı olan komşumuzun bana anlattıkları Sümeyye’nin hedefine ulaştığının kanıtıydı. “Rüyamda Van`da kutlu doğumdaydık ve platformun üzerinde kocaman bir şekilde Sümeyye Çelik posteri ve ismi yazılıydı. Dönüşte Veysel Kârani hazretlerini ziyaret etmek istiyorduk. Aynı rüya içerisinde tekrar rüya görüyordum ve rüyada Veysel Kârani hazretlerinin türbesi ve Sümeyye`nin türbesi yan yanaydı. Sümeyye kendi türbesinden kalkıp bana bir ip doğrultarak bunun ne kadar ince olduğunu biliyormusun işte benim ve Veysel Kârani hazretleri ile hedefimize kavuşmamıza bu kadar ince bir çizgi kalmış.

Diyarbakır’a gittiği günün sabahında kapıda bana "anne ölüm var ölebiliriz, dönmemek var hakkını helal ediyormusun" dedi. Ve bana sıkıca sarıldı.

11 yaşındaki kardeşi de rüyasında ablasının bir denizin ortasında olduğunu görmüş ve ağlamış ablası ona neden ağlıyorsun yoksa halimi beğenmedin mi ben çok mutluyum bu halimden, benim yerim çok güzel. Diyarbakır`a gidişlerinde su içmek için Tevhid sancağını arkadaşına teslim ederek bak ben su içeceğim yemin et, bu sancağı ablama vermeyeceğine bunu ben taşıyacağım. Kızımın bu şekilde Rabbine dönmesi beni çok ve çok mutlu ediyor. Keşke diğer kızlarım da ve bizde böyle bir  mekanda Rabbimize kavuşsaydık.



Hocam Sümeyye hakkında bize neler söylemek istersiniz?

Okul müdürü Saffet Alkış: Lise öğrencisi olmasına rağmen onun gözle görülür bir farkı vardı. Giyimi aldığı terbiye ve kendi arkadaşları arasındaki ilişkileri her zaman farklıydı. Her haliyle gösteriyordu ki, erkeklerden uzak, kızlarla ilgilenir ve onları İslam`a davet ederdi. İmam Hatip ruhunu taşıyordu. Aileden aldığı terbiye ve katkılarıyla İmam Hatibi seçmişti. Öğretmenlerine arkadaşlarına ve okul idaresine karşı hiçbir problemi yoktu. Takdirlik bir öğrencimizdi. Çok değerli bir öğrencimi kaybettim ve bu durumdan çok üzgünüm ama bir o kadarda mutluyum ölümüne imreniyorum...



Sümeyye’nin en yakın arkadaşıydınız. Bize son günlerdeki  yaşantısından bahsedebilirmisiniz?

Arkadaşı Medine: Ben ve Sümeyye 6. Sınıfta Kur`an kursuna başladık. 7.sınıfta da etütlerimizi beraber yapardık. Hep hafız olmak istediğinden söz ediyordu. O ilk önce Sağlık lisesine gitmek istiyordu. Fakat tesettüründen dolayı İmam Hatip lisesini tercih etmek zorunda kalmıştı. Bizim Sümeyye ile olan hayalimiz Şırnak’ta üniversite okuyup Şırnak’ta görev yapmaktı. Arkadaşım Sümeyye çok alçak gönüllü, mütevazi, başkalarının yanlışını yüzüne vurmayan biri idi. Başkalarıyla bir konu hakkında tartışma yaptığımız zaman hemen diğer arkadaşlarımızın yanına gidip onlardan helallik isterdi. Buda bizim aramızda sadece Sümeyye`ye özgü bir davranıştı. Yeni biriyle tanıştığımız zaman hep onunla ilgilenirdi. Ondan bahsederdi.  Sümeyye İmam Hatip ortamını karma eğitimden dolayı uygun görmediği için Batman`da medrese gidip, açıktan okumak istiyordu. Sümeyye ile birlikteyken çok mutluydum düşüncelerimiz hep aynıydı. Onun her zaman davet için daha çok çalıştığına şahidim. Ve hep ona imreniyordum. Son günlerde gördüğü değişik rüyaları bana anlatıyordu. Genelde annesiyle ilgili oluyordu. Annesini özlediğini dile getiriyordu. Son rüyasında ise Sümeyye bir suda yüzerek kaybolduğunu ve annesinin arkasından ağladığını görüyordu. Keşke bende Sümeyye’nin ölümü gibi bir ölümle ruhumu teslim etseydim. Onun taşıdığı bayrağın altında can verseydim...



Sümeyye sınıfta nasıl bir öğrenci ve arkadaştı?

Sınıf arkadaşları: Sümeyye her zaman tebessümlüydü. O çok az konuşurdu. Erkeklerle konuşmaz, erkekler ona bir şeyler sorduğu zaman çok kısa ve net bir şekilde başını eğerek cevap verirdi.

Kurs arkadaşları: Sümeyye tanıdığımız en iyi insanlardan biriydi. Onu hiç  unutmayacağız. Sümeyye elindeki zikirmatik ile her zaman Allah’ı anan Efendimiz (a.s.)‘a salavat getiren biriydi. Hiç bir zaman boş durmazdı. Maneviyata önem verirdi. Dolabında “Bu gün Allah için ne yaptın Sümeyye”, “dikkat et ölüm var” gibi yazılar bulunurdu. Sümeyye bir yıldır kursumuzdaydı ve her zaman bize hatırlattıklarıyla dini bilgilerini ortaya koyardı. O gerçekten öğrendikleriyle yaşayan bir müslümandı. Hepimiz onun gibi Rabbine kavuşmak istiyoruz. Onun yolunda yürümek istiyoruz. Sümeyye her zaman şehide olmak istediğinden söz ederdi. Son haftalarda ise sanki gerçekten şehit olacakmış gibi kesin konuşurdu. Buda dikkatimizi çekmişti. Kursta çok seviliyordu. Son günlerde okulunda yapılan programda Ümmü Mürare Hz. Nesibe rolüne layık görülmüş fakat kutlu doğum hazırlıklarından dolayı okulun provalarına gidememiş o rol başkasına verilmişti.

Hocam Sümeyye’nin diğer öğrencilerinizden farkı neydi?

Kurs hocası: Kursa ilk geldiğinde hedefinin hafızlık olduğunu söylüyor ve bir hafızlık talebesi olarak kursumuza başladı. Onunla ilk oturduğumuz zaman ona olan bakış açım bir anda değişti. Nasıl olduğunu anlayamadım. Onun gözlerindeki ışıltılı bakışları, saygılı oluşu, hanımlığı ona olan sevgim ve muhabbetimi günden güne artırdı. Sümeyye bir gün bile eve gittiği zaman hemen yokluğu belli oluyordu. Ve biz biliyorduk ki O gerçekten Allah rızası için burayı tercih etmiş ve gayesi Allah yolunda çalışmaktı. O bunu başardı da inşallah. Bazen çay vakitlerinde onlarla beraber oturur ve sohbetlerine katılırdım. Sümeyye’nin tüm konuşmalarında hadis ve ayet çerçevesinde konuştuğuna şahit olurdum. Buda ona olan hayranlığımı artırırdı. Tebessümlü ve sevecen bir insandı. İbadetlerine düşkündü. Şimdiye kadar onun hiçbir hocasına surat astığını yada bize kırıldığını görmedim. Sümeyye örnek alınıyordu arkadaşları arasında. Ölümüne imreniyorum. Sümeyyenin gayesi bir kurs hocası olmak ve Şırnak’ı Kur`an`ın Nur`u ile fethetmekti...

Esra Hocam bize Sümeyye`nin okuldaki halini anlatırmısınız?

Esra Ciğer: Sümeyye’nin dış örtüsü, gözlerindeki ışıltı, sınıf ve okul içerisindeki duruşu beni çok etkilemişti. Onun gözlerindeki ışık Resulullah’a olan aşkının apaçık bir delili idi. Benim için okulda örnek bir öğrenciydi.



Merve Hocam, Sümeyye`nin Kur`an dersine giriyordunuz. Derse olan ilgisi nasıldı?

Merve Özcan: Kur`an-ı Kerim dersine giriyordum. O her zaman derste ilk ezberi veren öğrencim idi. Onun Kur`an`a olan ilgisi beni çok sevindiriyordu. Kur`an okuyuşu ve Kur`an hakkındaki bilgileri onu diğer öğrenciler arasındaki farkını ortaya koyuyordu. Dinine son derece bağlı elinden geldiğince dinini yaşamaya çalışan tesettürüyle kendinden büyük olan ablalarına örnek olabilecek seviyedeydi. Zaman zaman bana namaz ve tesettür hakında sınıfa bir şeyler anlatmamı ve bu konular hakında bilgi vermemi istiyordu. Ben onun bunları bildiğini biliyordum. Arkadaşlarının faydası için bunu yapıyordu. Sümeyye’nin "Efendim" adlı şiiri çok etkileyici ve insanı duygulandırıyordu.



 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.