Kürdistanlı Alimlerden Şahımerdan Sarı İçin Bildiri

Kürdistanlı Alimlerden Şahımerdan Sarı İçin Bildiri

Türkiye’de gördüğü baskılar sonucu, yurt dışına hicret etmek zorunda bırakılan Şahımerdan SARI Hoca’ya Iraklı alimlerden destek geldi.

28 Şubat’ın  Kemalist Cuntası tarafından 18 yıl hapse mahkum edilen ve daha sonrasında yargıçlar tarafından düzmece iddilalarla 13 yıl hapsine hükmedilen Şahımerdan Sarı’nın maruz kaldığı zulme, Güney Kürdistanlı alimler ümmet şuuruyla hareket ederek Türkiyeli Müslümanların Kuran ve Sünnet çizgisinde temsilci olma çabasında olan Şahımerdan SARI Hoca için sessiz kalmadı.

Duhok Meclis Üyesi Molla Ahmet Hacı, Molla Reber Sindi ve Molla Abdulfettah Mirani yayınlamış oldukları bildirilerde ortak açıklama şu şekilde okundu.

“Şahımerdan Sarı’ya uygulanan zulüm son bulsun”

İşte Irak’ın önde gelen alimlerin Şahımerdan Hoca için yayınlamış olduğu bildiriler.

DUHOK MECLİS ÜYESİ MOLLA AHMET HACI

Türkiye’de İslami Vasat Ümmet Cemaatı lideri Şeyh Şahımerdan ile tanıştıktan sonra Türkiye ve Erdoğan hühümeti hakkındaki düşüncelerim alt üst oldu.

T.C nin kuruluşundan sonra batının etkisiyle Müslümanlara ve Kürtlere baskı yapıldığını biliyorduk. Ancak son zamanlarda özellikle Ak Parti iktidarından sonra biraz ümitlendik.

Şu şekilde Müslümanlar üzerindeki baskılar azalır biraz rahatlık olur diye, bir de Ak Parti’nin İslami cemaat gibi görünmeye çalışan Fethullah Gülen çevresi ile dayanışma içerisinde hareket ettiklerini takip ediyorduk.

Bunların birlikte şer güçlere karşı direnip mazlum Müslümanlara sahip çıkmalarını beklerken, akıl almaz bir şekilde Müslümanlara yapılan zulümlerin baskıların ve cadı avının artarak devam ettiği Ak Parti hükümetinin de bu zulümlere seyirci kaldığını ve dolayısıyla destek verdiğini izlemekteyiz. Eminim bu duruma vakıf olan bütün Müslümanlar hayretler içerisinde kalmışlardır.

Hele Fethullah Gülen’in Erdoğan’ın da desteğiyle artan şöhreti acaba İslam alemine hilafet namzedi mi belirleniyor? Gibi soru işaretleri oluşuyordu.

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar misali en az üç beş aydan beridir yeryüzünün en büyük haini artık herhes tarafından izhar olmuştur.

Ancak bu ihanetin keyfiyetini ve maksadını ve şer güçlerle ittifakını yıllardan beri fark eden alimler yok değildi. Şahımerdan Hoca en az 20 seneden beri bunu dile getirmiş. Dinler arası diyaloğun bir Vatikan oyunu olduğunu gerek kitaplarında ve gerekse sohpetlerinde sık sık vurgulayıp dile getirmiştir.

Anladığımız kadarıyla Fethullah Gülen’in Türk emniyeti ve yargıdaki çeteleri doğrudan pensilvanyadan aldıkları emir ile Şahımerdan Hoca ve iki oğluda olmak üzere yakın çevresinde bir çok kişiye ceza vermişlerdir.

Bu durumun farkında olan Erdoğan hükümetinin bu zulümlere dur dememesi ve hatta meydana gelen mağduriyetleri telafi yoluna gitmemesi suç ortağı haline getirir.

Sadece kendilerine verilen zarardan dolayı paralel devlet yapısı ve ihanet diyerek karşı çıkması, haksızlığa karşı çıkmak değildir. Hak olan şey, her kese yapılan haksızlığa karşı çıkmaktır. Hele yetki sahiplerinin bütün haksızlıklara karşı çıkmakla berber bütün mağduriyetleri gidermesi gerekir.bu istikamette somut adımlar atılmayıp sadece bazı haksızlıklar lafla dile getirmek yalancı siysetin cilvelerinden başka bir şey değildir.

Biz Müslümanlar olarak Şahımerdan Hoca ve Vasat davası mağdurlarının dertlerini paylşıyor bu ve başka mağduriyetlerin giderilmesini , evvela Allah Teala’dan niyaz ediyor ve yetki sahiplerinin indellahta sorumlu olduğunu belirtiyoruz.

MOLLA REBER SİNDİ

İslami diye bilinen Ak Parti döneminde Şahımerdan Sarı ve Vasat Ümmet gibi İslam cemaatının aleyhinde verilen kararı duyduğumda ve Hoca efendiyi gördüğümde hayretler içinde kaldım.

Türkiye’de fikir özgürlüğü ve insan haklarının olduğu söyleniyor. Türkiye’deki demokrasinin, buna müsade ettiği söyleniyordu. Buna göre 2014 yılında böyle mağduriyetlerin Türkiye’de yaşanmış olması demek ki davulun sesi uzaktan hoş gelir, gibi oldu.

Dünyadaki Müslümanların çoğu Müslümanların Türkiye’de rahat olduklarını sanıyorlar. Müslümanların Türkiye’de ceza aldıklarını görünce benim gibi hayal kırıklığına uğruyorlar.

Türkiye’de Yahudiler serbest, Hıristiyanlar serbest, fakat Müslümanların potansiyel suçlu olması nasıl olur. Erdoğan’ın partisinin İslami olduğu söyleniyordu, O’nun döneminde nasıl olur da Müslümanlar cezalandırılır ve ceza evlerine hapsedilir ve buna da Erdoğan seyirci kalır. Bu durumda Türkiye’deki Müslümanlar Avrupa’ya göre daha zor durumdadır.

Bu durumda Tayyip Erdoğan hangi cesaretle ahiret’te hesaba geleceğinden ve bu zulümlerden sorguya çekileceğinden korkmuyor.

İslamiyet namazdan, oruçtan ve ben müslümanım demekten ibaret mi zannediliyor. Ahkam yönü hiç araştırılmayacak ve anlatıldığında cezalandırılacak mı.

Şeriatı kabul etmeyenlerin Müslümanlığı nasıl bir Müslümanlıktır. Şeriatı isteyenleri cezalandırmak Müslüman olarak bilinen bir iktidara yakışıyor mu. Bu duruma seyirci olup suskun kalmak Müslümana yakışır mı, doğrusu bütün bu yakışıksız durumlar hesap gününe inanan kimselerin hali olamaz. Gayri Müslimlerin dünyadaki hallerini görünce onlar azaba ne kadar cüretliler derken aynı cüreti Müslüman olduğunu söyleyenlerden görmek daha da şaşırtıcı değil mi. Yorumu bütün Müslümanlara bırakıyorum.

MOLLA ABDULFETTAH MİRANİ

İslam Hilafetinin son noktası olan Türkiye topraklarından gelen haberler, bizi oldukça üzmektedir.

Yaşanan bu gelişmeler karşısında bizler, şaşkınlığımı ve hayretmizi gizleyemiyoruz. Davası ve gayesi hep Allah (c.c) olan, insanlar ıslaha ve İslam dinine çağıran bir alimin bu derece zulüm görmesi, bizleri derinden yaralamıştır.

Eline silah almamış, hiçbir zaman anarşiye bulaşmamış ve dahası, toplumun ıslahı için ömrünü vakfetmiş Şahımerdan SARI ve onun gibi Müslümanlara yapılan bu zulmü şiddetle kınıyoruz.

Sırf Allah (c.c) dediği için, bir Müslümana yapılan bu haksız ve hukuksuz uygulamaları kınıyoruz, tez zamanda bunun telafisini umuyoruz.

Nasıl oluyor ki T.C’de Erdoğan ve Gül Müslüman omlarına rağmen kendi memleketinde şeriatı isteyen alimleri dışarı atabiliyorlar. Halbuki biz umut ederdik ki, bir gün Kürdistanda alimlerin barınamadığı bir ortam olduğu zaman T.C’nin gidilib sığınabilecek bir ülke olduğunu söylüyorduk

RÜYA

Sizlere gördüğüm bir rüyayı anlatacağım, 3 yıl önceydi, rüyamda birini gördüm benim camiimde namaz kılıyordu. Yeşil sarığı ve beyaz bir cübbesi vardı bana nasihat veriyordu bu rüyayı gördükten sonra çok şaşırdım.

Ve aradan üç yıl geçti, bir gün camii de namaz kılıyorduk sonra yeşil sarıklı beyaz cübbeli bir adam namaz kılmak için camiye gelmişti. Camiye gelen bu kişi, tıpkı rüyamda gördüğüm kişi ile aynıydı, ve rüyamda gördüğüm kişinin namazını bitirmesini bekledim.

Kendisi namazını bitirince ben yanına gittim ona sarıldım, kendisi gördüğüm rüyanın habersiz idi, benim bu sevinçli durumu görünce bana bakıp anlam vermeye çalıştı.

Yaptıklarımı kendisine bir bir anlattım ve rüyamda gördüğüm kişinin kim olduğunu söyledim.

Garip olan başka bir durum ise şuydu; Rüyamda gördüğüm kişi sensin dediğimde, o bana nasihat etmeye başladı.

Ben yine tebessüm ederek şöyle dedim “rüyamda da bana aynı böyle nasihat ediyordun, aynı sarığın ve cübbenle”

İşte böyle bir değeri Türkiye anlamadı ve onu sürgün ettirdi, O kişi Şahımerdan Sarı’dır. Türkiye’nin neler kaybettiğinin farkında değildir.

Türkiye’den temennimiz şudur ki; yaşanan bu üzücü olayı hemen telafi eder ve alimlere yapılan bu haksızlığı bir an önce giderir.

Islahhaber.net

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.