Abdullah KAVAN
Küresel haydut ABD
Amerika'nın tarihiyle beraber coğrafyamız üzerinde ürettiği ölçüsüz politikaları göz önünde bulundurduğumuzda “küresel haydut” tabiri tamda oturuyor. Bu hayduda karşı küresel bir birliktelik elzem haline gelmiştir. Karakter olarak “küresel haydut ABD'yi” tanımak adına biraz geçmişe gidelim:
Osmanlı Devleti'nin yeniliklere açık olma fikri ile yeni bir devletle ilişkileri güçlendirmek adına Amerika'ya sağladığı imtiyazlar zamanla Osmanlı'nın aleyhine bir seyir sürdürdü. Çok fazla taviz elde eden Amerika, Osmanlı'nın olumlu yaklaşımlarını suiistimal etti.
Hatta zaman süreci içerisinde üstünlük sağlama çabalarıyla Osmanlı'ya politik anlamda yüklenmeye başlayan Amerika, misyonerlik faaliyetlerini arttırmak için çalışmalarda bulunmuş ve konsoloslar da Osmanlı Devleti'nin iç işlerine müdahale etmeye başlamıştır. Amerika'nın Erzurum ve Harput'ta konsolosluk açmasına karşı çıkan Osmanlı, konsolosluğun resmen tanınmaması halinde ‘'Amerikan Kongresi'nde Osmanlı aleyhine konuşmalar gerçekleştirileceği'' tehdidiyle karşı karşıya kalmış ve Erzurum konsolosu kerhen atanmıştır. O dönemde de Amerika, istediği imtiyazlara izin verilmediği müddetçe sık sık ‘'Osmanlı'nın aleyhinde sert konuşma yapacakları'' tehdidiyle arzularını elde etmiştir.
Ondan sonraki tarihi süreçte de konjonktüre göre şantaj, tehdit ve ambargo kozunu sürekli kullanmıştır. 1973 yılında Milli Selamet Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi koalisyonuyla Amerika'nın tüm itirazlarına rağmen Kıbrıs Harekâtını gerçekleştiren Türkiye, İncirlik Üssüne el koyarak üssü Silahlı Kuvvetlerin eline bıraktı. Bunun üzerine 1975 sonrası Türkiye'ye silah ambargosu uygulayan Amerika sinsi ve çıkarcı bir yaklaşımla Türkiye'ye karşı tavır takınmıştır.
Daha yakın tarihten söz edersek; Orta Doğu üzerinde yine çıkarları uğruna kirli ve kanlı politikalar izleyen ve Orta Doğu ülkelerinin iç ve dış politikalarına müdahale etmeyi kendine hak gören Amerika ile Türkiye ilişkileri 2000'li yıllarda daha farklı bir boyuta taşındı. 11 Eylül saldırıları, Amerika'nın Irak'a girmesi, Süleymaniye'de Türk askerinin başına çuval geçirilmesi gibi hadiselerin ardından Amerika'yla ilişkiler büyük bir çalkantıya girmişti.
Aradan yıllar geçiyor ABD'nin karakteri değişmiyor. Herkese dostunum diyen ABD hiç kimsenin dostu olmadığı, sadece kendi çıkarının dostu olduğu bir kes daha ortaya çıkmıştır. Şimdide Rahip Brunson'un ev hapsinin ardından Trump'ın hadsiz açıklamalarda bulunduğunu görüyoruz. ‘'Brunson'un Amerika'ya iadesi gerçekleşmediğini bahane ederek Adalet Bakanı Abdullah Gül ve İç İşler Bakanı Süleyman Soylu'ya yaptırım uygulayacağını açıklayan ABD' Türkiye'yi ekonomi üzerinden vurmaya çalışıyor. Deve misali kafasını kuma gömen ve gerçekleri görmeyenler ise doların 5 bin TL'yi geçmesine sevinenleri ise bir köşeye bırakıyorum…
Sonuç olarak; Tarihin tekerrürden ibaret olduğunu gördüğümüz bu hadiselerden yola çıkarak; bugüne geldiğimizde “küresel haydut” Amerika'nın bugün de aynı tavrı sergilediğini görüyoruz. Amerika her dönem olduğu gibi istemediği bir vaziyetin gerçekleşmesi durumdan yaptırım uygulama kozunu sahaya sürüyor. Türkiye buna karşılık başta incirlik üssü olmak üzere ABD'nin ayağını bu memleketten kesmelidir. Bunu yapacak olursa ABD geri adım atacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.