Kürtler kime güvensin?

Geçen haftaki yazımda Kürtlerin birlikte yaşadığı Arap, Türk ve İranlıların, kardeşlik hukuku çerçevesinde bakıldığında, nakıs kaldıklarından bahsetmiştik.

Aslında anlatmaya da gerek yok. Hani meşhur internet fenomeninin tabiriyle; “Görüyorsunuz işte, anlatmaya gerek yok.” Yeryüzünün paylaşılmışlığını, devletlerarası düzenin ne menem bir şey olduğunu, gazete okuyan herkes az buçuk anlayabiliyor.

Eskiden olsa, saatlerce bunları konuşup, siyasi çıkar ilişkilerini idrak etmeye çalışmamız gerekiyordu. Fakat günümüzün bilgi çağı olması, internetin çok yaygın olarak kullanılması gibi nedenlerle, üç aşağı beş yukarı devletlerin niyetleri anlaşılabiliyor.

Kürtlerin birlikte yaşadığı Müslüman milletlerce mağdur edilmesi, onları İslam'dan uzaklaştırma etkisi yaptığı endişesi ile böylesi yazılar kaleme alıyoruz. Yoksa menfi milliyetçilikten, ulusalcı fikirlerden Allah'a sığınırız.

Söz konusu endişemizi belirttikten sonra Kürtlere şunlar söylenebilir:

İslam dinini en erken kabul eden kavimlerden biri oldunuz. Sonraki süreçlerde, diğer kavimler gibi beylikler, emirlikler veya günümüz tabiriyle devletler oluşturdunuz.

Şeddadî ismi ile bu günkü İran'ın bir bölümü, Azerbaycan ve Doğu Anadolu'da söz sahibi oldunuz.

Mervanîler olarak kurduğunuz emirlik veya devlet sayesinde, bu günkü Diyarbakır, Silvan ve çevresini idare ettiniz.

Hatta Eyyübîler olarak küresel çapta işler başardınız.

Bu da gösteriyor ki İslami dönemde, diğer milletler gibi devletler kurup, tarihteki yerinizi aldınız.

Derken Batılılar Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra yeni yeni haritalar çizerek, dünyayı parsellere ayırdılar.

Tapu kayıtlarına göre, aslında tek parsel olmanız gerekirken, dört ülkenin sınırları içinde yaşamak zorunda bırakıldınız.

Sonra emperyalist devletlerin denge politikalarının maşası olmaya başladınız. Amerika, İngiltere ve Sovyet Rusya'nın etkilemesi ile İran, Irak, Suriye ve Türkiye sizleri lazım geldikçe birbirlerine karşı kullandılar.

Evvela, Birinci Dünya Savaşı sonrası yapılan paylaşımlarda ihanete uğradınız. Sevr'e göre bir devlet olacaktınız. Ama nasıl olduysa, emperyalist İngiliz aklı sizleri unutuvermişti.

Sonra İkinci Dünya Savaşı yaşandı. Bu dönemde de Sovyet Rusya'ya güvendiniz. Fakat savaş sonrasındaki Yalta görüşmelerinde, Stalin tarafından, tabiri caizse buruşuk mendil gibi çöpe atıldınız.

Gün geldi İran Şahı'nın ricasıyla CIA sizleri Irak'a başkaldırttı. Amerikalıların verdiği gazla Irak'a kafa tuttunuz. Sonra Amerika sizleri düşmanlarınızın insafına terk etti.

İran'ın kuzey taraflarında Kurduğunuz Mahabad Kurt Cumhuriyeti, bir yılını doldurmadı. İran 1946'da mezkûr Cumhuriyetin kurucusu Kadı Muhammedi idam etti. Bundan dolayı hiç kimse İran'a dünyayı dar etmedi.

1970'te bu kez Kadı Muhammed'i idam eden İran'a güvendiniz ve Irak'a karşı savaştınız. Sonraki süreçte başlayan İran-Irak savaşı ateşkes ile neticelenince, siz yine ortada kaldınız.

Her ne kadar PKK/PYD bütün Kürtleri temsil etmiyorsa da, günümüzde ABD'ye güvenip, lütfen verilecek bazı haklar elde etmek istiyorlar.

Eeee pes yani. İnsan tarihinden bir ders almaz mı? Molla Mustafa'ya ihanet eden ABD'ye güvenmek, kuzunun kurda güvenmesi gibi olur vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.