İşid ya da son zamanlarda daha çok kullanılan ismiyle Daiş, çok tartışılan bir yapılanma.

Ortadoğu'dan Afrika'ya, Avrupa'dan Uzakdoğu'ya kadar adından söz ettiriyor.

Adı “İslam Devleti”; ama bulunduğu hemen hemen her yerde İslami gruplarla çatışıyor.

Nijerya'da, Tunus'ta, Libya'da ve Uzak Doğuda Müslümanların kazanımlarının boşa gitmesinde faal rol uynuyor.

Birçok yerde rejimlerle değil halkla ya da rejimlere muhalif olanlarla savaşıyor.

Suriye'de Baas zalimini değil, ona karşı savaşanları vuruyor.

Irak'ta mezhep savaşını körüklüyor.

Yemen'de 30 yıllık diktatöre hiç karşı çıkmamışken diktatör sonrası yer bulup gruplarla savaşıyor.

Suudi rejimine karşı bir şey yapmıyor; ama Suudi'de Şiilerin gittiği bir camiye saldırıp katliam yapabiliyor.

Afganistan'da, işbirlikçi rejime değil de Taliban'a karşı, Libya'da Kaddafi döneminde sesi çıkmazken İslami gruplara karşı eylem yapıyor.

“Şunun bunun hesabına çalışıyor, ajanlar yönetiyor” kolaycılığına kaçmadan meseleyi tahlil etmek, sorgulamak gerekirken gözümüzü bürüyen “tarafgirlik” hastalığından dolayı böyle yapmıyoruz.

İçlerinde ajanlar olabilir, yapı tümüyle proje de olabilir; ama asıl tahribata sebep olan sahip olduğu mantık değil midir? O mantığa göre tek haklı odur, tek doğru yöntem onun yöntemidir. Yine o mantığa göre hainler (kendileri gibi düşünmeyen herkes) ortadan kalkmadan tağutlara karşı savaşmak gereksizdir.

Mutedil İslami görüşün kaybolduğu, mezhepçiliğin gözleri kör ettiği böyle bir zamanda Işid zihniyeti için verimli alanlar bulmak çok kolaydır. İşin içerisine siyasi ve maddi çıkar hesapları da girince bilinçli ya da bilinçsiz; ama “de facto” maşa olma durumu da yaşanabiliyor. Tabii kimin hangi küresel projeye maşa olduğu konusunun da son derece göreceli olduğunu belirtmeliyim.

Gelelim Kürtlerin Işid'ine yani Pkk'ye…

Meseleye itikat açısından yaklaşırsanız elbette bir benzerlik bulamazsınız. Onun yerine Kürdistan'ın dört parçasında yaşananlara bakmanızı öneririm.

Rojava'da (Suriye Kürdistan'ı) Baas diktatörlüğüyle bir problemi olmayan Pkk (Pyd), kendisiyle beraber olmayan tüm Kürt gruplarını baskıyla, infazlarla sindirdi. Işid'in uyduruk “devlet”i gibi Pkk de demokratik bir görüntü veren; ama muhalefetin olmadığı bir yapı oluşturdu.

Bakur'da (Türkiye Kürdistan'ı) rejimle barış görüşmeleri ve çatışmasızlık durumu devam ederken, İslami kesimlere ve diğer farklı gruplara karşı şiddet dilini kullandı Pkk ve 6-8 Ekim olaylarında olduğu gibi bu, bazen coğrafyamızın görmediği vahşet örneklerini ortaya çıkardı. Seçim çalışmalarında “Bu mahalleye HDPlilerden başkası giremez” ya da “HDP'yi seçmezseniz musluklardan kan akacak” şeklinde “demokratik ikna yöntemleri” kullandılar, kullanmaya devam ediyorlar.

Başur'da (Irak Kürdistan'ı) girdiği seçimlerde binde 2 oranlarında bir oy almasına rağmen silah gücünü kullanarak ön plana çıkmaya çalışmakta, kartondan cumhuriyetler ilan ederek bölgenin dengesini bozmak istemekte, Kürdistan'ı boğmaya çalışan güçlerle ittifaklar kurabilmektedir. Güney'in nisbeten sakin ortamını suikastlerle bozan ve gruplar arasında fitne çıkarmaya çalışanın da yine Pkk olduğunu belirtelim.

Ve Rojhilat (İran Kürdistan'ı)…

İran rejiminin son zamanlarında idamlar ve Mehabat'taki olaylardan dolayı sıkıntıları vardı. Mehabat'taki taciz olayında istihbaratın da olduğu yönündeki iddialar kitlesel gösterilere neden olmuş ve rahatsızlıklar bu vesile ile açığa vurulmuştu. İran Kürdistan Demokrat Partisi de (Pdk-i) bundan istifade ederek yeniden örgütlenme çalışmalarına başladı. Bu çalışmalar esnasında ilk tepki İran devletinden değil Pkk'den geldi. Kdp'lilere izin vermeyeceklerini söyleyen Pkk, çıkan çatışmada iki peşmergeyi de öldürdü.

Bu arada Pkk'nin İran rejimiyle yaptığı anlaşma çerçevesinde kendini feshettiğini ve hiçbir faaliyete girişmeyeceğine dair söz verdiğini hatırlatalım.

Şimdi Kürdistan'ın dört parçasında yaşananlara baktığınızda Pkk için “Kürtlerin Işid'i” tanımlamasının haksızlık olduğunu söyleyebilir misiniz?