Bismillah…

Cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kapatıldığı ve şeytanların bağlandığı bereketli Kur’an ayına girdik. Rabbimize hamdolsun.

Bizler orucu, “bir örf ve gelenek olarak mı eda ediyoruz yoksa ibadet şuuruyla mı ifa ediyoruz.” sorusuna pratiklerimize bakarak cevap vermeliyiz.

Bu soruya vereceğimiz cevap, aslında kendimize hangi kapıyı açacağımızın ve hangi kapıyı da kapatacağımızın belirleyicisi olacaktır.

Hz. Resululah(sav), “Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz! Geceleri nice namaz (teravih ve teheccüd) kılanlar vardır ki, namazlarından kendilerine kalan yalnız uykusuzluktur.” der.

Ramazan orucu; ümmetin eğitim ve öğretimi, talim ve terbiyesi hususunda yapılan rahmani ve verimli bir kamptır, bir mekteptir.

Bu mektebin;

Yöneticisi, âlemlerin rabbi olan Allah(cc)’tır.

Öğretmeni, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz.Resulullah(sav)’tır.

Kitabı, insanlar için bir hidayet rehberi, hak ile batılı birbirinden ayıran Kur’an’ı Hâkim’dir.

Kazanımları, Allah(cc)’ın kulu ve yeryüzündeki halifesi olma bilincine varmak ve gerekli davranışları göstermektir.

Bu ay, insanın Allah(cc)’a yakın olma hissini en yoğun şekilde yaşadığı bir aydır. Bu his, günümüzde insanların çoğunluğunun müptela olduğu ruhi/psikolojik ve sosyal bunalımları tedavi eden en etkin dermandır.

Bu ay, Allah(cc)’ın izin vermediği hiçbir şeyin gerçekleşemeyeceği şuurunun yerleştiği aydır. Yeme ve içme gibi en hayati ve zorunlu davranışın dahi izni ilahiye bağlı olduğu anlaşılır. Bundan dolayı insanın sahip olduğu nimetlere şükretme sorumluluğu pik düzeye çıkar.

Bu ay, kişinin kendini kontrol ederek güçlü bir iradeye erişebileceği bir aydır. Böylelikle kişi, kendini yönetebilme yeteneğini geliştirerek olgun bir karaktere ve istikrarlı bir şahsiyete sahip olur.

Bu ay, Müslümanların kendini güzel ahlak alanında yetiştirdiği bir aydır. Tefekkür etme, kendini hesaba çekme, empati kurma, öfkesine hakim olma, gıybet yapmama, yalan konuşmama gibi erdemlere ulaştırır.

“Oruç tutunuz ki, sıhhat bulasınız!” hadisi şerifi her yönüyle ne kadar da manidar…

Bu ifade esasında tüm ibadetlerin iç ve dış dünyamızı, söz ve davranışlarımızı müspet yönde etkileyen bir mahiyete sahip olduğunu gösterir.

Bundan dolayı ibadetler, uhdesinde barındırdığı mesajlar ile hem bireysel ve hem de ümmet çapında kurtuluşun anahtarı konumundadırlar.

Allah(cc)’a emanet olunuz.