Mehmet ŞENLİK
Kutlanan Hz. İsa Mı? Yoksa Noel Baba Mı?
Bilindiği gibi, önümüzde yılbaşı diye bir Hristiyan bayramı vardır. Tabi ki, her milletin kendine has bir takım dini ve milli bayramları, günleri ve bu günlere has kutlama usulleri ve etkinlikleri vardır. Bu bağlamda Hz. İsa’nın doğum yıldönümü kabul edilen miladi yılbaşı Hıristiyanlara has bir etkinliktir. Müslümanlar, bu gibi etkinliklere İslam’ın tabiatına uyduğu nispette ancak katılabilir veya kutlama mesajlarını gönderebilirler.
Kaldı ki yılbaşının Hristiyanlıkla da bir alakası kalmamıştır. Haddizatında bu, muharraf Hıristiyanlığın doğurduğu bir bid’attir. Mesihi Hristiyanlıkla uzaktan yakından bir alakası yoktur. Noel babanın portresini süsleyip vitrinlere koymak, çam ağaçlarını devirmek, hindi katliamı ve gece âlemi düzenlemek gibi hurafeler, muharraf Hıristiyanlığın getirdiği bid’atlerdir. Zaten Hıristiyan âleminde kutlanan bu etkinliklerde Hz. İsa’dan daha ziyade Noel Baba misyonu ön plandadır. O yüzden buna Noel kutlamaları demek daha doğru olur.
Hz. İsa gibi büyük bir peygamberin doğum yıldönümünü içkiyle, kumarla ve gece âlemiyle anmak, hem o yüce peygambere büyük bir saygısızlık, hem de dini değerlere karşı başlı başına ve tam anlamıyla bir rezalettir. Bundan daha beteri ise, Müslüman bir ülkede, bu mel’aneti işleyenlere özel mekânlar tahsis etmek, yolda kalmış sarhoşları, ayyaşları evlerine kadar taşımak için ekipler görevlendirmek, servis tahsis etmek gibi sözde hizmetler ise, rezaletin de ötesinde melanetin ve garabetin daniskasıdır.
İslam beldelerinde bu melanetler işlenirken Müslüman halkların buna katılım göstermesi ise, esef verici olmaktan ziyade utanç vericidir. Devlet eliyle işletilen mili piyango kumarı ise, zaten sıradan bir şans deneme halini almıştır. Herkes cezbeye gelmiş, helal-haram düşünmeden milli piyango idaresinin koymuş olduğu sözde ikramiye rakamlarına göz dikip onun için cepleri boşaltırken milli piyango idaresinin daha doğrusu devletin bu işten ne vurgunlar yaptığını ve ne kadar kaçırdığını hiç düşünememekte ve bilmeden bu kumar sektörüne destek çıkmaktadırlar. Devletin bizzat kendi vatandaşlarını bu gibi yollarla dolandırması ise büyük bir skandaldır.
Zalimler ne kadar da bizi asimile etmiş, ne kadar da bizi bizden çıkarmış başkalaştırmışlar. Nasıl bizi ana kültürümüzden, öz benliğimizden koparmış ve nasıl da beynimizi yıkamış, aklımızı çalmış ve bizi bizden uzaklaştırmışlar. Artık kirkor kirvelerin Noel Baba portresini vitrinlerine koymaya hacet kalmamıştır, sözde Müslüman’ım diyenler gönüllü olarak zaten bunu yapıyorlar.
Ey gaflet uykusuna dalmış, özünden soyulmuş ve kendinden çıkmış olan Müslüman! Ne zaman uyanacaksın! Ne zaman kendine gelip kültür emperyalizminin dayatmalarına oyunların dur diyecek, kendi öz benliğine dönecek ve öz değerlerini özümseyip sahip çıkacaksın. Hala bu derin uykudan uyanıp kendine gelmenin zamanı gelmedi mi? Hala bu çağdaş cahiliyenin cehaletine ve bu çılgın arzuların esaretine dur demenin zamanı gelmedi mi?
Aslında bir Müslüman’ın geride bıraktığı bir yılın muhasebesini yaparak bunun ömür sermayesinden gittiğini, ömründen geçen bu sürenin kârdan mı, yoksa zarardan mı, geçtiğini düşünerek kendi kendini hesaba çekmesi gerekir. Bunun iyi ve kârdan geçtiğini görebiliyorsa sevinmesi ve şükretmesi, yoksa üzülmesi gerekir. Bundan gafil olarak kötü ortamlara ve nefsin arzularına teslim olmak ise, aklın ziyanından başka bir şey değildir.
Sonuç olarak bir Müslüman’ın yapması gereken tek şey, kendi iradesine hâkim olup bu rezaletin işlendiği, bu melanetlerin kol gezdiği mekânlardan ve alanlardan uzak kaçmasıdır. Sakın ha! Ne olur ben de bir kere şansımı deneyeyim veya şayet tutarsa kazancımı fakir Müslümanlara hibe ederim diyerek şeytanın iğvalarına kanmayın. Veyahut hindi pazarında ucuza buldum diye ben de bu gece çocuklarıma bir ziyafet vereyim diye saf düşünmeyin. Bunu başka zamana bırakabilir ve o zaman yapabilirsiniz, ama bu gece yapmayın. Yoksa onlara katılmış olarak onlardan sayılırsınız. Bakınız bu hususla ilgili yüce Allah, ne buyuruyor:
“Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları kendinize veliler edinmeyin. Onların bazıları bazılarının velisidirler. Sizden kim onları kendine veli edinirse (başına buyruk edinip kendi iradesiyle onların emirlerine, adetlerine ve örflerine uyarsa) o da onlardandır.” (Maide:51)
Peygamberimiz (s.a.v) de bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurur: “Kim bir kavme uyup kendini onlara benzetirse o da onlardandır.” (Tac: c. 3. s. 179)
Tek ölçümüz Kur’an ve Sünnet olması dileğiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.