Kuyuya indiğiniz ipe dikkat edin!
Milli gazete İsrail'in mavi marmara olayıyla ilgili özrünü sorguluyor.
Suçlular cezasız kalacak!
İsrail’in Mavi Marmara katliamını, operasyonun trajik sonucu olarak niteleyip “operasyonel yanlışlar” şeklinde durumu kurtardığı “özür” açıklaması ve mutabakat metnine bakılınca, kazananın gerçekte İsrail olduğu görülüyor. Katlettiği vatandaşlarımız için üzgün (!) olduğunu belirten ve tazminat ödeyeceğini daha önceden de açıklayan İsrail, buna karşılık adem-i mesuliyet şartının uygulanmasını şart koşuyor. Buna göre, tazminat ödemelerinin yapılmasıyla birlikte, Türkiye, Mavi Marmara olayına karışan tüm İsrailliler (Mavi Marmara’ya operasyon emrini veren İsrailli siyasetçiler, operasyonu planlayıp yöneten İsrailli üst düzey askeri yetkililer ve bizzat operasyonu gerçekleştiren İsrailli subay ve askerler) hakkındaki tüm davalardan vazgeçecek. Türkiye, devlet olarak davalardan vazgeçtiği gibi Mavi Marmara şehitlerinin ailelerinin de, tazminat karşılığında İsrail ve operasyonu gerçekleştiren İsrailliler hakkındaki hukuksal haklarından feragat etmelerini sağlayacak.
Asıl amaç İran’a saldırı mı?
Obama’nın açıklamasında, Türkiye ile İsrail’in ortak çıkarları olduğu ve bunun başında da “ortak tehdit” İran’a karşı birlikte hareket etmenin geldiği vurgulandı. Obama’nın İsrail ziyaretinin en önemli gündem maddelerinden birisi olan “İran tehdidine” karşı Türkiye’nin de denkleme dahil edilmesi, belki de İsrail’in en büyük kazanımı olacak. Bilindiği üzere Türkiye, Kürecik’teki NATO radarına izin vererek bir bakıma İsrail’in güvenliğine yönelik bir jeste imza atmıştı. İsrail, bölgedeki güvenliğine yönelik en büyük tehdit olarak İran’ı görüyor ve ABD-İsrail ittifakı, İran’a karşı bir saldırı için uzun zamandan beri fırsat kolluyor.
Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırı sırasında gemide bulunan İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı gönüllüsü Mehmet Vural, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mavi Marmara baskını nedeniyle İsrail Hükümeti’nin Türkiye’den dilediği özrün yeterli olmadığını belirtti. Bu özrün kendileri için bir zafer olmadığını ancak buna ‘’küçük başarı’’ denilebileceğini ifade eden Vural, İsrail’in Gazze’deki askeri ablukasını da kaldırması gerektiğini belirtti. Gazze’ye filolar ve konvoylarla ileriki dönemlerde tekrar yardım malzemeleri götürülmesinin planlandığı bilgisini veren Vural, gelecek yıl Filistin’e doğru bir yürüyüş tertip edilebileceğini anlattı. Vural, İsrail’den tazminat olarak kendisine verilmesi muhtemel parayı ise Filistinli çocuklara bağışlayacağını da sözlerine ekledi.
Bu ülkeye nasıl güveneceksiniz?
Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine İsrail’in düzenlediği saldırıda yaralanan İbrahim Şahin, ‘’Özür, bir yönüyle memnun edici ancak geç gelmiş ve mecbur kalınmış bir özür olarak görüyorum’’ dedi. İbrahim Şahin, AA’ya yaptığı açıklamada sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’İsrail’in yaptığı işin ve uyguladığı politikanın ne kadar yanlış olduğunu dünyaya bir şekilde duyurmuş olduk. İsrail, kurulduğu günden beri Filistin halkına zulmetmektedir. Bu nedenle bu ülkeye nasıl güveneceksiniz? Özür, bizi bir yönüyle memnun edici ancak geç gelmiş ve mecbur kalınmış bir özür olarak görüyorum. Başta Türkiye olmak üzere dünya milletlerinden aldıkları tepki ve baskı sonucu gelen bir özürdür, hatalarını veya yanlışlarını görmekten değil. Ayrıca bizden özür dilemeleri çok önemli değil. Asıl Filistin halkından özür dilemeleri gerekir. İsrail’in yaptığı zulmü artık bitirmesi gerekir.’’ Şahin, söz konusu saldırıyı yapanların da cezalandırılması gerektiğini vurguladı.
“Mescid-i Aksa’ya saldırılar fütursuzca devam ediyor”
Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara Gemisi’nde İsrail askerlerinin saldırısında yaralanan Kocaeli İnsani Yardım Derneği (KİYAD) Başkanı İsmail Yeşildal, ‘’Tazminatlar giden şehitleri getirmeyecek ama en azından şehit ailelerin yüreklerine bir nebze olsun su serpecek’’ dedi. İsrail’in verdiği sözleri tutup tutmayacağını takip edeceklerini vurgulayan Yeşildal, ‘’Hala Filistinlilerin evleri yıkılmaya devam ediyor, yeni yerleşim bölgeleri açılmaya devam ediyor. Öncelikle İsrail’in bu tavrından vazgeçmesi lazım. Mescid-i Aksa’ya saldırılar fütursuzca devam ediyor. İsrail’in, bu saldırılarını sonlandırması ve Filistin’in varlığını bağımsız bir devlet olarak tanıması gerekmektedir’’ şeklinde konuştu.
“ABD ile ilişkilerimiz daha iyileşmeye başlar”
Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Müdürü Ali İhsan Gelberi ise AA’ya yaptığı açıklamada, İsrail’in Türkiye’den özür dilemesinin İsrail’le iş hacmini artabileceğine dikkati çekti. Zaten siyasi ilişkilerdeki sorunların ikili ticareti çok fazla etkilemediğini söyleyen Gelberi, ‘’Bence daha önemlisi İsrail’in Doğu ve Güneydoğu’ya yapmayı planladığı doğrudan yatırımlar. Çünkü epeydir Doğu ve Güneydoğu’da doğrudan yatırımlar açısında çeşitli projeleri vardı. O açıdan önemli olabilir. Sonuçta bizim İsrail’le ilişkilerimiz kötü olunca, ABD ile de iyi olamıyor. ABD ile ilişkilerimiz daha iyileşmeye başlar. Çözüm süreci ve bunlar hep birbiriyle alakalıdır’’ görüşünü dile getirdi.
Türkiye-İsrail dış ticaret hacmi sürekli arttı
Türkiye İstatistik Kurumu verilerinden derlenen verilere göre ise, Türkiye ile İsrail arasında dış ticaret hacmi 2003- 2012 yılları arasında 2009 yılı hariç sürekli bir artış gösterdi. Dış ticaret hacmi 2003 yılında 1 milyar 542 milyon dolar iken, 2008 yılında 3 milyar 383 milyon dolara ulaştı. Daha sonra 2009 yılında 2 milyar 597 milyon dolar seviyesine gerileyen dış ticaret hacmi, 2009 yılında tekrar artış gösterdi ve 2011 yılında 4 milyar 248 milyon dolar ile tarihi zirvesine ulaştı. İki ülkenin ticaret hacmi 2012 yılında ise 4 milyar 40 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’nin İsrail’e ihracatı da, 2003-2012 yılları arasında 2009 yılına kadar artış gösterirken, 2009 yılında geriledi ve 2010 yılında tekrar artmaya başladı. İhracat 2012 yılında 2 milyar 330 milyon dolar ile tarihi zirvesine ulaştı. Aynı dönemde Türkiye’nin İsrail’den ithalatı inişli çıkışlı bir grafik sergiledi, en fazla ithalat ise 2011 yılında 2 milyar 57 milyon dolar olarak yapıldı.
İsrail’in özrü, İran saldırısına zemin hazırlamamalı
Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, İsrail’in Mavi Marmara olayına ilişkin özür dilemesiyle ilgili değerlendirmede bulundu. İsrail’in özrü ve tazminat ödemeyi kabul etmesinin, Türkiye açısından önemli olduğunu söyleyen Kamalak, özre ilişkin endişelerini açıkladı. Kamalak, “Özür, İran’a olası bir saldırının zemini olmamalı. Türkiye bu oyuna gelmemeli.” dedi. Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak Samsun İlkadım İlçe Teşkilatı’nın Samsun Müftülüğü konferans salonunda yapılan 2. Olağan Kongresi’ne katıldı. Gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulunan Kamalak, Filistin’e insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda saldıran İsrail’in 3 yıl sonra özür dilemesinin manidar olduğunu söyledi.
“Özür yüz binlerce Müslüman kanına karşılık olmamalı”
Kamalak, özrün Mavi Marmara’da şehit olan yardımseverleri geri getirmeyeceğini ancak yine de Türkiye açısından önemli olduğunu düşündüğünü kaydetti. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun gecikmeli özrünün İran’a yönelik olası bir saldırının zemini olmasından endişe ettiğini dile getiren Kamalak, “İsrail’in özür dilemesi Türkiye bakımından önemlidir. Ancak bu özür binlerce, yüz binlerce Müslüman kanına karşılık olmamalıdır. Bundan endişe ediyoruz. Çünkü ABD Başkanı Barack Obama ‘İsrail’in güvenliği bizim birinci önceliğimizdir’ demiştir. İkinci olarak da İran için ‘Her türlü seçenek masamızın üzerindedir.’ ifadesini kullanmıştır. Bu seçeneklerin başında hiç şüphesiz ki İran’a silahlı saldırı geliyor. Bu özür dilemenin ve tazminat ödemenin bedeli Müslüman kanının akması olabilir diye endişe ediyoruz.“ şeklinde konuştu. Malatya’ya füze kalkanları ile 3 şehre Patriot savnma sistemlerinin konuşlandırılmasını, İran’a yönelik savaş hazırlığı olarak gördüklerinin altını çizen SP Genel Başkanı Kamalak, “Türkiye’nin 28 yerinde NATO üssü var. Malatya’da özel kalkanlar da dikildi. 3 ilimize Patriot füzeleri yerleştirildi. Bunların bir savaşın hazırlıkları olduğunu düşünüyor, bu yüzden endişe ediyoruz. İsrail’in özür dilemesi, bu savaşa zemin hazırlamamalı diye düşünüyoruz. Türkiye bu oyuna gelmemelidir. Milli görüşçüler bu oyunu bozmalıdır.” ifadelerini kulandı.
Mavi Marmara Gazze’ye giderse ambargo kalkmış olur
İsrail’in, Gazze’ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden Furkan Doğan’ın babası Ahmet Doğan, ‘’Ambargonun kalktığını somut olarak göreceğimiz durum, Mavi Marmara benzeri ya da daha küçük bir gemiyle Gazze’ye doğrudan gitmek, yardım götürmektir’’ dedi. Ahmet Doğan, yaptığı açıklamada, İsrail’in özrünü ve tazminatı ancak Gazze’deki ambargonun kaldırılmasıyla kabul edebileceklerini söyledi. Gazze halkının bir abluka içinde yaşadığına dikkati çeken Doğan, Gazze’de yaşayanların hür bir şekilde, hiçbir sınırlama olmadan hayatlarını sürdürmelerini istediklerini belirtti. Son açıklamalarla Gazze’deki ablukanın yumuşamış olabileceğini ifade eden Doğan, şöyle konuştu: ‘’Her ne kadar İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Gazze’de bir ablukanın olmadığını söylese de orada abluka var. Biraz yumuşamış olabilir ancak devam ediyor. Böyle olmasaydı tünellere ihtiyaç kalmazdı. İnsanlar temel ihtiyaçlarını karşılamak için o tünelleri kullanıyorlar. Mavi Marmara ile yola çıkanların amacı, tamamen ambargonun kaldırılması ve Gazze’nin dünya ile irtibatını sağlamaktı. Ambargonun kalktığını somut olarak göreceğimiz durum, Mavi Marmara benzeri ya da daha küçük bir gemiyle Gazze’ye doğrudan gitmek, yardım götürmektir. Furkan adına içinde olacağım yardım gemisi sorunsuzca Gazze’ye ulaşırsa o zaman ambargonun kalktığını bizzat yaşamış oluruz.’ ‘’Tazminat uzun bir süreç’’ diyen Doğan, şunları kaydetti: ‘’İsrail’e şu anda çok güvenemiyorum. Diğer şartlar yerine getirilirse tazminatı ancak o zaman kabul ederiz. Tazminat da ödenirse, yüksek bir meblağ ceza anlamında ödenirse, bunları kullanacak değiliz. Şehitlerimizin adına, onların amaçları uğruna kullanacağız. Filistin’e tazminatlarla her türlü yardımı yapacağız.’’
Tazminat ödenecek ama suçlular cezasız kalacak!
İsrail’in Mavi Marmara katliamını, operasyonun trajik sonucu olarak niteleyip “operasyonel yanlışlar” şeklinde durumu kurtardığı “özür” açıklaması ve mutabakat metnine bakılınca, kazananın gerçekte İsrail olduğu görülüyor. Katlettiği vatandaşlarımız için üzgün (!) olduğunu belirten ve tazminat ödeyeceğini daha önceden de açıklayan İsrail, buna karşılık adem-i mesuliyet şartının uygulanmasını şart koşuyor. Buna göre, tazminat ödemelerinin yapılmasıyla birlikte, Türkiye, Mavi Marmara olayına karışan tüm İsrailliler (Mavi Marmara’ya operasyon emrini veren İsrailli siyasetçiler, operasyonu planlayıp yöneten İsrailli üst düzey askeri yetkililer ve bizzat operasyonu gerçekleştiren İsrailli subay ve askerler) hakkındaki tüm davalardan vazgeçecek. Türkiye, devlet olarak davalardan vazgeçtiği gibi Mavi Marmara şehitlerinin ailelerinin de, tazminat karşılığında İsrail ve operasyonu gerçekleştiren İsrailliler hakkındaki hukuksal haklarından feragat etmelerini sağlayacak.
Cılız vetolar da kalkacak
2010 yılından bu yana İsrail’le diplomatik ilişkilerini asgari düzeye indiren, ancak dişe dokunur bir yaptırımda bulunamayan Türkiye, varılan mutabakata göre İsrail’e yönelik uluslararası alanda koyduğu vetoları kaldıracak. Her ne kadar cılız tedbirler olmaktan öteye gidemese de bu vetoların kalkmasıyla İsrail, biraz daha rahatlayacak. Birkaç yıl önce, İsrail’in OECD üyeliğini, hakkı olduğu halde, veto etmeyen Türkiye’nin kaldıracağı uluslararası vetolar olarak İsrail’in NATO ile ortak tatbikat yapması, askeri alandaki ilişkileri geliştirmesi gibi hususlar var.
İsrail, “Filistin’e “İnsani” (!) yardım yapacak!
Türkiye ile İsrail arasında 2011 ve 2012’de de gizli diplomatik temaslar yürütülmüş ve iki defa özür aşamasına gelinmişti. Ancak Netanyahu’nun siyasi sebeplerle geri adım atması bunu engellemişti. Bu sefer, ABD’nin bizzat devreye girip Suriye ve özellikle de İran meselesi ile ilintili olarak tarafları barışmaya zorlaması, bölgede yaşanması muhtemel yeni gelişmeleri akla getirdi. Bu arada, İsrail ve Türkiye sadece Gazze’de değil, tüm Filistin genelinde “insani işbirliğine” girecekler. Bugüne kadar yaptığı katliamlar hafızalardan silinmeyen İsrail’in, Filistin’e yönelik “insani” (!) çabası yeni yeni hesapların peşinde olduğunun bir göstergesi gibi.
İsrail’e kamu ihalelerinin yolu açılacak
Diplomatik ilişkilerin yeniden Büyükelçilik seviyesine yükseltilmesi ile birlikte, İsrail’e Türkiye’deki kamu ihalelerinin yolu yeniden açılacak. Mavi Marmara katliamının ardından Türkiye’deki kamu ihalelerinden men edilen İsrailli özel veya kamu firmaları, bu “özür”den çok kârlı çıkmış olacak.
Asıl amaç İran’a saldırı mı?
Obama’nın açıklamasında, Türkiye ile İsrail’in ortak çıkarları olduğu ve bunun başında da “ortak tehdit” İran’a karşı birlikte hareket etmenin geldiği vurgulandı. Obama’nın İsrail ziyaretinin en önemli gündem maddelerinden birisi olan “İran tehdidine” karşı Türkiye’nin de denkleme dahil edilmesi, belki de İsrail’in en büyük kazanımı olacak. Bilindiği üzere Türkiye, Kürecik’teki NATO radarına izin vererek bir bakıma İsrail’in güvenliğine yönelik bir jeste imza atmıştı. İsrail, bölgedeki güvenliğine yönelik en büyük tehdit olarak İran’ı görüyor ve ABD-İsrail ittifakı, İran’a karşı bir saldırı için uzun zamandan beri fırsat kolluyor.
Katil devlet hesabı ödeyemez
Siyonist ve katil devlet İsrail’in Mavi Marmara Baskını nedeniyle Türkiye’den özür dilediği haberleri ortalıkta çokça ve sıkça konuşuluyor... Bazı kesimlerde adeta bayram havası esiyor/estiriliyor.. Baskında verilen 9 şehit karşısında özür dilense ne olur, dilenmese ne olur, katil devlet bunun hesabını hiçbir zaman veremez...Bu görüşümüzü bir yana koyarak şunu sormak istiyoruz; Nerede bu ‘özür’ün kriptoları? İsrail Başbakanı Netanyahu ile, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın telefonda konuştukları açıklandı. Peki, ama nerede bu konuşmanın dökümü? Metin olarak nerede, ses dosyası olarak nerede? Yoksa devlet sırrı mı bu konuşma?
Milli Gazete
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.