Mardin’de Uluslararası El-Cezeri Sempozyumu video foto
Mardin’de düzenlenen “Uluslararası El-Cezeri Sempozyumu” açılış konuşmalarıyla başladı.
Mardin Artuklu Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen “Uluslararası El-Cezeri Sempozyumu” açılış konuşmalarıyla başladı. Rektörlük binasında bulunan Vali Kılıçlar salonunda yapılan sempozyuma yurtiçi ve yurtdışından bazı bilim adamları katıldı.
Sempozyumun açılışında konuşan Mardin Valisi Ömer Faruk Koçak, Artukluların Mardin’e mührünü vurmasındaki en önemli şahsiyetin El-Cezeri olduğunu kaydetti.
“Moğolları arıtmıyorlar”
Vali Koçak, “Mardin’i uzun tarihi boyunca değerlendirdiğimizde, Artukluların Mardin’e gerçekten mührünü vurduğunu görüyoruz. Onların mührünü vurmasındaki en önemli şahsiyetlerden biri de El-Cezeri’dir. Ama Artuklu’nun buraya getirdiği kültür ve medeniyet, bu mührün oluşmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Bugün böyle bir coğrafyanın kalbinde bulunan böyle bir medeniyetin merkezi halinde tamayüz etmiş olan şehrimizi, dönemim Moğollarını değerlendirdiğimizde aratmayacak vandallıkla terörle anılır hale getirdiler. İnsanlık ve medeniyet adına bu terörleri lanetlemek bizim için bir görevdir diye düşünüyorum ve bugün onları lanetliyorum. Dönemin Moğollarının bugünkü temsilcilerini hatta daha da kötülerini tarih sahnesinde silmek üzere bir irade gösterdiler. Bu irade sonucunda inşallah Mardin’in tarihinde kısa bir sürede olsa kara leke olarak yerini almış bu unsurları kısa sürede buradan temizleyerek gerçek kimliğine kavuşturacaktır.” dedi.
“Şehirler medeniyetlerin merkezidir”
Şehirlerin medeniyetlerin merkezleri olduğunu söyleyen Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Ağırakça, “Şehirler medeniyetlerin merkezidir. Medine, Şam, Bağdat, Kahire, Kurtuba ve İstanbul; İslam medeniyetinin başkentleri olarak medeniyetimizin merkezleri olup ilim adamlarımızın hocaları konumundadır. İlim adamlarımızın El-Medinetü’l-Fadile ve se-Siyasetu’l-mediniyye gibi kullandığı terimler bunu önemli yansımalarıdır.” diye konuştu.
“Asırlar boyu medeniyetler”
Yaptığı açılış konuşmasında her yeni uygarlığın, kendisinden önceki kültür ve bilgi akımları için bir mirasçı olması gerektiğine değinen Sempozyum Tertip Komitesi Başkanı Dr. Metin Eriş, “Asırlar boyu medeniyetin Mısır, Mezopotamya, Antik Yunan ve eski uygarlıklardan sürekli gelişerek günümüze ulaştığı ve bu ulaşma içerisinde hepimizin hayranlık duyduğu muhakkaktır. Her yeni uygarlık, kendisinden önceki kültür ve bilgi akımlarının bir mirasçı ümidi taşımazsa gelişme olamaz. İslam uygarlığı da kendisinden önce gelmiş olan Eski Yunan, Roma, Bizans hatta az görülse de Hint, Çin ve Orta Asya medeniyetlerinden el almıştır. İslamiyet’in 7. Asrın başından tahakkuku ile Arabistan sınırlarının dışına yayılışı, İslam ordularının 634 yıllarında Suriye ve Mısır’da yaptıkları büyük akınlarla başladığı hepimizce malumdur. Ama sadece akınlar ve fetihler değil, İslamiyet’in kendisinden önceki medeniyetlerden el alarak, medeniyeti geliştirmek üzere bir ivme kazandıracak noktada olduğu vakası nedense göz ardı edilmektedir. Hâlbuki geriye dönüp baktığımızda 7. ve 8. yüzyıllarda 2. Abbasi Halifesi El-Mansur döneminde başlayan tercüme hareketinin Harun Reşit zamanında hız kazandığını ve daha sonra oğlu Memun zamanında öyle bir noktaya vardırdı ki; Yunanca birçok eser tercüme edilerek kütüphanelere kazandırıldığı ve Beytü’l Hikme kurulduğu birçoğumuzca ne yazık ki bilinmemektedir.” dedi.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.