Mehmet EŞİN
Masum bebeklere kıymayın
Allah Teâlâ Rahmandır, Rahim’dir. Kullarına karşı çok merhametlidir. Bu merhamet, zayıf ve acziyete göre artar. Merhametini en çok bebeklere, yavrulara karşı gösterir. Bebek doğar doğmaz, üzerine titreyen, ağladığı an yanına koşan, hastalandığında sabahlara kadar başucunda bekleyen bakıcısı ve annesi vardır. İhtiyaç ve yaşına göre Rahmet hazinesinden gelen sütü her daim hazırdır. Bu şefkat ve merhamet salt insanlara has değil, en vahşi ve yabani hayvanlarda da öyledir.
Doğal ve tabii olarak çocuklarımız hastalandığında, sıkıntıya duçar olduğunda rahmet duygularımız kabarır tavan yapar. Doktora götürür, bütün imkân ve olanaklarımızı seferber ederiz. Gerekirse sabahlara kadar başucunda nöbet tutar, ona gelecek bela ve musibetlere kendimizi siper ederiz. Bu Allah’ın merhamet sıfatından bize bahşedilen bur lütuftur. Böyle olmazsa tek başlarına hiçbir bebek ve yavru büyüyemez.
On çocuğa sahip olduğu halde onlardan hiçbirini bir kere bile öpmediğini söyleyen kimseye Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz” diye buyurmuştur.
Kalbinde zerre miktarı merhamet, vicdan olan, bebek ve çocuklara zarar veremez. Kur’an’da Firavun’un yaptığı zulümler arasında İsrailoğullarının çocuklarını öldürmek vardır. Günümüzün zalimleri, Firavunları aratmayacak bir şekilde çocukları, yeni doğmuş bebekleri vahşi bir şekilde katlediyorlar. Zulümlerinden kaçan çocukların kimisi açlıktan ölerek, kimisi soğuktan donarak, kimisi karanlık denizleri aşarken cansız bedenleri sahillere vuruyor. Kürt bebek Aylin’in 2015 yılında Bodrum sahiline vuran cesedinin görüntüleri bütün vicdan sahibi insanları üzüntüye gark etmişti.
İşte bu zalimlerden bir tanesini de Suriye Baas rejiminin yıllardan beri devam eden ve son dönemlerde giderek artan İdlib saldırılarında görmekteyiz. Yıkılmış binaların enkazlarından boynunda emzikle çıkarılan bebek cesedi manzaralarına maalesef alıştık ve bizlere sıradanlaştı.
Ölen, donan, boğulan her çocuğun kendine göre bir dramı ve yürek yakan acıklı hikâyeleri vardır.
Bunlardan bir tanesi de 3 gün önce soğuktan donarak ölen bir buçuk yaşındaki İman Ahmet Leyla adındaki kız çocuğudur. İman bebek, 2018’de Şam’ın Doğu Guta bölgesindeki Rusya ve rejim saldırılarından kaçarak İdlib'e göç ediyor. Rus ve Baas rejiminin bombardımanlarının İdlib’de de devam etmesiyle Suriye-Türkiye sınırı yakınlarındaki bir geçici barınma alanına sığınıyorlar.
Kışın en sert geçtiği günlerde konforlu, kaloriferli evlerde dahi ısınmakta zorlanılırken, İman bebek, pencere ve sobası olmayan, derme-çatma çadırda ve yeterli gıda alamadan ailesiyle birlikte yaşama tutunmaya çalışıyor. Zayıf ve küçük bedeni bu durumu daha fazla kaldıramıyor. Gözleri açık bir şekilde donarak merhamet sahibi olan Rabbine dönüyor.
Araştırılırsa, dinlenilse yürek burkan, gönülleri dağlayan ne acıklı hayat hikâyelerini dinleyeceğiz. Kimi Erva, kimi Zeynep, kimi Ayşe, kimi Zeynep… Tümü bizden, zulme uğramış içimizden birileri…
Bu vebal ve sorumluluktan hepimiz sorumluyuz. Hepimiz vebal altındayız. Evet, zalimler zalimliklerini yapacaklardır ve yapıyorlar; ama Müslümanlar da üzerine düşeni yapmalıdır. Bu zulüm ve vahşete dur denilmeli, bu vahşeti durduracak mekanizmalar kurulmalı ve hayata geçirilmelidir. Allah muhafaza gönlümüzden merhamet duyguları çıkarsa bize de merhamet olunmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.