Mazlumca şehit düşenlerin hayatı!
90'lı yıllarda bölgeye musallat olan derin odaklar Diyarbakır'a bağlı Sağkulak (Xatuni) köyüne de musallat olmuştu.
Doğruhaber Haber Merkezi
90'lı yıllarda bölgeye musallat olan derin odaklar Diyarbakır'a bağlı Sağkulak (Xatuni) köyüne de musallat olmuştu. Bölgede bulunan Pirinçlik karakolu askerleri ile komşu köyün korucularının kendi aralarında oluşturduğu kanlı bir çete, köy meydanında tüm insanların gözleri önünde yaşları 18 ila 70 arasında değişen insanları infaz ediyor, infaz ettikleri mazlum insanları terör örgütü üyesi diyerek basına servis ediyor ve bunun hesabını kimse soramıyordu. 7 Şubat 1996 yılı Ramazan ayının 17. günüydü ve gece yağan kar nedeniyle hava biraz soğuktu. Sahur vaktinde köye baskın yapan askerler, birazdan köyde yaşanacak katliamın habercisi idiler.
NEVFEL YOLDAŞ: Daha önce defalarca meşhur Xatuni işkencesinden geçen Nevfel Yoldaş bu mübarek Ramazan gecesinde, bu Allah'tan korkmayanlardan işkence görmek istemiyordu. Ahırdan aldığı atına binerek arka taraftan kaçmak istemiş, ancak vahşice katledilmekten kurtulamamıştı.
KÖY İMAMI MELE AHMET KAYA: O gün, o olayda katledilen bir diğer şahıs ise Mele Ahmet Kaya idi. Daha 27 yaşlarındaydı ve Kur'an'la yoğrulmuş bir hayat yaşıyordu. Kendisi aslen Diyarbakır'ın Bubya köyündendi. Köye imam olarak gelmişti. İslami davayı dert edinen bir insandı. İslam davasının yayılması için elinden geleni yapıyordu.
NİHAT YOLDAŞ: Katledilenlerden biri de Nihat Yoldaş'tı. Yeni askerden gelmişti. O da İslam davasıyla tanışmıştı, Kur'an-ı Kerim okumaya başlamıştı. Saatlerce işkence ettikten sonra onu köyde bir ahırda infaz ettiler. Olayın sabahında askerle çatışmaya giren “terörist” ölü yakalandı diye alçakça haberler yaptılar. Katlettikten sonra kendisine ait olmayan bir silahı da ona mal ederek olayı bu şekilde kapattılar.
DAVUT KINAY: Diyarbakır'ın Çınar ilçesine bağlı Pembeviran (Qurm) köyünde yaşayan Davut Kınay'a 2001 yılında korucular tarafından pusu kuruldu. Açılan ateşte vücudunun çeşitli yerlerinden sekiz kurşun yarası alan Davut Kınay olay yerinde can verdi. Bununla da yetinmeyen korucular, Davut Kınay'ın cesedini de insanlık dışı bir tutumla tanınmaz hale getirdiler. Buna karşı yasal işlem başlatması beklenen Jandarma yetkilileri, tam aksine olaya “askerle girişilen çatışma” süsü vermek suretiyle korucuların vahşi davranışlarını örtbas ederek onları aklama yoluna gittiği, bunun da korucular tarafından dönemin jandarma tabur komutanlığı yapan Üsteğmen Zafer T.ye verilen rüşvetle gerçekleştiği iddia edildi. Dindar kimliği ile tanınan Kınay'ın ardında acılı bir eş ve yedi yetim kaldı.
ŞEYHMUS BAYOL: 11 çocuk babası olan Şeyho Bayol 1 Temmuz 1936'da Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesinde dünyaya gelmişti. Tarım İşletme Genel Müdürlüğü (TİGEM)'nde 25 yıl çalışan Bayol, emekliye ayrıldıktan sonra Hac farizasını yerine getirdi. İbadetlerine düşkünlüğüyle tanınan Şehit Bayol'un, çevresi tarafında saygı duyulan bir kişiliği vardı. 7 Şubat 2000 gecesi kapısı sertçe çalındı. Gelenler çocuklarından birini almaya gelmişlerdi. Bayol, birkaç kez “Kim o?” demişti ama cevap veren yoktu. Yavaşça kapıyı açtı. Gelenler hiçbir şey sormadan tetiğe basmışlardı. Bayol, gelenlerin kim olduğunu ve ne için geldiklerini dahi bilmeden ruhunu Rabbine teslim etti. Özel Harekât Timleri vurdukları 65 yaşındaki bu piri fani ile beraber oğlu Eyüp'ü alarak gözden kayboldular. Olay medyada ise girilen çatışmada öldürüldü şeklinde yer alarak üzeri örtüldü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.