MAZLUMDER: Dezenformasyon yasasından geri dönülmelidir
MAZLUMDER, "Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" kapsamında çıkarılması planlanan yasaların yeni mağduriyetlere yol açacağını vurgulayarak bu yanlıştan geri dönülmesi gerektiğini söyledi.
TBMM Dijital Mecralar Komisyonu ve Adalet Komisyonunda görüşülmesi sırasında kamuoyunda geniş tartışmalara neden olan "Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" yeni yasama yılının ilk gününde Meclis Genel Kurulunda görüşülmeye başlandı.
Söz konusu düzenlemeye ilişkin yazılı basın açıklaması yapan MAZLUMDER, görüşmeleri devam eden kanun teklifinin 29'uncu maddesiyle, kamuoyunda yaygın olarak "dezenformasyon yasası", "yalan haber yasası" veya "sansür yasası" olarak anılan, "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" başlıklı yeni bir suç ihdas edildiğini belirtti.
"Düzenleme düşünce ve ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına neden olur"
Anılan suç kanun teklifinin diğer maddelerinde basın kartı kullanımından mahrum bırakma, sosyal medya platformlarına idari ve adli kısıtlamalar getirilmesi, kimlik bilgilerinin elde edilmesi gibi cezai ve idari yaptırımlar ile koruma tedbirlerinin dayanağı olarak yer aldığı hatırlatılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Öncelikle belirtilmelidir ki düşünce ve inanç özgürlüğünün temeli, farklı düşünce ve inançların serbestçe yayılabilmesini sağlayan ifade özgürlüğüdür. İfade özgürlüğü ise anayasal ve kanuni kısıtlayıcı hükümlerin muğlak ve belirsiz olmadığı, bu sayede kişilerin ifadelerinde sansür ve otosansüre tabi olma ihtiyacı hissetmediği bir toplum, yargı ve yönetim zemininde mümkün olacaktır. İnsan hakları bakımından kabul görmüş temel ilke, fikirler piyasasında toplumsal değerin anlaşılabilmesi için düşünce ve ifade hürriyetinin kısıtlamalara tabi tutulmamasıdır. İfade özgürlüğüne ilişkin hukuka uygun kısıtlamalar getiren düzenlemeler, yaşam alanında zuhur eden herhangi fiilin vasfının kısıtlamayı uygulayacak merci ve makama göre değişmeyeceği belirlilikte olmalıdır. Bu durum hukuk güvenliği ve hukuki belirlilik hakkının da teminatıdır. Kanun teklifi olarak meclise sunulan yeni suç düzenlemesi, suçun saiki, suçun konusu ve suçun hareketi bakımından belirsiz, fiilin hukuki vasıflanmasında yetersiz olmakla birlikte düşünce ve ifade özgürlüğünün, temel hak ve hürriyetlerin hukuka aykırı şekilde kısıtlanmasına neden olacak niteliktedir.
Kanun sadece ifade özgürlüğünü değil toplumun kitle iletişim özgürlüğünü de kısıtlar"
Açıklamanın devamında, "Kanunda 'gerçeğe aykırı bilgi' şeklinde tanımlanan suçun konusu, suçun konusu olan bilginin ilgili olmasının şart olduğu 'ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı', suçun hareket unsuru olan bilgiyi 'kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayma', failde aranan 'sırf halk arasında endişe, korku ve panik yaratma saiki' gibi unsurlar anılan çerçevede düşünce ve ifade özgürlüğüne aykırı ve hukuki belirlilik hakkını zedeleyici mahiyettedir. Diğer yandan kanunda kullanılan unsurların tanımlarının yapılamaması, içeriğinde bulunan kavramların muğlaklığı, fiilin kendisinin ve taşıması gereken şartların belirsizliği geniş kitlelerin haklarını kullanırken suç şüphelisi haline gelmesine neden olacak biçimdedir. Üstelik suçun işlenmesinden doğan şüphe üzerine yürütülecek soruşturma sürecinde adli ve idari mercilere verilen koruma tedbiri kararı ve yaptırım yetkileri kişisel bir suçtan ötürü tüm toplumun haklarına halel getirecek niteliktedir. Kanun teklifine göre bu sınırları belirsiz mahiyetteki suçun işlendiği şüphesi üzerine sosyal medya hesabı sahibi tek bir kişinin kimlik bilgileri sosyal medya platformundan istenir ve bu bilgi platform tarafından verilmezse, sosyal medya platformunun internet bant genişliklerinin yüzde doksan oranında düşürülmesi, yani tüm toplumun yararlandığı bir platformun neredeyse tamamen kullanılmaz hale getirilmesi söz konusu olacaktır. Bu yönüyle kanun teklifi sadece ifade özgürlüğü gibi kişisel hakların değil, tüm toplumun yararlandığı kitle iletişim özgürlüğüne de aykırı sonuçlar doğurmaktadır." ifadeleri yer aldı.
Son olarak hükümete seslenen MAZLUMDER, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülen düşünce ve ifade özgürlüğüne ve kitle iletişim özgürlüğüne aykırı ağır sonuçlar doğuracak kanuni düzenlemeden geri dönülmesi çağrısında bulundu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.