Medineler kurulmadan Mekkeler fethedilemez

 Mekke'nin fethini kutladığımız bu günlerde ümmet olarak günümüzün Mekkelerini fethedememe ve var olan Mekkelerimizi elimizde tutamamanın ıstırabını yaşamaktayız.  Bunun sonucu olarak da bir avın başına üşüşen leş kargaları misali küfür, ümmetin başına üşüşmüş habire bir uzvunu kesiyor, parçalıyor,  obur ve necis midesine indiriyor.

Sünnetullahın bir kaidesi olarak her olay kendisinden önceki olayın bir sonucu ve kendisinden sonra gelecek olayın bir nedeni durumundadır. Bir olay ve gelişmeyi anlamak için evveliyatına bakılmalı,  merhale merhale gelişimi takip edilmelidir. Yoksa vakıa anlaşılmaz, doğal olarak yanlış sonuçlara varılacaktır. Bir doktor hastalığı incelerken aynı yöntemi kullanır, bir bilim adamı bir tepkimeyi anlamak için girenler ve çıkanlara bakar öyle değerlendirir. Bir merhale tamamlanmadan, hakkı verilmeden bir sonraki merhaleye geçmek veya geçtiğini zannetmek,  var olan kazanımların kaybedilme riskini barındırdığı gibi prematüre ya da ölü doğumlara da sebebiyet verecektir. Bunun tam tersi vakti gelmiş merhaleye geçmemek ya da fazla beklemek de aynı riskleri barındıracaktır. Bir meyvenin erken toplanması ya da geç toplanması misali, merhale ve aşamalar iyi değerlendirilmeli.

Mekke'nin fethine giden süreci de öylece değerlendirmek, gereken ders ve ibretleri almak gerekir. Mekke bir sonuçtur, neden değildir. Kendisinden sonra gelen Arabistan, Bizans ve Kisra saraylarının fethi için bir nedendir Mekke'nin fethi.  Gelinen süreçte askeri, siyasi, ekonomik, konjonktürel olarak artık Mekke'nin fethedilmesi kaçınılmaz bir hal almıştır. Ki Peygamber aleyhisselam bir iki ufak çatışma dışında bir direnişle karşılaşmadan çok sevdiği Mekke'yi fethetmiştir. Mekke çöllerinde işkence altında ‘Ehad, Ehad' diyen siyahi köle Bilal'ı, Kâbe'nin damına çıkararak ezan okutmuştur.

Mekke'nin fethine giden yol, yine Mekke'den başlamıştır. Peygamber aleyhisselama gelen vahiyle bunun tohumu atılmış, startı verilmiştir. Vahiy, tebliğ, eğitim, işkence, direniş, sabır, şehadet, muhacerat,  İslam kardeşliği, ihlas ve fedakârlık üzerinde inşa edilmiş nümune Medine devleti…  Tüm taşlar yerine oturmuş ve artık Mekke'ye giden yol gözükmüştür. Geriye müşriklerin Hudeybiye Barış Antlaşmasının bir maddesine ihanet etmeleri kalmıştı. Bu da olunca Mekke,  altın tepside Peygamber aleyhisselama sunulmuştur.

Peygamber aleyhisselamın yolundan giden liderlerle ancak Medineler kurulabilir, Mekkeler fethedilebilir. Tebliğ, işkence, şehadet, muhaceret, sabır mektebinden geçmiş kadrolarla; Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Fatıma ve Zeyneplerini yetiştirmiş bir yapı ancak Mekkelerin fethine talip olabilir. Bilal gibi köleleri en şerefli bina olan Kâbe'ye çıkartarak ezan okutturabilecek ve bunu sindirebilecek bir hareket ancak Mekkeleri fethedebilir. Arap, Fars, Kürt, Türk olmanın üstünlük sayılmadığı, üstünlüğün ancak takva ile ölçüldüğü bir toplum ancak insanlığa örnek olabilir. Cihattan maksat; öldürmek, yakıp yıkmak;  fetihten maksat; toprak kazanma ve işgal değil, kalpleri fethetmenin amaçlandığı bir düşünce ve pratik ancak dünyaya huzur ve güven verir.

‘Bir insanı haksız yere öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir, bir insanın hidayetine vesile olmak; üzerinde güneşin doğup battığı her şeyden hayırlıdır' düsturuyla yetişmiş kadro ve liderlerle ancak dünyaya nizam verilebilir.  Bu düşünce ve pratikle hareket edilmezse zalimler başımıza musallat olur.  Ne Medineler kurulabilir ne de Mekkeler fethedilebilir. Allah muhafaza var olan Medine ve Mekkelerimiz de elimizden gider.

Allahu Teâlâ bizlere Medineler kurmamızı, Mekkelerimizi fethetmeyi ve Mekkelerimizi elimizde tutmayı nasip eylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.