Medreseler tekrar ihya edilmeli

Medreseler tekrar ihya edilmeli

İlmi ve bilimsel anlamda büyük şahsiyetler yetiştiren medreselerin asırlarca topluma yön verdiğini belirten Prof. Dr. Şemsettin Dursun, medreselerin tekrar asli fonksiyonuna kavuşması için devletin desteğine ihtiyaç duyduğunu belirtti.

Medreselerin asırlar boyunca topluma ilmi ve bilimsel anlamda öncülük ettiğini, insanlığa yön veren büyük âlim ve bilim adamı yetiştirdiğini belirten Batman Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şemsettin Dursun, toplumun medreselere büyük ihtiyaç duyduğunu, medreselerin tekrar eski fonksiyonuna döndürülmesi gerektiğini söyledi.

Medreselerin çok uzun bir müddet bölge halkı üzerinde olumlu anlamda muazzam bir etki bıraktığını ifade eden Dursun, medreselerin hem dini hem de fenni anlamda toplumu ihya ettiğini vurguladı. Dursun, toplumun medreselere büyük ihtiyaç duyduğunu, topluma yön verecek şahsiyetli insanların yetişebilmesi için devletin medreselere özel bir bütçe ayırması gerektiğini kaydetti.

Dursun, geçmişten günümüze medreselerin önemi, medreselerin yetiştirdiği önemli şahsiyetler, medreselerin ıslah çalışmaları, medreselerin günümüzdeki durumuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

"Daru’l Erkam ve Suffe medreseleri medreselerimizin temelini oluşturur"

İslam devletlerinin medreselere büyük bir önem verdiğini aktaran Dursun, "Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Medine’de Daru’l Erkam ve Medine’de ise Suffe medreseleri, aslında medreselerimizin temelini oluşturur. Bu medreselerde yetişen ashabı kiram, gelecekteki İslam devletinin, ümmetinin önderleri, liderleri, onların büyük bilge insanları olmuşlardır. Daha sonraki zamanlarda İslam dünyasında özellikle Selçuklular döneminde Selçuklu Sultanı Alparslan’ın veziri Nizamülmülk, medreselere çok ehemmiyet vermiştir. Nizamülmülk’ün kurduğu medreselere Nizamiye Medreseleri adı verilmiştir. Bağdat, Belh, Nisabur, Herat, İsfahan, Basra, Merv, Taberistan, Cizre ve Musul gibi şehirlerde çok muazzam, devasa medreseler inşa etmişlerdir." dedi.

"Medreselerde bir çığır açılmıştır"

Medreselerin bir çığır açtığını belirten Dursun, "Ardından Selahaddin-i Eyyubi döneminde Nureddin Zengi’nin kurduğu medreselerde bir çığır açılmıştır. Nizamülmülk’ten sonra Nureddin Zengi; Şam’da, Halep’te, Hama ve Humus gibi şehirlerde medreseler inşa etmiştir. Selahaddin-i Eyyubi de bu medreselerden ilham alarak Kahire’de, İskenderiye’de, Kudüs’te, Şam’da ve benzeri şehirlerde medreseler kurmuştur. Bu medreseler mukayese edildiğinde Selahaddin-i Eyyubi’nin medreselerde ortaya koyduğu durum Nizamülmülk’ten sonra ikinci sıradadır. Nizamülmülk’ten sonra en fazla medrese inşa eden, medreseleri ihya eden bir lider olarak Selahaddin-i Eyyubi tarihe geçmektedir. Bu dönemde Urfa’ya varana kadar hemen her beldede medreseler inşa edilmiştir." diye konuştu.

"Medreselerin bölge insani üzerinde çok muazzam etkisi vardır"

Medreselerin çok önemli şahsiyetler yetiştirdiğine vurgu yapan Dursun, "Bölgemizdeki medreseler Osmanlı’dan beri süregelen, zaman zaman büyük baskılara maruz kalmış, onların suyu kesilmeye çalışılmıştır. Bu medreseler çok değerli âlimler, önderler yetiştirmişlerdir ve bölge insani üzerinde çok muazzam etkisi vardır. Medreselerin üç ayağı vardır. Medreselerin birinci ayağı müderrisler, ikincisi öğrenciler ve üçüncüsü ise halktır. Bunlar tamamen gönüllülük esasına dayalı bir davranış ortaya koyuyorlar. Özellikle Osmanlılar ve Selahaddin-i Eyyubi döneminde devletin de katkısı olduğu için çok muazzam himmetler ifa etmişlerdir." ifadelerini kullandı.

"Geçmiş medreseler dini ve fenni ilimler tarzındadır"

Konuşmasının devamında Dursun, şunları söyledi: "Bu medreseler günümüz dünyasındaki üniversiteler baz alındığı zaman o üniversitelerin bir başka versiyonu tarzında düşünülebilir. Bu medreselerdeki eğitim ve öğretim hem dini hem de fenni ilimler tarzındadır. Fizik, kimya, matematik var. Mesela özellikle Endülüs Emevi devletindeki yapıya baktığımız zaman bir gırnata medeniyeti vardır ve orada Kur’an, tefsir, hadis, kelam, matematik, fizik, kimya, biyoloji var. Fenni ve İslami bilimler bir arada götürülerek mükemmel insanlar yetiştiriliyor."

"Medrese âlimleri çok büyük tesirler bırakmıştır"

Medreselerde yetişen kişilerin ilme ve bilime çok büyük katkı sağladıklarının altını çizen Dursun, "Medreselerin dini ve fenni ilimlerde yetiştirdiği büyük simalardan birkaç örnek vermek istiyorum. Bîrûnî; matematik, astronomi ve coğrafya gibi birçok bilim dalında çığır açıcı araştırma ve incelemeler yapmıştır. Câbir Bin Hayyân; modern kimyanın kurucusu olarak kabul edilir. Cezerî; bilgisayarların temeli olan sibernetiğin kurucusu olarak tanınır. İlk sistem mühendisi Cezerî, Cizre’de doğmuş, fizikçi ve 60 makine mucididir. Robot ve bilgisayar ana temelleri, saatler, su makineleri, musluk, kilitler, çocuk oyuncakları buluşları arasında yer alır. Kitapları uzun yıllar Avrupa üniversitelerinde okutulmuştur. Ahmed-i Hani, Bediüzzaman Said-i Nursi, Fakî-yî Tayran’ın yetiştiği ve bunlar kendi alanlarında özellikle bölge ve dünya insanı üzerinde çok büyük tesirler bırakmış büyük âlimlerdir." şeklinde konuştu.

"Fenni ve dini bilimler bir arada olursa dünya çapında âlimler yetişir"

Gerçek manada kendi fonksiyonlarını icra ettikleri zaman medreselerin büyük alim ve bilim insanları yetiştirdiğine işaret eden Dursun, "Ebu’l Vefa Buzcani; çağına kadar hiçbir matematikçinin yapamadığı incelikte trigonometrik çizelgeler düzenlemiştir. Piri Reis; 400 sene önce bugünküne çok yakın dünya haritası çizen büyük bir coğrafyacı, aynı zamanda büyük bir denizci olup keşfedilmeden önce Amerika’nın varlığından haberdardı. Farabî, Gazzâlî, İbn-i Haldun, İbn-i Heysem, İbn-i Rüşd, İbn-i Sînâ, Mimar Sinan gibi her biri kendi alanında bir yıldız mesabesindedir. Medreseler kendi fonksiyonlarını icra ettiği zaman, fenni ve dini bilimleri bir arada götürdükleri zaman dünya çağında büyük âlimler, bilge kişiler yetiştiği malumdur." açıklamasında bulundu.

"Medreselerdeki eksiklikler devlet tarafından giderilmeli"

Medreselere statü verilmesi taktirde önemli şahsiyetlerin ortaya çıkacağını söyleyen Dursun, "Günümüz Türkiye’sinde ve bilhassa bölgemizde medreselerin çok büyük bir fonksiyon icra ettikleri ortadadır. Ancak eksikleri vardır. Bu eksiklere nazaran ortaya koydukları tamamen gönüllülük esasına dayalı çalışmaları her türlü takdirin üzerindedir. Medreselerdeki bu eksiklikler eğer devlet tarafından giderilirse, bazı konularda bir statü verilirse ve resmi kurumlardaki okullara verilen payın birazını bile verseler bu medreseler çok harika insanlar yetiştirecektir. Çünkü tek kurtuluş budur. Bu millet ancak İslam’ın ve Kur’an’ın ihyası altında bir hayat bulabilir. Aksi halde beşeri sistemlerin, başka düşüncelerin bu toplumu ayağa kaldırması mümkün değildir." dedi.

"Medreselerimiz ihya edilmelidir"

Medreselerin tekrar ihya edilmesi gerektiğine dikkat çeken Dursun, konuşmasını şöyle tamamladı: "Zira insan küçük bir evrendir. Evren büyük insandır. İnsan eşrefi mahlûkattır. Yaratılmışların en şereflisi, onurlusu ve değerlisidir. İnsan âlemin özü, özetidir. Bir varlığın özü bozulursa kendisinin bozulacağı muhakkaktır. İnsan bozulursa âlem bozulur. İnsanın kalbinin gıdası iman ve irfandır. Aklımızın gıdası ilimdir. Ruhumuzun gıdası da manevi duygulardır. İlim aklı, irfan ve iman kalbi ve manevi duygular da ruhu hem inşa eder hem ihya eder hem de ikna eder. Bundan mahrum olan bir sistemin insana mutluluk vermesi mümkün değildir. O bakımdan medreselerimizin bu alandaki çalışmaları her türlü takdirin üzerindedir. Medreselerimizin eksiklikleri göz önünde bulundurulmalıdır. Kısa, orta ve uzun vadeli projelerle medreselerimiz ihya edilmelidir. Medreselerimiz daha mükemmel hale getirilebilir. Böylece dört başı mamur ilim adamları, âlimler yetiştirilebilir."

İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.