Medresetüzzehra 3 Hastalığın Tedavisi İçin Kurulmuştur

Medresetüzzehra 3 Hastalığın Tedavisi İçin Kurulmuştur

Said Nursi Felsefesi Medresetüzzehra Sempozyumu'nda konuşan Molla Feyzi Güzelsoy, üstadın Medresetüzzehra'yı kurmak istemedeki amacının 3 hastalık olan; cehalet, zaruret ve ihtilaf'ın ortadan kaldırılması olduğunu söyledi.

VAN- Van Elit World Otelinde dün başlayan Said Nursi Felsefesi Medresetüzzehra Sempozyumu devam ediyor.

 

Sempozyumda konuşan Molla Feyzi Güzelsoy, Medresetüzzehra'nın bölge ile ne kadar alakalı olduğuna ve Üstad'ın, medreseyi niçin tesis etmek istediğine değinerek Said Nursi'nin bu memleketin evladı olduğunu ve bu yüzden memleketin içindeki hastalıkları çok iyi bildiğini belirtti.

 

Cehalete Karşı İlimle Savaşılır
Üstad'ın 3 mühim meseleyi ortaya koyduğunu söyleyen Güzelsoy sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunlar; Cehalet, zaruret ve ihtilaftır. Üstad bu 3 hastalığa derman aramıştır. İşte bu dermanları cemeden Medresetüzzehra'yı uygun görmüştür. Onun için yarım asır boyunca çabalamıştır. Fakat ilahi kader maddi Medresetüzzehra yerine manevi Medresetüzzehra'yı ona nasip etmiştir. Küre-i arz onun için Medresetüzzehra haline gelmiş. 3 hastalığı tespit ettikten sonra medresenin tesisine çalışmıştır. Elbette cehalete karşı ilimle savaşılır. Eski asırda savaş maddi kılıçlaydı. Şimdi teknoloji konuşuyor. Üstad 100 sene evvel bu medreselerde bu dehayı nasıl keşfetmiştir. İşte vicdanın ziyası ulûm-u diniyedir. Aklın nuru fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder. Onun için Medresetüzzehra'da hem ulum-u diniye hem de hem fünun-u medeniyeyi mezcederek inşa etmek istemiştir. Ayrıcı ihtilaf da var. İhtilaf. İhtilafa cehalettendir. Onun için ilim erbabı muhabbet erbabı sanat erbabı olan bir milletin içerisinde ittihat birlik ve beraberlik de sağlanır. Demek Medresetüzzehra bir nimettir."

 

"Arapça Vacip, Kürtçe Caiz , Türkçe Lazım"
Üstadın hayalini kurduğu medresenin içeriğinde Arapça, Kürtçe ve Türkçe dillerinin olduğunu söyleyen Güzelsoy ana dilde eğitimin önemine değinerek, "Dile gelince. Üstad, 3 dil önermiştir. Arapça vacip, Kürtçe caiz , Türkçe lazım demiştir. Yani hem mekan itibariyle hem din itibariyle bu bölgeye ciddi alakadar olan bir hadise görülüyor. Üstad niçin bu memlekete bu hizmeti yapmak istemiştir? Kürt olduğu için bunu yapmamıştır. Belki, 'Önce yakın akrabalarını uyar', ayetiyle hareket etmiştir. Elbette Üstad'ın aşireti olan bu millet Üstad'ın üzerine hakları düşer. Sıla-i rahmi bina etmiştir. Bu yüzden hizmet etmek istemiştir. Kürt olsun Türk olsun, Arap olsun, Çerkez olsun herkes kendi anadiliyle eğitim görecek ilkokulunda. Kuran bunu kati bir surette söylüyor. Allah; bütün peygamberleri, gönderdiği toplumun diliyle göndermiştir. Bunlar Allahın hukukudur" dedi.

 

"Bir Çocuğa Başka Bir Dil Öğretilirse Zihni Çatallaşır"
Güzelsoy, "Eğer bir çocuğa başka bir dili, küçük iken ona öğretmeye çalışırsan onu zihni çatallaşır. Bir taraftan manalarla uğraşır, bir tarafta kelimeleri bulmaya çalışır. Annenin dili tabii olduğundan elfaz davet etmeksizin o çocuğun zihnine geliyor. Alışveriş yalnız manayla kaldığında zihin çatallaşmaz. Fakat annesinin dili ile değil başka bir dil ile olduğu zaman; aynı bir profesör gibi bir taraftan manayı düşünecek, diğer taraftan elfazları bulmaya çalışacak. Annesini dilini terk ettikten sonra diğerini de öğrenemiyor." Şeklinde konuştu. (Fırat Arslan, Murat Dalgın-İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.