Mehmet Görmez: Mabet ile üniversite birbirinden ayrılmaz
Bingöl Üniversitesinde öğrencilerle bir araya gelen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, mabet ile üniversitenin tarih boyunca tüm medeniyetlerde hep birlikte olduğunu belirterek, "Mabet ile üniversite birbirinden ayrılmaz." dedi.
Bir dizi ziyaret ve açılışlarda bulunmak üzere Bingöl’e gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Bingöl Üniversitesi Konferans Salonunda öğrencilere seslendi.
Bingöl Üniversitesi rektörlük binası Konferans Salonunda düzenlenen programda, Bingöl Üniversitesi Rektörü Gıyasettin Baydaş ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın kısa birer konuşmasının ardından kürsüye Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez çıktı.
Konuşmasına mabet ve üniversitenin önemine değinerek başlayan Görmez, mabet ile üniversite tarih boyunca tüm medeniyetlerde hep birlikte var olagelmişlerdir. Mabet ile üniversite birbirinden ayrılmaz. Hatta üniversite düşüncesi mabetten doğmuştur. Üniversite ile mabedi ayırmak akıl ile kalbi, bilgi ile hikmeti, kitabın ayetleri ile kâinat ayetlerini birbirinden ayırmak anlamına gelir.” ifadelerini kullandı.
“İman konusu geçiştirilecek bir konu değildir”
İman konusunda gençlerin yeterince beslenecek kaynak bulamadığını belirten Görmez, İman konusu ile alakalı yayınlanmış kitaplar maalesef bugünkü gençliğe hitap etmiyor. Göreve geldiğim zaman elime ilmihal kitaplarımızı aldım. Her konuda ilmihal kitabımızın olduğunu gördüm ama iman konusunda bir ilmihal kitabının olmaması beni düşündürdü. Bu konularda eserleri olan bir ilim adamı ile görüştük ve İslam-İnanç İlmihali isimli bir kitap çıkarttık. İçinde şahsen benim de emeğim oldu. Ama çokça üzerinde durulması gereken bir konu. Çünkü bugün iman konusunu geçiştirmemiz mümkün değildir. İman konusu içerisinde ele alınması gereken dört hususun önemli olduğuna inanıyorum. Bunlar; varlık, bilgi, âlem ve insandır. Bu dört konuda eğer düşüncelerimiz İslam’a uygun olarak şekillenmezse, biz gerçek manada iman etmiş olmayız, olamayız. Varlık konusunda, eğer varlığı maddeden ibaret olarak kabul ederse insan, o takdirde İslam’ın veya imanın şartlarını yerine getirse dahi varlık anlayışında bir sakatlık olduğu için gerçek iman tahakkuk etmez. Aynı şekilde bilgiyi sadece pozitivist, sadece rasyonalite, sadece akılcılık olarak kabul ederse, hakikatin peşinde olması gereken bilgiyi bırakır bilimcilik yaparsa o insanın iman konusunda mesafe alması mümkün değildir.” dedi.
“Herkes kendi nefsi üzerinde basiretli olsun”
İnsanın küçük bir kainat kitabı olduğunu belirten Görmez, “İnsanoğlu daima üzerinde tefekkür edilmesi gereken bir varlıktır. Nitekim Kuran-ı Kerim’de herkes kendi nefsi üzerinde basiretli olsun diye buyrulmaktadır. Herkes kendisi üzerinde düşünmek zorundadır. Bunun da dışında ikinci olarak okunması gereken kitap büyük kâinat kitabıdır. Güneş, ay, gezegenler, yıldızlar, nehirler, dağlar, ağaçlar, çiçekler tabiatta gördüğümüz her şey Allah’ın ayetleridir. Bunları birbirinde ayıramazsınız.
Niçin ve nasıl sorusunu her konuda soracaksınız. Vakıa suresinde yaratıcı doğrudan insanın aklına hitap ederek, kendi yaratıcılığını tartışıyor ve insanoğlunu ikna etmeye çalışıyor. Sizi biz yarattık bizi tasdik etmeyecek misiniz diye soruyor. Sonra, o yaratıldığınız bir damla suya hiç bakıyor musunuz diye soruyor. O damla suyu biz mi yarattık siz mi yarattınız diye soruyor. Toprağa ektiğiniz tohumlara hiç bakıyor musunuz, düşünüyor musunuz? Onları yerin altında biz mi bitiriyoruz, siz mi bitiriyorsunuz. İçtiğiniz suya hiç bakıyor musunuz, onu bir ölçü ile gökten, bulutlardan siz mi indiriyorsunuz biz mi indiriyoruz. Yaktığınız ateşe bakıyor musunuz, o kibrit ağacını biz mi yarattık, siz mi yarattınız. İşte bu şekilde insanoğlunun doğrudan aklına hitap ediliyor. İslam’ın bütün esasları akıl ile kavranılan bilinecek şeylerdir.” şeklinde konuştu.
Program, açılışı yapılan Bingöl Üniversitesi Camii’nde emeği geçenlere verilen plaket takdimlerinden sonra sona erdi. (Enis Ağırbaş - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.