Abdulhalim SEÇKİN
Menkul - Gayri Menkul Mal
Menkul: Bir yerden başka bir yere nakli mümkün olan şeydir; ister ilk şekli üzere hiç değişikliğe uğramadan kalsın isterse nakil ve aktarma sebebiyle değişikliğe uğrasın. Bu tarif paralara, ticari eşyaya, hayvan türüne, ölçülen ve tartılan bütün eşyaya şamildir.
Gayri Menkul (akar): Bir yerden bir yere nakli asla mümkün olmayan sabit eşyadır, arazi gibi.
Dikkat edilirse bina, ağaç, topraktaki, ziraat; Hanefilere göre (müstakil olarak ) akar sayılmaz, ancak toprağa tabi olarak sayılır. Mesela, üzerinde bina, ağaç veya ekin olarak bir arazi satılırsa bunlara toprağa tabi olarak akar hükümleri tatbik edilir. Ama yalnız bina veya yalnız ağaç satılırsa bunlara akar hükmü tatbik olunmaz. Buna göre “akar” Hanefilerde sadece hususiyle araziye şamil olur, menkul ise arazi haricindeki eşyaya şamil olur.
Malikiler “menkul” manasını daraltıyor “gayrimenkul” ün manasını ise genişletiyorlar ve şöyle diyorlar:
Menkul: Aslı ve şekli bozulmadan bir yerden başka bir yere nakli mümkün olan şeydir; Elbise, kitap, araba vb. eşya.
Gayri Menkul (akar): Arazi gibi nakli asla mümkün olmayan veya bina ve ağaç gibi ancak asli görünüşü ve şekli bozularak nakli mümkün olan şeydir. Mesela bina yıkıldıktan sonra enkaz olur, ağaç kesildikten sonra odun olur.
Malı menkul ve gayrimenkul diye ikiye ayırmanın faydası aşağıda zikredilecek bir takım fıkhi hükümlerde ortaya çıkmaktadır:
Şufa: Satılan akarda sabit olur, akardan ayrı satıldığı takdirde menkul de sabit olmaz, menkul akara tabi olarak satılırsa ikisinde de şufa sabit olur. (Şufa: Müşteriden, satılan akarı, satın aldığı fiyatla cebren alarak temellük edinme hakkıdır. Tescil masrafları (simsar ücreti) ve sair masraflar da üzerine konulur. Şufa hakkı Hanefilere göre ortaklık ve komşuluk sebebiyle diğer fakihlere göre ise sadece ortaklık sebebiyle sabit olur.
Vefa satışı da öyledir, akar da olur menkul de olmaz. Vefa satışı: Paraya ihtiyacı olan birinin bir gayrimenkulü, borcunu ödediği zaman geri almak şartıyla (peşin parayla) satmasıdır.
Vakıf: Hanefilere göre ancak gayrimenkulde geçerlidir. Menkulün vakfı ise ancak gayrimenkule tabi olarak sahih olur. Bir araziyi üzerindeki alet ve hayvanlarıyla beraber vakfetmek veya –at ve silah vakfetmek gibi- selefi salıhinden vakfının sahih olduğuna dair bir eser varit olmuşsa veya – Mushaf, kitap, cenaze teçhiz ve tekfini için kullanılan edevat vakfetmekte olduğu gibi – örf haline gelmişse o takdirde de menkulün vakfı sahihtir. Hanefilerin dışındaki fakihlere göre ise menkul ve gayrimenkul eşittir, vakfı geçerlidir.
Vasinin kasır (tasarruftan aciz) ‘in malını satması: Vasinin kasırın akarını satması caiz değildir. Ancak, borç ödemek, zaruri bir ihtiyacı gidermek veya mühim bir maslahatı gerçekleştirmek gibi satılmasını caiz kılan şer’i bir sebeple satabilir.
Menkulü ise satımında bir maslahat gördüğü zaman satabilir.
Üzerine haciz konulmuş borçlunun, borcunu ödemek, için satılmasına önce menkul maldan başlanır. Menkulün parası borcu karşılamazsa akara geçilir. Bu borçlunun maslahatını gözetmek içindir.
Ebu Hanife ve Ebu Yusuf’a göre müşterinin gayrimenkulü kabzetmeden önce satması caizdir. Menkulün ise kabzdan veya teslimden önce satılması caiz değildir. Çünkü menkul gayrimenkulün aksine çok defa helake maruzdur.
Diğer fakihlere göre ise gayrimenkulün de kabzden evvel satışı caiz değildir.
Komşuluk ve irtifak hakları akarda caridir, menkulde değildir.
Ebu Hanife ve Ebu Yusuf’a göre gayrimenkulün gasp edilmesi tasavvur edilemez, çünkü nakli ve aktarılması mümkün değildir. İmam Muhammed ve diğer fakihler ise akarın gaspının mümkün olduğu görüşündedirler. Menkulün ise fakihlerin ittifakı ile gaspı mümkündür.
Dualarınızda bizi de unutmamanız temennisi ile Allah’a emanet olun.
Doğruhaber Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.