Hasan SABAZ
Mesele idam mı?
İran ile Suudi arasında uzun bir süredir devam eden gerginlik Suudi vatandaşı Şii liderlerden Şeyh Nemr Bakır En-Nemr'in idam edilmesiyle tırmanışa geçti.
İran yönetimi ve İran güdümünde hareket eden devlet ve gruplar idam olayı üzerine sert açıklamalar yaptı ve meseleyi “mezhep” bağlamında değerlendirdi. Suudi'nin Amerikancılığından, Sisi'ye verdiği destekten söz edip suçladılar.
İran ve Irak'ta Sünnilere ait camiler saldırıya uğrayıp yakıldı, Suudi elçiliği tahrip edildi. Suudi de diplomatik ilişkileri kesti. Birkaç ülke gerginlikte Suudi'den yana tavır aldı.
Aslında gerginlik bu yılın hac mevsiminde iyice yükselmişti. Meydana gelen izdiham sonrası çok sayıda hacı hayatını kaybetmişti. Hayatını kaybedenlerin içerisinde İranlı hacıların sayısının fazla olması komplo teorilerine neden olmuş ve bazıları tarafından İranlı hacıların kasıtlı olarak öldürüldüğü iddiası ortaya atılmıştı.
Daha önceden de 1987'de yüzlerce İranlı hacı Suudi polis ve askeri tarafından Mekke'de katledilmişti.
Şeyh Nemr'in idam edilmesi öncesi İran tarafından yapılan sert açıklamalar ve tehditler ortamın ısınacağını haber veriyordu aslında.
İşin ilginç tarafı ise idamın mezhep farklılığı ile pek ilgisinin olmayışıydı. Şeyh Nemr, “Ülkede ayaklanmaya teşvik etmek, krallığın güvenliğine zarar vermek, hükümet karşıtı konuşmalar yapmak, Kral Abdullah'a itaat etmemek” gibi konularda suçlandı. Sonlara eklenen “İran ajanı olmak, Hz. Muhammed'in eşine ve sahabesine hakaret etmek” gibi suçlamalar Selefi-Vahhabi çizgideki tabana hassasiyet gösterisinden başka bir şey değildi.
İdama doğru giden süreçte yaşanan şu ayrıntı ise aslında meseleyi iyice netleştirmektedir.
Arap basınına göre şöyle bir olay yaşandı: Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı, Şeyh Nemr'e idam cezasının iptali için iki öneri getirdi, ancak Şeyh Nemr bu önerileri reddetti. Basının Şeyh Nemr'in ailesine yakın kaynaklara dayandırdığı haberine göre, İçişleri Bakanlığı idamın infazından birkaç hafta önce idam kararının iptal edilmesi için aileye bir öneri sundu. Bakanlık yetkilisi, serbest kalması için Şeyh Nemr'in bizzat Kral Selman'a bir mektup göndererek pişmanlığını ifade etmesi ve gelecekte yeniden böyle bir tavır almayacağını taahhüt etmesi gerektiğini söyledi. Şeyh Nemr bu teklifi kabul etmeyince, serbest bırakıldığında “isyana devam edecek” gerekçesiyle idamına karar verildi.
Suudi hakkında bilgi sahibi olanlar bu teklifin Şeyh Nemr'e has olmadığını, birçok kişi için aynı yolun takip edildiğini bilir. Hatta “Pişman” olduğunu söylemeye yanaşmayanların kendilerinin ve ailelerinin mal varlığına el konulduğu, eziyetli bir hapis sürecinden sonra idam edildikleri bilinen bir gerçektir.
Suud yönetimi gerek yargılamaları gerekse de idamları ile kötü bir sicile sahiptir. O zaman İran'ın tepkisini nereye oturtmak gerekir?
Mısır'da İhvan-ı Müslimin, Bangladeş'te Cemaati İslami mensupları idam edilirken tepki göstermeyen İran ve Sisi'ye destek veren Suud yönetimi neden şimdi bir kişinin idamı üzerinden savaş söylemine başvurdular?
Binlerce Müslümanı katleden Sisi adındaki firavuna Suud yönetimi destek verdiğinde neden Müslümanların maslahatını düşünmedi ve neden İran yönetimi bu konuda Suud'a tepki göstermedi de bir kişinin idamı için savaştan söz etmeye başladı?
Şeyh Nemr ile aynı sırada idam edilenlerden 43'ü Selefi düşüncedeki kişilerden oluşuyordu ve bunların da en az yarısı ismi silahla anılmayan ve âlim kimliğine sahip kişilerdi. Bir Şii ile beraber 43 Sünniyi katleden Suudi yönetiminin idamları “Sünnilik”ten dolayı gerçekleştirdiğini iddia etmenin tutarlı hiçbir tarafı yoktur.
Mesele İran ve Suud'un bölgesel politikaları ile alakalıdır ve bu politikalar maalesef çözüm değil karşılıklı imha amaçlıdır.
Suriye ve Yemen'de gruplar üzerinden bir vekâlet savaşı yürüten iki ülke şimdi karşı karşıya gelmiş durumdadır.
Mezhep eksenli söylemler İslam dünyasını daha bir keskinleştirmekte ve şu an yaşananlardan daha büyük bir kaosun kapılarını açmaktadır.
İslam dünyası olarak acılar çekiyor, sıkıntılar yaşıyoruz. Hissi değerlendirme ve mezhepçi saplantıları bir tarafa bırakıp kendimize gelmeliyiz.
Hiçbir şey için geç değildir.
Allah hepimize feraset nasip etsin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.