"Mevcut anayasa halka zorla giydirilen bir deli gömleğidir"
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, "Mevcut anayasa halkımıza uymayan bir anayasadır ve bu halka zorla giydirilen bir deli gömleğidir. İnşallah bu gömleği 16 Nisan'da halkımız değiştirecektir." dedi.
Trabzon’da STK temsilcileri ve basınla bir araya gelen HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, "Mevcut anayasa halkımıza uymayan bir anayasadır ve bu halka zorla giydirilen bir deli gömleğidir. İnşallah bu gömleği 16 Nisan da halkımız değiştirecektir. Tamamen yeni bir anayasaya giden bir kapı olmasını temenni ediyoruz." dedi.
Trabzon’da STK temsilcileri ve basın mensuplarıyla bir araya gelen Yapıcıoğlu, "16 Nisan referandumu, Suriye’de yaşanan gelişmeler ve işlenen katliamlar ve Avrupa Birliği olan ilişkilere dair önemli açıklamalarda bulundu.
Referandumda 'evet' oyu kullanacaklarını yaptıkları açıklamalar ile kamuoyuna deklare ettiklerini ve tabanlarına da 'evet' oyu kullanmaları yönünde davette bulunduklarını belirten Yapıcıoğlu, "Öncelikle bu değişiklikleri kabul etmemizde ki en önemli etkenlerden biri 12 Eylül askeri cunta anayasasında yapılacak olan değişikliklerdir. Bu askeri vesayet anayasası tümden değişmesi şu anda pek mümkün görünmüyor. Hiç olmazsa kısmen değişiyor olmasını olumlu bir adım olarak görüyor bu nedenle desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz." dedi.
"Akıntıya karşı kürek çekmek bir sonuç vermiyor"
Vesayet kurumları sebebiyle ülkede muktedir olmayan iktidarların ülkeyi yönettiğini belirten Yapıcıoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Hatırlayacaksınız; ülkede yaşanan bir başörtüsü yasağı vardı ve bunun kaldırılması için yapılan girişimlerde ‘411 el kaosa kalktı’ manşetleri atıldı. Ayrıca, ‘550 milletvekili ile de olsa her istediğinizi değiştiremezsiniz’ diyenleri gördü bu memleket. Ancak bu gün geldiğimiz noktada bu vesayet kurumlarının bir nebze de olsa etkilerinin ortadan kalkması için bir fırsat doğmuştur. Akıntıya karşı kürek çekenler sonuç alamayacak. Netice de şu veya bu şekilde halkın dediği olacak. Halk bu anayasanın değişmesini istiyorsa hiç kimse bunun önünde duramayacak."
"Mevcut anayasa halkımıza zorla giydirilen bir deli gömleğidir"
Onlarca yıldır halka yabancı bir sistem dayatıldığını ve halka dayatılan kanunlarının birçoğunun ithal olduğunu belirten Yapıcıoğlu, anayasanın da bu ithal yasalardan bir tanesi olduğunu söyledi.
Yapıcıoğlu, "Mevcut anayasa halkımıza uymayan bir anayasadır ve bu halka zorla giydirilen bir deli gömleğidir. İnşallah bu gömleği 16 Nisan da halkımız değiştirecektir. Tamamen yeni bir anayasaya giden bir kapı olmasını temenni ediyoruz. Tüm bunlara ek olarak biz diyoruz ki; yapılacak olan yeni anayasa yerli olmalı, milletin inancıyla, örfüyle, tarihiyle, tarihi hafızasıyla ve geleneğiyle uyumlu bir anayasa olmalı." ifadelerini kullandı.
"Halkta bir sükûnet var kamplaşma ise siyasetin tepesinde"
Referandum süresince siyasilerin takındığı tavır ve kutuplaştırıcı söylemleri doğru bulmadıklarını ve bu konuda sürekli olarak uyarıda bulunduklarını ifade eden Yapıcıoğlu, "Halkta bir sükûnet var. Kamplaşma ise siyasetin tepesinde. 5-6 gün sonra halkımız sandık başına gidecek ve tercihi doğrultusunda kararını verecek. Kamplaşmayı yanlış bulduğumu bir kez daha burada ifade etmek istiyorum. Her zaman şunu diyoruz: Sandıktan 'evet' de çıksa 'hayır' da çıksa 17 Nisan’da biz bu ülkede yine beraber yaşayacağız. Siyaset erbabının, bunu bilerek ve bu hassasiyeti dikkate alarak konuşması lazım. Bütün siyasetçilerin şimdiden şunu deklare etmesi lazım: 16 Nisan tarihinde sandıktan ne çıkarsa çıksın kabulümüzdür, saygı duyuyoruz." dedi.
"Maalesef ümmet geç kaldı, yara derinleşti ve çok kan aktı"
Suriye’de yaşanan iç savaş ve emperyalist ülkelerin müdahalesi ile ilgili olarak da konuşan Yapıcıoğlu, Amerika ve Rusya’nın bölgeye gelmesine fırsat verilmeden ümmetin bu meseleyi kendi içerisinde çözebilmesi gerektiğini söyledi.
Yapıcıoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Maalesef ümmet geç kaldı, yara derinleşti ve çok kan aktı. Bu savaşın kazananı ise sadece emperyalistler ve silah tüccarları oldu. Dünyanın dört bir tarafında özellikle de İslam coğrafyasında akan kan Müslüman kanıdır. Bu kanı da akıtan emperyalistler ve onların kuyruklarına takılmış bazı bölge ülkelerinin kukla yöneticileridir. Ama bizler, Müslümanlar olarak şunu tartışıyoruz. Orada kanın akmasına neden olan silahlar kimyasal silahlar mı, yoksa konvansiyonel silahlar mı? ABD, bir okulu, bir camiyi bombalayınca ve yüzlerce insanı katledince normal oluyor da Rejimin askerleri, uçakları ya da Rus uçakları katledince mi katliam oluyor? Hayır, kim öldürüyorsa öldürsün, orada bir katliam var ve bizim insanlarımız katlediliyor. İhtimal, vadesi geçmiş olan silahlarını bizim üzerimizde deniyorlar ve emin olabilirsiniz ki bunların paralarını da bizim cebimizden çıkaracaklardır."
"Allah bizi kardeş kıldı ancak bizler kardeşliğimizi unuttuk"
"Müslümanlar olarak kardeş olduğumuzu hatırlar ve emperyalistleri kendimiz için kurtarıcı olarak görmezsek, birbirimize rahmet nazarıyla bakabilirsek öyle inanıyorum ki bütün yaşanmışlıklara rağmen bütün yaralarımızı sarabileceğiz." diyen Yapıcıoğlu, Müslümanların buna muktedir olduğunu ve isterlerse buna güçlerinin yeteceğini söyleyerek, "Zira Allah bizi kardeş kıldı ancak bizler kardeşliğimizi unuttuk." ifadelerini kullandı.
"Avrupa bütün insani değerleri tüketmiştir"
Yapıcıoğlu, daha önce yaptığı bir konuşmasında Avrupa Birliği üyelik başvurusunun devamı yönünde bir referanduma gidilebileceği yönündeki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasına değinerek, "Bize göre Avrupa çökmeye başlamıştır çünkü insanlığa verecek bir şeyi kalmamıştır. Aksine, Avrupa bütün insani değerleri tüketmiştir. İnsan hakları, özgürlük, hürriyet olgularını tamamen tüketti. Kendisinden olmayan insanları ise ülkesinden kovmaya çalışıyor, camileri kapatıyor, insanların düşüncelerine dahi tahammül edemiyorlar. Böyle bir Avrupa’nın bize vereceği bir şey yok." şeklinde konuştu.
"Ailenin korunmasına yönelik ciddi adımlar atmalısınız"
Aile kurumu çökmüş olan Avrupa’nın daha fazla ayakta durmasının mümkün olmadığını belirten Yapıcıoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Aile bitmiş, evlilik dışı doğan çocukların sayısı evlilik içinde doğan çocukların sayısını geçmiş. Biz de bu konuda ülkenin yöneticilerine çağrıda bulunuyoruz. Sanayinizi korumak için nasıl ki tedbirler alıyorsanız, ailenin de korunmasına yönelik ciddi adımlar atmalısınız. Şu Avrupa birliği serüveninden de vazgeçiniz. Avrupa’nın kapısında beklemeye devam ederseniz, ülkemizde de aile kurumunu dağılmayla karşı karşıya bırakırsınız. Bizim en büyük zenginliğimiz aile yapımızdır."
"İsmi ‘Aileyi Koruma Kanunu’ olan bu uygulama aileyi yıkıyor"
Birkaç yıl önce Türkiye'de çıkarılan Aile Koruma Kanununun aileyi korumadığını aksine ailenin dağılmasını tetiklediğini belirten Yapıcıoğlu, bu kanun çıktıktan sonra kadına yönelik şiddette patlama yaşandığını, evlilik oranlarının hızlıca düştüğünü, buna mukabil boşanma oranlarında da hızlı bir artışın yaşandığını sözlerine ekledi.
Yapıcıoğlu, "İsmi ‘Aileyi Koruma Kanunu’ olan bu uygulama aileyi yıkıyor. Avrupa’nın kriterlerinin aileyi nereye götürdüğünü hepimiz görüyoruz. Bu kanunlar Avrupa’da aileyi yıkıma götürmüşse burada da doğuracağı sonuç benzerdir. Biz de diyoruz ki acilen tedbir alınmalıdır. Şu anda Türkiye’de her 4 evlilikten bir tanesi 5 yılını doldurmadan boşanma ile sonuçlanıyor. Türkiye gibi bir toplum için bu korkunç bir sonuç." ifadelerini kullandı. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.