Meryem BAŞAK
Mezhep Savaşı
Müslümanların Allah Teâlâ’nın emir ve yasakları doğrultusunda hayatlarını şekillendirmemeleri, yaşadıkları sıkıntıların ana sebebidir. Bu durum emperyalist ve siyonist güçlerin varlıklarını sürdürmelerine ve farklı alanlardan saldırılarda bulunup Müslümanlara büyük sıkıntılar yaşatmalarına yol açmaktadır. Bünyeyi iyi teşhis eden İslam düşmanları, her zaman aynı oyunları oynayıp kirli hedeflerine rahatlıkla ulaşmaktadırlar. Bölme, parçalama ve birbirlerine kırdırma İslam düşmanlarının en etkili ve yıkıcı silahıdır.
İki üç yıl önce İslam dünyasının önemli kesimlerinde başlayan ve kimi diktatörlerin yıkılışına neden olan inkılap hareketleri, emperyalist ve siyonist güçlerde derin kaygılara neden olmuştu. Asırlar sonra İslam ümmetinin silkelenip kendine geleceğiyle ilgili belirtiler bu güçlerin kâbusuna dönüşmüştü. Müslümanların çektiği sıkıntılardan yüreği yanan kimi insaf sahibi ehl-i kalem, İslam düşmanlarının bu süreci sekteye uğratmaya çalıştıklarını, İslam ümmetine ağır darbeler vurdurmak için çabaladıklarını dile getiriyorlardı. Zira bunun için kâhin olmaya gerek yoktu. İnsanlığa tahakküm etme adına ne pahasına olursa olsun Müslümanların silkelenmesine ve vahdetine engel olmak için çalışacaklardı.
Şeytanla el ele çalışan bu güçler birçok koldan harekete geçerek kargaşa ve fitnelerle İslami uyanış dalgasını bir yerlerde dondurmayı başardılar. İslam düşmanlarına her zaman kazandıran Şii-Sünni anlaşmazlığını körükleme ve Müslümanları birbirlerine düşürüp zaafa uğratma planları netice vermeye başladı. Aynı dinin mensupları düşmanlarına yöneltecekleri silahları birbirlerine doğrulttular. Tarihin her döneminde Müslümanlara kaybettiren, şeytan ve dostlarına kazandıran çirkin bir kavgaya sürüklendiler.
Her tarafı kayıp olan bu kavgaya her gün daha fazla sürüklenmektedir Müslümanlar. Kanlarını emen, servetlerini ellerinden alan, onur ve izzetlerini çiğneyen İslam düşmanlarına karşı duracaklarına silahlarının namlularını birbirlerine doğrultup kaybetmek için savaşıyorlar. Bu çirkin savaşı tarihin her döneminde emin yerler olan camilere kadar çekip Allah Teâlâ’ya ibadete duran insanları topluca öldürmeye kadar götürdüler.
Gazetelerde bahsi geçen şu iki örnek İslam düşmanlarının hedeflerini gözler önüne sermektedir. 24.05.2013 tarihli Vatan Gazetesi’nde çıkan bir makalede yazarın biri, “Her sabah Osmanlı haritasına büyük bir hayranlıkla baktığını“ belirten ABD eski dışişleri bakanı Kissinger’e, bunun nedenini sorduğunda şu cevabı aldığını söylemektedir: “Çünkü Orta Doğu’yu nasıl yöneteceklerinin formülünü bulmuşlar. Şii, Sünni ve Kürt bölgelerine ayırarak…”
Yine 15.05.2013 tarihli Zaman Gazetesi’nde çıkan bir makalede, CIA’nın eski Ortadoğu bölge şefi Robert Baer’in ‘İran’ın Önlenemez Yükselişi’ kitabında, “Yeni Ortadoğu’yu kurabilmenin tek yolunun, bölgede geniş çaplı bir Şiî-Sünnî iç savaşı tetiklemekten geçtiği” ifadesini kullandığı belirtilmektedir. Aynı kitapta mezhep savaşları neticesinde İslam ümmetinin zayıf düşeceği, siyonist rejimin varlığını sürdürmesi için gerekli güvencenin sağlanacağı, İslam dünyasının sahip olduğu petrol kaynaklarının üzerine oturup kontrol etme imkânının doğacağı bildirilmektedir.
Suriye, Irak ve Lübnan, Müslümanların birbirleriyle boğuştuğu savaş alanlarına dönüşüyor. 60 yıldan fazladır bir hançer gibi İslam ümmetinin kalbine saplanan siyonist rejime sıkılması gereken kurşunlar, İslam ümmetinin evlatlarına sıkılıyor. Kayıptan başka getirisi olmayan bu çirkin savaşın durdurulması için bütün Müslümanların harekete geçmesi gerekirken kimi kalemlerin savaşı daha fazla kızıştırmak için çabaladıkları görülmektedir.
Mezhep savaşlarına taraf olan ya da bu ateşi alevlendirmeye çalışanlar, Allah Teâlâ’nın razı olmadığı kötü bir fiilin ortağı olduklarını bilmeleri gerekir. Mezhebi ne olursa olsun her Müslüman, başka Müslümanlara karşı içinde zerre miktarı kin varsa temizlemelidir. Rahmetli Muhammed Hamidullah’ın “En kötü Müslüman en iyi kâfirden iyidir” ölçüsü esas alınmadan bu kirli savaşı durdurmak ve Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmak mümkün değildir.
Hiçbir Müslüman Şii-Sünni savaşından kazançlı çıkamayacak. Bunun kazananı şeytan ve taifesi olan emperyalist ve siyonist güçlerdir. Kaybedeni, bütün Müslümanlardır. Tarihin her döneminde birbirleriyle savaştıklarında bütün Müslümanlar kaybetmiştir. Her zamankinden daha fazla vahdete ihtiyaçları olduğu halde farklı mezheplerdeki Müslümanları birbirlerine kırdırmak için çabalayan, bir kesimi diğerlerine karşı kışkırtan herkes, İslam düşmanlarının hizmetçisidir.
Bugün Müslümanlar büyük bir imtihanla karşı karşıyadırlar. Bu fitne ateşini desteklemeye, kışkırtmaya ve alevlendirmeye sebep olan her adım İslam ümmetini zaafa sürüklemekte ve kaybettirmektedir. Bu gelişmelerden rahatsızlık duyan Müslümanların elleriyle, dilleriyle ve yazılarıyla müdahale edip fitne ateşini söndürmek için çabalamaları gerekir. Buna güçleri yetmiyorsa seherlerde seccadelere kapanıp Allah Teâlâ’nın Müslümanları kardeş kavgasından ve büyük fitnelerden kurtarması için dua etmelidirler. Aksi takdirde hesap gününde verecek cevap bulamazlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.