Mihenk gibi Aksa- Kudüs..

Ya da turnusol kağıdı..

Mü'minde ihlas dışılık,

Münâfıkta maske,

Kâfirde tereddüd bırakmıyor.

Hepsini silip alıyor.

Saf kalmasını istiyor.

Baksanıza..

"Filistin davası" adına yol alıp senelerce bu işin öncülüğünü yapanların, nasıl da "potansiyel siyonist uşağı" olduğunu gösterdi.

"İnsan hakları" vb hususlarda "net- tavizsiz tutum sahibi oldugu" iddiasındaki, nadir de olsa, bazı batılıların "tereddüdlerini" ortadan kaldırdı.

Uşaklığın tüm gereklerini, istenen de fazla olacak şekilde yerine getirmekten geri durmayanların yüzünde maske komadı.

Özellikle son on senede..

Ve hele de bu son üç sene..

Kuşkusuz, bunlardan bazısı için iyiye de sebep oldu.

Kimisi doğruyu buldu ve ona yöneldi.

Kimi de hiç olmazsa "affedilemez" olan yanlıştan döndü.

"Davanın Efsânesi" Yasir Arafat mesela..

"İntifâda" süreçlerinin başlarından bu yana "Oslo" gibi kandırmaca- safsatalarla direnişi terk ettikten sonra ömrünün sonunda iyiliği tuttu.

Bilmem, keffaret olabilecek bir şeyler yapabildi mi?

En azından, öl/dürül/ürken son zillet pozisyonunda değildi.

Her şey olacağına varır da..

Ben Mahmud Abbas'ın akıbetini merak ediyorum.

Meşhur künyesiyle "Ebu Mâzin"in..

"Yüzyılın ihâneti" açıklandığından beri bi haller oldu ona.

"İyi" bi haller..

Kandırmacanın artık bittiğini söyledi.

Amerika'yı açıktan suçladı.

Siyonist işgalcilerle "güvenlik koordinasyonunu" bitirdiğini ilân etti.

En önemlisi, "direniş"ten bahsetmeye başladı.

Kimbilir, belki en azından Arafat gibi "şerefini kurtarır".

Dedim ya,

Bu Kudüs- Aksa nelere kaadir!