Milliyetçi değil Ümmetçi olmalıyız

Her toplumun bir takım temel değerleri vardır bu değerler sayesinde toplum birbirleri ile kenetlenir ve birlikte yaşama kültürünü yakalar.  Dünya merkezli düşünen toplumların temel değerleri, etnik kimlik, ecdat ve töresi iken, Ahiret merkezli düşünen toplumların temel değerleri ise kardeşlik, Ümmet bilinci ve Rıza-ı ilahidir.

Tarih boyunca söz sahibi olduğumuz dönemler hep “Ümmet Bilinci”ni merkeze aldığımız dönemler olmuştur. Yaklaşık 200 yıldır “Ümmet Bilinci”ni kaybettiğimiz için tedrici olarak gerilemiş ve Dünya emperyalizmine muhtaç bir toplum oluvermişiz.

Cumhuriyet tarihi boyunca toplumumuzun çektiği zulüm ve sıkıntılar hepimizin malumudur. Kemalizm düşüncesinin mazlum toplumumuza dayattığı uygulamaları bilmeyenimiz yoktur. Türkçülük ve İslamsızlık üzerine inşa edilmek istenen yeni sistemin zulmü, toplumumuz iliklerine kadar hissetti. Ezanın yasaklanması, camilerin ahıra dönüştürülmesi, şeyh, âlim ve kanaat önderlerimizin idam edilmesi, İslam inancı adına ne varsa her şeyin yasaklanması, özellikle Kürtlere yönelik inkâr ve asimilasyon politikanın güdülmesi… Hâsılı, bin yıllık geçmişi olan İslam toplumunu ayrıştırıp parçaladılar. Ümmet'e bayraktarlık eden bu toplumu batıya entegre etmek için yapılması gereken ne varsa yaptılar ve neticede başardılar. 

Ak Parti'nin iktidara gelmesinden sonra, özellikle son beş yılda hem Türkiye'de hem de İslam âleminde bir umut ve heyecan oluştu. Ancak Ak Parti'nin hangi çizgide durduğu konusunda bir belirsizlik düşüncesi var kamuoyunda. Muktedir olmasına rağmen bazı konulardaki uygulamaları herkesi endişelendiriyor. Örneğin; Son dönemde oluşan Atatürk hayranlığı, kullanılan milliyetçi dil, 28 Şubat mağdurları başta olmak üzere mağduriyetlerin giderilmemesi gibi onlarca örnek verebiliriz.

Verilebilecek onlarca örnek arasından milliyetçi dil'i kısaca tahlil etmek istiyorum.

Sayın Erdoğan Başbakan olduğu 9 Kasım 2010 tarihinde, partisinin grup toplantısında milliyetçilik ile ilgili şu cümleleri kurmuştu; “Milliyetçilik asla ve asla ırkçılık değildir. Zira milleti teşkil eden ana unsurlar, kan bağı, genetik kodları değil, tarihtir, kültürdür, ortak idealler, ortak değerlerdir…” Konuşmasının devamında “Dikkat ediniz, birileri milliyetçilik kavramını ve milli hassasiyetleri istismar etmeyi siyasetlerinin odak noktasına yerleştirirken biz hiçbir zaman buna tevessül etmedik. Kuru milliyetçiliğe, slogan milliyetçiliğine hiçbir zaman teslim olmadık…” 

El hak doğrudur ve Sayın Erdoğan'ın bu açıklamasına imzamızı atarız. Ancak son dönemlerdeki açıklamaları için aynı şeyleri söyleyemeyiz. 15 Temmuz'dan sonra milliyetçilik kimliği Ak Parti'de pik yaptı. Buna Cumhurbaşkanlığı seçimi için MHP ile yaptığı siyasi ittifak eklenince milliyetçi dil daha da belirginleşti. Bu durum kısa vadede Ak Parti'ye getirisi olsa da uzun vadede sorunlar yumağı olarak karşısına çıkacaktır.

Kanaatimce Ak Parti'nin Çözüm sürecinde, HDP ile beraber kullandığı dil ve pratikte yaptığı uygulamalar ne kadar yanlışsa bugün MHP ile kullandığı dil ve pratik uygulamaları o kadar tehlikeli ve yanlıştır.

Unutulmamalıdır ki, Müntesibi olduğumuz inanç manzumesi, her türlü etnik milliyetçiliği yasaklar ve ayağımızın altındadır der.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.