Selahaddin YILDIRIM
Mısır cuntası ve İhvan
Mısır şüphesiz Arap dünyasının en önemli ülkesidir. Mısır'da olup biten her olay bütün Arap dünyasını ve bölgeyi çok derin bir şekilde etkiler. Bu nedenle Arap dünyası ve bölgeyi kontrol etmek isteyen büyük güçlerin gözleri daima Mısır'ın üzerinde olagelmiştir. Çünkü oraya hâkimiyet bütün bir bölgeye hâkimiyet demektir.
Kadim zamanlardan beri eşsiz jeostratejik önemi bilinen bu ülke dünyaya hükmetmek isteyenlerin daima hedefinde olmuştur. Büyük İskender, Amr bin As, Yavuz Sultan Selim ve Napolyon gibi ünlü asker ve hükümdarlar hep bu gaye için Mısır'a yürümüşlerdir.
Bölgeyi yüzyıl önce kendi çıkarları doğrultusunda paylaşan İngiliz ve Fransızlar da Mısır'ın bu öneminin çok iyi farkındaydılar. Bölge Batılıların hegemonyası altına girdiği günden beri Mısır'da olup bitenler ilgili devletlerce hep yakından takip edilmiştir. Geçen asrın son yarısından beri ise Mısır, ABD ile Rusya arasında cereyan eden nüfuz savaşının sahnelendiği önemli merkezlerden biriydi. Sovyetlerin dağılmasından sonra ise Mısır tamamen ABD ve Batı'nın nüfuz alanına geçti.
Mısır halkı 25 Ocak 2011'de diktatör Hüsnü Mübarek rejimine son vermek için Tahrir Meydanı'na yürüdü. Halkın kararlı duruşu karşısında Mübarek istifa edip çekilmek zorunda kaldı. Kısa bir geçiş döneminden sonra Mısırlılar ilk kez yapılan özgür seçimlerde İhvan adayı Muhammed Mursi'yi kendilerine Cumhurbaşkanı olarak seçtiler.
Arap Baharı sürecinde meydana gelen olaylar genel olarak Batılıları kaygılandırmıştı; ancak Mısır'daki beklenmeyen bu ani değişim, israil başta olmak üzere batılıları ve onların güdümündeki bölge rejimlerini panikletecek derecede korkuttu. israil, Mısır ile 1979'da imzaladığı Camp David anlaşmasının tehlikeye gireceğini ve İhvan iktidarının bütün çevre ülkeler için de bir örnek ve model olacağı korkusuyla ABD ile birlikte AB ve bölgenin gerici Arap rejimlerini harekete geçirdi.
Dışarıdaki bu şer odakları, içerideki ordu, medya ve yargı gibi kurumlar ile gayrı resmi güçler, yani derin devlet, baltacılar ve diğer bütün çıkar çevrelerini de seferber ettiler. Hedef Mursi'nin devrilmesi ve baharın kışa çevrilmesiydi. Mursi'nin ancak bir yıl süren iktidarı süresinde önemli bir icraatta bulunması engellendi. Sivil siyasetin önünü kesen yargı kararları ve ardı kesilmeyen güdümlü gösteriler en son askeri darbe ile noktalandı.
Mursi devrildi ve hapse konuldu. İhvanın birinci ve ikinci dereceden yönetici kadrolarının hemen tümü de tutuklanıp hapse kondular. Yüzlerce kişiye idam cezaları verildi. Mısır bu yeni askeri cunta döneminde tarihinin en kanlı katliamlarına ve zorba uygulamalarına tanık oldu. Binlerce insan askeri cuntaya ‘hayır' deyip yürüdükleri için katledildiler. İhvan'ın faaliyetleri yasaklandı ve terör örgütü olarak ilan edildi.
Cuntacılar en son Mısır devriminin dördüncü yıl dönümünde yine göstericilerin üzerine kurşun yağdırdılar. Bilanço yine ağır oldu; onlarca ölü ve yaralı var. Bugüne kadar sabır ve metanetle direnişini ortaya koyan İhvan bundan sonra ne yapacak derken, bu son olaylar esnasında ‘aktif direniş' politikasının tercih edildiği ile ilgili haberler gelmeye başladı. Bu haberlerin sıhhat derecesi henüz kesin değil, ancak İhvan'ın böyle bir karar alması hem kendisi hem de Mısır için yeni bir dönemi başlatmış olacaktır.
İhvan'ın pasif direnişten vazgeçerek aktif direniş politikasını beğenmesi durumunda nelerin olabileceğini tahmin etmek zor değildir. Ortada bir Suriye örneği duruyor. Bölgede egemenliklerini daha güçlü bir şekilde tesis etmek isteyen ABD ve batı dünyası küçük devletler ihdas etme peşindeler. Kendilerince bunu gerçekleştirmenin en pratik şekli ise iç çatışmalarla ihtilafları körüklemek, tarafları kendi çözümlerine razı edecek noktaya getirene kadar birbiriyle çatıştırıp zayıf duruma düşürmektir.
Hem İhvan'ın şu anki durumu aktif direniş gibi bir politikayı yürütmeye de müsait değildir. Tarihinin en büyük darbesini almış bu hareketin silaha sarılması bir tür intihar olacaktır. İhvan bunun yerine iktidar döneminde düştüğü hataları düzeltmeye çalışmalıdır. İktidarda olduğu gün kendisini devirmek isteyenlere karşı pasif kaldı. Ve o gün işlenen bu yanlışlar bugünlerin oluşmasında önemli rol oynadı.
Rabbim bu kardeşlerimize rahmetini ve sabrını yağdırsın, ayaklarını sabit tutsun ve düşmanlarının kendileri için kurduğu tuzaklara düşmekten onları korusun inşaallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.