Mısır Devrimi meçhule gidiyor
Filistinli asıllı Britanya vatandaşı, Al-Quds Al-Arabi Gazetesi'nin Genel yayın Yönetmeni Abdulbari Atvan, yazdığı makalede, Mısır'daki devrimin meçhule doğru gittiğini belirtti.
Filistinli asıllı Britanya vatandaşı, Al-Quds Al-Arabi Gazetesi'nin Genel yayın Yönetmeni Abdulbari Atvan, yazdığı makalede, Mısır'daki devrimin meçhule doğru gittiğini belirtti.
İşte Atvan'ın Mısır Devrimini ve sonrasında yaşanan gelişmeleri değerlendirdiği yazısı:
"Mısır'da herkesin haklı olduğunu iddia ederek, farklı isimler altında rejim karşıtları ve destekçileri tarafından yapılan gösterilerden ötürü hüzünlü ve elemliyiz. Oysa güvenliğini, istikrarını ve çocuklarının ağzındaki lokmayı bedel olarak verecek olan Mısırlılardır.
Mısırlı siyasi seçilmişlerin, tahrik, intikam, Arap olsun olmasın dış müdahalelerin tuzağına düştü. Bu seçkinler, öfkenin kontrolünde hareket ederken, Mısır'ı yıkmadan önce kendilerini yıktıklarını bilmiyorlar.
Bu yaşananlar, Mısırlıların uğrunda devrim yaptığı ve binden fazla evladını kurban verdiği, demokrasi değildir. Bütün bunlar; fakir, mahrum ve iyilerin alın terini çalmak, zillet, sorun ve fesatla dolu kırk yıllık (Mübarek) rejiminden sonra, eski rejimin yanlışlarını ortadan kaldırmak için Mısırlıların ödedikleri bedellerin karşılığı değildir.
Geçmişte göstericilerin tek bir sloganı ve tek bir hedefi vardı: Fasit nizamın yıkılması ve yerine adaletin gelmesi. Şimdi ise, sloganlar değişti ve dün kardeş olan göstericiler bugün düşmana döndü. "Göstericiler birbirlerinden Hüsni Mübarek, hatta Netanyahu'dan daha çok nefret ediyorlar" dersek, mübalağa etmiş olmayız.
Sadece iki günde dört kişi öldü, yüzlerce kişi de yaralandı. İşin içine 'Ordular' karıştığında, gizlenmiş silahlar piyasaya sürüldüğünde, çoğu kişinin beklediği çatışmaların kıvılcımı çaktığında, Allah bilir ölü ve yaralı sayısı kaça çıkacak.
Görebildiğimiz kadarıyla caddeleri doldurmanın meşruiyetle ilgisi yoktur. Aynı yolla inada davet etmek, demokrasiye bağlılık değildir. İki tarafta kamplaşmak, karşı tarafı yok etmeyi hedefliyor, beraber yaşamayı değil. Bu da birinci cahiliyeye dönmek anlamına geliyor.
İster muhaliflerin isterse nizamın doldurduğu meydanlardaki dünkü gösterilere katılanlar, ülkeyi savaşa sürükleme izlenimi vermişledir. Ancak bu savaş, beşer tarihinde kökleri binlerce yıl öncesine uzanan bir medeniyete sahip, aynı vatanın çocukları arasında meydana geliyor.
30 Haziran'dan iki önce çatışmaların dört şehre yayılması, yüzlerce ölü ve yaralının olması, İhvan'ın siyasi bürolarının yakılması, kan gölleri göreceğimize dair ciddi işaretlerdir.
Zaman, hükümet olsun muhalefet olsun, herhangi bir kesimi suçlama zamanı değildir. Aynı şekilde "Mursi şöyle yapsaydı, böyle yapsaydı veya muhalifler vazgeçseydi, birbirlerini destekleselerdi" dememiz de hiçbir şekilde fayda vermez. Ne o, ne bu. Olaylar bütün bunları aşmış durumda ve biz iki tercihle karşı karşıyayız: Ya iç savaş ya da ordunun müdahelesi.
Askeri darbeleri desteklemedim, ancak akan kanın durması için Mısır'ın askeri kurumlarının müdahalesi dışında başka çare kalmazsa, bunu da tereddüt etmeden desteklerim.
Hüsni Mübarek rejiminin düşmesinden sonra, Mısır Yüksek Askeri Konseyi'nin idareyi ele alması esnasında avazları çıktığı kadar bağırarak, askeri vesayetin gitmesini isteyenler, seçim sandıklarıyla gönderemedikleri Mursi'nin tanklarla gönderilmesinden hoşnut olacaklar. Ordu Mursi'nin yerini on yıllar boyunca işgal etmez. Ancak ordu ipleri eline aldığı zaman, iki sene önce olduğu gibi, kışlasına çekilmeyecek. Hemen olağanüstü hal ilan edecek ve Mısırlılardan güçlü bir destek alacak.
Hükümeti elinde tutan ve muhalif olan Mısır'ın seçilmişleri, gösterilerle sürtüşmenin, Mısır devletinin ve kurumlarının yok olmasına ve heybetinin ortadan kaldırılmasına sebep olacağını idrak etmediler. Bu, hiç kimseye fayda vermeyecek kötü bir neticedir. Bu sürtüşmeler, sadece Mısır'da değil, tüm bölgede demokratik, siyasi, içtimai ve iktisadi çabaların baltalanmasına sebep olacaktır ve bu, senelerce sürecektir.
Mısır Devrimi'ni ve barışçıl olmasını hep dillendiriyoruz. Tüm bölgede örnek alınması gereken bir devrim olarak görüyoruz. Ancak görünen o ki, bunun tam tersini isteyenler var ve şeytani planlarıyla bunu başardılar"
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.