Motive amaçlı ödül, bir yerde doyumsuzluğa neden olabilir
Karnenin yeterli bir ölçü aracı olmadığına dikkat çeken İzmir Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı, öğrencilere ve velilere önemli tavsiyelerde bulundu.
İZMİR - 2012-2013 eğitim ve öğretim yılının ilk yarısı geride kaldı. Bir dönem boyunca derslerinde başarılı olma gayreti gösteren öğrenciler 15 günlük yarıyıl tatiline girdiler. Karneleri iyi olan öğrencilerin yüzü gülerken; karnesinde zayıf olanlar ise ikinci dönemi zayıflarını düzeltmek için telafi olarak görüyor. İlke Haber Ajansı'na konuşan İzmir Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı, hem öğrencilere hem de velilere önemli uyarı ve tavsiyelerde bulundu.
Motive amaçlı ödül, bir yerde doyumsuzluğa neden olabilir
Ebeveynlere seslenen Vefa Bardakçı, çocukları motive etmek amacıyla vadedilen ödülü abartmamak gerektiğini belirterek şunları söyledi; "Tabii öncellikle başarıyı takdir etmek, tebrik etmek ve ödüllendirmek lazım. Ödüllendirirken de çok aşırıya kaçmamak gerekiyor. Çocuğu şu şekilde motivelendirmek, şartlandırmak bir yere kadar doğru. İşte sen başarılı olursan sana şunu alacağım. Belki çocuğumuza şunu anlatamayabiliriz; 'Senin başarın senin geleceğinle ilgili, senin kendi hayatınla ilgili. Sen şu anda yaptığın bu çalışmalarla geleceğini belirliyorsun. Biz olmadan da ileride büyüdüğünde ayakların üzerinde nasıl güçlü bir şekilde durman gerekiyorsa onun temellerini atıyorsun.' Belki bu çocuğa soyut gelebilir. Bunu somut olarak kavratamayabiliriz. Bunun da kestirme yolunu velilerimiz ne buluyor. İşte sana bisiklet alacağım, sana bilgisayar alacağım. Motive etmek için bir ödül hedefi konuluyor ama bunu da çok abartmamak gerekiyor. Bu bir yerde tıkanıp doyumsuzluğa da neden olabilir. Yani diyelim ki; bu sene çocuğunuza son model bir bilgisayar aldınız. Seneye onu neyle motive edeceksiniz. Dolayısıyla bunun sınırı yok. O yüzden çok aşırıya kaçmamak gerekiyor."
Çocuğa çalışmasının asıl gayesi anlatılmalıdır
Çocuğa daha çok bu konuda bilinç verilmesi gerektiğinin önemine değinen Bardakçı, "Çocuğa, senin şu anki çalışmalarını benim için, annen-baban ya da kardeşlerin için değil, kendin için yapıyorsun. Bunun faydasını, yararını başta sen göreceksin. Görebilirsek senin ailen olarak da biz de bundan mutluluk duyacağız, hatta vatana ve millete de hizmet ettiğin için de millet de bu işten fayda görecek. İşte, önemli olan bu duyguyu verebilmektir. Motivasyon olarak eğer bunu verebilirsek, zaten bir defa başka bir dış etkene ya da onu motive edecek başka bir şeye gerek kalmadan çocuk kendi hayatını planlar. O başarılı, disiplinli çalışmasını devam ettirir" dedi.
"Karne yeterli bir ölçü aracı değildir"
Karnenin çocuğun her şeyini değerlendiren bir ölçü aracı olmadığını vurgulayan Bardakçı, özellikle karnesinde zayıf getiren öğrencilerin velilerine seslenerek şu uyarılarda bulundu: "Başarısızlık aslında göreceli bir şeydir. Karne aslında çocuğun her şeyini tamamen değerlendiren bir ölçü aracı değil. Biz burada yanılıyoruz. Zannediyoruz ki, karne neyse çocuk da odur. Doğrusu öyle değildir. Asıl olan şudur; karne, 4,5 aylık bir eğitim süresi içerisindeki yaptığımız etkinliklerin çocuk üzerindeki kazanımlarının ölçülmesidir. Yani çocuk eğer kazanım eksikliği yaşıyorsa, bunu birçok nedenini sıralayabiliriz. Çocuğun ailevi sıkıntıları vardır. Sosyo-ekonomik sorunları vardır. Çevresel sorunları vardır. Fiziksel sorunları vardır. Okuluyla, öğretmeniyle veya arkadaşlarıyla uyum sorunları olabilir. Bu bütün nedenleri sıraladığımızda çocuğun okuldaki 4,5 aylık yapılan etkinliklerin, eğitim programlarının kazanılmamış kısımlarının mutlaka bir sebebi vardır. Bu nedenleri sadece çocuğun çalışmasına, kendi becerisine dayandırarak; 'bu karne böyleyse bu adam işe yaramaz bir adamdır' değerlendirmesini yapmak yanlış bir ölçü olur. Şunu biz hayatımızda hep gördük; 'filan derslerden başarısız idi ama büyüdüğünde çok ünlü bir yazar oldu, işadamı oldu' dediğimiz birçok insan çıkmıştır. Şu andaki çocuklarımızın bu eğitim süreci içindeki ölçme, değerlendirmeye bağlı kısmına bakarak çocuğumuzu tek bir alanda yeterlidir veya yetersizdir şeklinde değerlendirirsek yanılırız. Veli olarak yapacağımız şey şu; 'evet 4,5 aya baktığımızda bizim aile olarak şöyle şöyle sorunlarımız oldu ve çocuğumuz da bunlardan olumsuz etkilendi' demek gerekiyor. Çünkü gerçekten çocuğu etkileyen birçok faktör var. Dolayısıyla biz bunları çocuğumuza yansıtmadan, onu sadece eğitim alanındaki dünyasından tutarak; ikinci dönem iyi bir planlama, hazırlık yapalım ve ona iyi bir eğitim ortamı sunalım ki, çocuğumuz başarılı olsun."
Çocuklarınızın sorunlarına ilgi gösterin
Ailelerin çocuklarının sorunlarına ilgi gösterip, onlara samimi bir şekilde yaklaşmaları gerektiğini belirten Bardakçı; "Ebeveynler çocuklarını dizlerinin yanına oturtup onlarla sohbet etmeliler. Onları dinlemeliler. Hangi dersten niçin başarısız olduğunu çocukla güzel bir şekilde, tatlı dille konuşmalıdırlar. Onun iç dünyasına girmeliler. Çocuk bazen dışa kapalıysa, kendi iç dünyasındaki fırtınaları dışarıya atamıyorsa, hissettiremiyorsa; bu onun kalitesiz, niteliksiz, beceriksiz bir insan olduğunun göstergesi değildir. Önemli olan onun içinde kopan fırtınaları, yanardağları hissedebilmek, onu dinlemek. Veli bunların farkına varacaksa eğer, çocuğuna iyi davranacak. Bir defa kendi evladının üzerinde dünyada ondan değerli bir şey olmadığını ve evladının onun için bir nimet olduğunu bilmelidir" şeklinde konuştu.
Tatilinizi faydalı şeylerle değerlendirin
İki haftalık yarıyıl tatiline giren öğrencilerin bol bol dinlenmelerini ve bununla beraber derslerden kopmamak adına ara sıra ders çalışmalarını tavsiye eden Bardakçı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Birinci dönemde başarılı olmuş bir öğrenci bence şu 15 günlük dinlenme süresinde bazen derslere bakmalı. Çok oturup, yorulacak şekilde değil. Çünkü amaç zaten dinlenmektir. Arada bir birkaç gün geçtikten sonra mesela 'fen bilgisinden şu konu neydi acaba?' deyip biraz karıştırabilir. Mesela yabancı dil konusuna eğilebilirler. Aslında yabancı dil öğrenmeye çalışmak çok zevklidir. Biz yabancı dili bir ders gibi düşünüyoruz ama aslında öyle değil. Artık telefondan istediniz kelimelere, cümlelere bakabiliyorsunuz. Bilgisayardan hem yazılı hem sesli çeviri yapan programlar var. Bence yabancı dili geliştirmek için bu ara dönem bir fırsattır. Çocuklarımız bunu değerlendirebilir. Her türlü kitabı okuyabilirler. Kitap okumak zihni açar, zekâyı geliştirir. Aynı zamanda bilgiyi, görgüyü artırır. Özellikle dersin dışındaki roman, öykü ve bunlara benzer kitapları okumanın; insanın ileriki hayatında ona hem bir birikim sağlayacağına inanıyorum hem de toplum içerisine çıktığında çok rahat güzel konuşan, hitabeti düzgün, bilgili, kültürlü bir insan imajı kazanabilir. Ayrıca çeşitli konularda araştırmalar da yapılabilir."
"Her şey bitmiş değil"
Birinci dönemin eksiklikleri görme anlamında bir uyarı olduğunu belirten Bardakçı, son olarak, "Her şey bitmiş değildir. Bu 15 günlük dinlenme süresini iyi geçirir ve ikinci döneme iyi bir başlangıç yaparlarsa başarılı olmaları kaçınılmazdır" dedi. (İlyas Yıldız, Yunus Şani - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.