Muazzam Bir Çağrı

Muazzam Bir Çağrı

Bütün yüreğimle şuna inanıyorum, bu kervanda olan, bu kervanın içinde onunla beraber yürüyen ve yürüyüşünü ihlâs üzerine bina eden kimse kazanmıştır ...

Bütün yüreğimle şuna inanıyorum, bu kervanda olan, bu kervanın içinde onunla beraber yürüyen ve yürüyüşünü ihlâs üzerine bina eden kimse kazanmıştır ...

Hz. Peygamber aleyhi`s-salatu ve`s-selama sevdalı olan kervanla beraber yürümek, kervanın içinde kenardan bir karartı olmak, üzüntü ve sevincini paylaşmak, ruhunda ve amelinde yaşamak… Başlı başına bir iştir, çok muazzam bir iştir.

Bulunduğumuz yerden, biz de ulaşmaya çalışıyoruz. Katılmak, karınca katkısı misali olsa bile katkıda bulunmak ve hakikatten şu manevi yürüyüşünden feyizlenmek istiyoruz, hem de çok…

Bütün yüreğimle şuna inanıyorum, bu kervanda olan, bu kervanın içinde onunla beraber yürüyen ve yürüyüşünü ihlâs üzerine bina eden kimse kazanmıştır inşaallah. Allah (cc)’a doğru giden bir yürüyüşte kazanç bulunur. Arayan mutlaka bulur ve sa’yı boşa gitmez.

Bu kervanın çağrısı Hz. Âdem (a.s)’den ta Efendimiz (Aleyhissalatu vesselam)’a kadar gelip geçmiş ne kadar resul ve nebi varsa hepsinin ortak çağrısıdır. Allah (cc)’a ve Onun halis dinine çağrı, çağrıların en asili ve en yücesidir. Ve Allah (cc) katında hak din, muhakkak ki İslam’dır.

Bugün yeryüzünün hemen her mıntıkasında bu yüce çağrı yapılmaktadır. Bu çağrı bugün âlemleri kuşatmıştır. Biz de kendi mıntıkamızda bunu yapmakla mükellefiz.

Yapılan ve yapılması istenilen, bu mübarek çağrıyı her ferde, her eve, her mahalleye, her şehre ve her bölgeye ulaştırmak, ulaştırmaya çabalamaktır. Bu çabadan bugün Müslüman olarak her birimiz ferden ferden gücümüz nispetinde mesul ve mükellefiz.

Şimdi bu mesuliyet daha geniş bir dairede organize olmaya namzeddir. Veya bunun tahakkuku gereklidir.

***
Memleketin dört bir yanında Muhammedi muhabbet ayaktadır. Kardeşlik için, dayanışmak için, yardımlaşmak için ayaktadır. Bu mefhumları “Allah (cc) için”e çevirmek için ayaktadır. Allah (cc) için güneşin doğduğu tarafa bakın, doğuya, güneydoğuya, güneye ve diğer yerlere… İnsanlar ayakta ve sanki Hz. Peygamber aleyhi`s-salatu ve`s-selam, çağrısıyla yeni gelmiş gibi, bir aşk, heyecan ve sevinç içinde Onun dünyamıza teşrifini kutlamaktalar…

Sakın ha! Bu muhteşem çağrı etrafında oluşmakta olan ilgi ve heyecanı küçük görmemek lazım. Bu, dün yoktu… Bu büyük nimeti küçük gören, ağırdan alan, nefsî yaklaşan ve iltifat etmeyenler için geç olabilir, bunlar geç kalabilirler. İnsan ölümlüdür ve ölümün ne zaman ve nerede bize geleceği gerçekten belli değildir. Onun için kervana yetişmek, onunla olmak için acele edilmeli… Hayırlı işlerde acele, sünnettendir.

***
Kur`an-ı Kerim’de bu çağrıyı dikkate alanla almayan insanların halleri ve akıbetleri çok açık bir biçimde izah edilmiştir. İzzete veya zillete giden yolların ne olduğu da açık ve nettir. İzzeti sadece bir takım maddi üstünlüklerle değerlendirmek doğru değildir. İzzet Allah (cc)’a imandadır, Resul(Aleyhissalatu vesselam)’a imanda ve Müminlerle beraber olup onları dost edinmededir. Zillet ise bu değerlerden yoksun yaşamadadır, velev ki dünyevi (maddi) açıdan güç ve iktidar sahibi olsa da…

İslam ve insanlık tarihinde bu çağrıya icabet edenle etmeyen insanların hal ve akıbetleri de işin ehli olanlarca malumdur. Bugün halkı Müslüman olan ülkelerdeki inkılâplar hiç kuşku yok ki bu yüce çağrının bir tezahürüdür ve su mutlaka ama mutlaka mecrasını bulacaktır.

***
Hz. Peygamber aleyhi`s-salatu ve`s-selama sevdalı olan kervanın gönlündeki aşk, Nebevî bir aşktır. Birkaç sene öncesine kadar bu aşk sönük bir kül gibiydi. İnsanlar ruhlarındaki küllenmiş aşkın bir gün gelecek yeniden ateşe, alevli bir sevdaya dönüşeceğini belki de düşünmüyorlardı. Ama bugün Peygamber Sevdalılarının çağrısına koşan bir hak vardır ve bu çağrı kulak verip koşanların yüreğindeki aşk u sevda da Nebevî bir aşk u sevdadır. Böylece biz davetle icabetin aynı meydanda buluştuklarına şahitlik ediyoruz.

Ama unutmayalım, hatiplerin de meydanlarda haykırdıkları gibi bu aşk bu meydanlarda kalmamalı. Ve o hakikat bülbüllerini dinlemek ve itaat etmek boynumuzun borcu olmalı…

Biliyoruz ki, hak yolunda davetle icabetin tahakkuk ettiği bir meydanda büyük müjdeler ortaya çıkar. Bugünkü buluşmalarımız yarının çocukları için büyük müjdeleri havidir. Bu, inşaallah hayal değildir. Gelecek nesiller için çok ciddi yatırımlardır. Bu senenin meydanlarında ortaya çıkan müjde çok daha büyük ve de kuvvetli olmuştur. Bunun en anladığımız tarafı Nebevi aşk ve ahlakın gittikçe bizi ve halkımızı sarıp kuşatması olacaktır inşaallah.

****
Hiç kuşku yok… Bu çağrıya çalışanlar büyük ikramlar içindedirler. Velâkin ikramla ikramın istediği şükür orantılı mı, bakmak lazım… O halde Allah Resulü(salallahu aleyhi ve sellem)’in sünnetinin ihyasına çalışanlar daha çok çalışmalılar, daha seri intikal etmelidirler ve daha büyük ve kuşatıcı kucaklar açmalıdırlar. Siz emin olunuz ki bu yetmeyecek, çünkü iman, ihlâs ve muazzam bir takva bizden istenmektedir.
Cemaat ruhunu daha sağlam örmeli, özenle büyütmeli ve titizlikle genişletmeliyiz. Öyle ki Hz. Peygamber aleyhi`s-salatu ve`s-selama sevdalı her mustazaf gönül bu kervanın safları içinde kendisine emin bir yer bulabilmelidir. Hz. Peygamber aleyhi`s-salatu ve`s-selam aşkıyla yanıp duran gönlü burada teskin olmalı ve yüreği serinlemelidir.
Ben kendi gönlümde geçeni söyleyeceğim; bugünden itibaren Kur`an ahlakının evlerimize ve kalplerimize girmesi için çalışan cümle Müminler, davetçiler ve toplumun iyiliğine çalışan salih insanlar, Hz. Peygamber aleyhi`s-salatu ve`s-selam sevdalı kervanın yardımına koşmalıdırlar, kardeşlerine “biz beraberiz” sözünü vermelidirler. Eğer maksad toplumun İslam’a göre ıslahı ise, işte ıslah hareketi yola çıkmış yürümektedir, yetişip katılmak, kardeş olmak lazım. Fakat mustazafların sesi olan gönüller tevazu ve mahv`da kardeşlerini geçmelidirler, gelmeyenlere kendileri gitmeli ve Muhammedi muhabbetin icabını ifa etmelidirler.

Hiç şüphesiz hidayet Allah (cc)’tandır. Ve şu dar-ı fanide her birimiz kendi imtihanımızı yaşamaktayız. Halkların imtihanı kadar davetçilerin imtihanı da çetindir ve hatta pek çok açıdan daha çetindir ve hatta pek çok açıdan daha çetindir. Tam da burada davetçiye bir çift söz söylemek lazım… İnsanlar davetine icabet eder veya etmez, sen kendi vazifene odaklanacaksın. İnsanların yoğun teveccühü seni “ben yaptım”a götürmemesi gerektiği gibi, teveccühsüzlükleri de seni ümitsizliğe düşürmemelidir. İşin burasında Üstad’ı dinlemek lazım:
“Amelinizde Rıza-yı ilahi olmalı. Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için, bu hizmette doğrudan doğruya yalnız Cenab-ı Hakk’ın rızasını esas maksad yapmak lazım.”(Yirmi Birinci Lem’a)
Bulunduğum şu yerden Allah (cc) için çarpan bütün gönülleri selamlıyorum. Allah (cc) için meydanlara çağıran davetçileri ve yine Allah (cc) için meydanlara koşuşan halkları selamlıyorum. Hz. Peygamber aleyhi`s-salatu ve`s-selam aşkıyla kendinden geçen gönülleri selamlıyorum. Muhammedî muhabbetin rüzgârıyla dalga dalga, fevc fevc omuz omuza veren azizleri selamlıyorum. Küçüğüyle büyüğüyle bu davete icabet eden tüm mü`min gönülleri selamlıyorum. Hakka teşvik edip çağıran hatipleri ve Hakk’ın kelamını haykıran bülbülleri selamlıyorum.

Allah (cc) hepimizden razı olsun. Çalışmalarınızı bereketli ve tesirli kılsın. Âmin…

Allah Resulü(salallahu aleyhi ve sellem)’ne salât ve selam olsun diyerek Allah (cc)’a emanet olunuz…

Muhammed Şakir / İnzar Dergisi - Mayıs 2012

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.