Müfid Yüksel'in Erbil / Hewler notları
Güney Kürdistan Yönetimi'nin son 20 yılda geçirdiği değişimi gözlemlemek için bölgeye giden Yeni Şafak yazarı Müfid Yüksel izlenimlerini okuyucularla paylaştı.
Bugün Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin/Irak Kürdistanı'nın payitahtı olan Erbil/Hewlér, çoktandır ziyaret etmek istediğim bir şehirdi. Aynı zamanda, son 20 yılda geçirdiği değişimi merak etmekteydim. Nasip bugünlerdeymiş… Bu hafta başında gazeteci dostumuz Erkam Tufan Aytav'ın davetine icabet ederek iki günlük Erbil seyahati gerçekleştirdik.
Arbela/Erbil Asurlulardan başlayarak, Ninova/Musul'un yanı sıra önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. İslam tarihinde özellikle Atabegler'den Zeyneddin Ali Kuçek, takiben oğlu/ Selahaddin Eyyubi'nin komutanlarından Muzafferuddin Gökböri (M.1136-1190) ve kardeşi Zeyneddin Yusuf Yinaltekin zamanlarıında bir hayli gelişme göstermişti. Bugünkü Erbil Kalesi onun döneminde yeni baştan inşâ edilir. Moğol istilasında epeyce harap olan Erbil, daha sonra liva ve kaza merkezi olarak yeniden hayat bulur. 1731'deki Nadir Şah-ı Avşar'ın kuşatmasında şehir ve kalesi bir hayli tahrip edilir. Erbil Kalesi 1849'da esaslı bir tamirattan geçer. Muzafferuddin Gökböri zamanında Aşağı Erbil ve Yukarı Erbil şeklinde iki mahalle şeklinde yapılanmış olan Erbil'in yukarısı kale içinde kalmıştır. Kale içi mahallesi, muhafaza edilmiş olmasına rağmen Aşağı Erbil'den günümüze sadece Muzafferuddin Gökbörî Camii'nin minaresi ulaşabilmiştir. Erbil Kalesinin bulunduğu tepe, tıpkı Konya'daki Alaaddin Tepesi gibi, taş, toprak vs. taşınarak sonradan oluşturulmuştur.
Erbil; tarihte birçok ulema, mutasavvıf ve pek çok önemli şahsiyetlerin de yetiştiği bir merkez olmuştur. Ebu Ahmed Kasım (V. Hicri 489), Abdullah bin Ebi Ahmed Murtaza, Şeyh Kemaleddin El-Erbilî, Eminuddevle El-Erbilî, Ruknuddîn El-Erbîlî, İbnuzzahîr El-Erbilî, Bahaeddin Ali bin İsa El-Erbilî, Bedreddin Muhammed bin Abdullah El-Erbîlî, İbnu'l-Mustevfî Mubarek bin Ahmed Şerefuddin tarihte Erbil'de yetişmiş ulemanın başlıcalarıdır.
19. yüzyılda Erbil'de tekrar bir canlanma olur. Özellikle Berzencî ve Haydarî aileleri ilmi anlamdaki canlanmanın simgesi olur. Yanı sıra Nakşibendiliğin Hâlidiyye kolunun kurucusu Mevlana Hâlid-i Şehrezorî Bağdâdî'nin (Vefatı:1242/1827) -başta Hidayetullah El-Erbilî olmak üzere- hulefası ile Nakşibendiyye-i Hâlidiyye'nin önemli bir merkezi haline gelir. Bizzat Mevlana Hâlid Süleymaniye'den Erbil'e gelerek burada dergâh inşa eder. Daha sonraları ise Hidayettullah El-Erbilî'nin torunu olan Şeyh Es'ad Erbîlî (Vefatı: Menemen 1931) İstanbul'a yerleşinceye kadar burada postnişînlik yapar. Nakşibendiliğin yanı sıra Berzenci koluna bağlı Kadiri dergahları ve Rifaî dergahları da faaliyet göstermiştir. Osmanlı'nın son dönemlerindeki Musul vilâyeti Salnâmelerindeki kayıtlara göre şehirde 2 cami, 10 mescid, 6 medrese, 5 sıbyan mektebi, 1 kışla, 3 hamam bulunmaktaydı. Kaleiçi birkaç yıl öncesine kadar meskun olup, geleneksel yaşam devam etmekteydi. Son dönemde Kaleiçi Barzani yönetimince tümü ile boşaltılmış, UNESCO projesi çerçevesinde restorasyon çalışmaları başlatılmıştır. Kale içinde, Kâdirî Asitanesi olarak kullanılan Cami-i Kebîr ve Şeyh Şerif Tekkesi dışında diğer yapılar -özellikle Mevlâna Hâlid-i Şehrezorî Bağdadî'nin Dergâhı ve Erbilli Şeyh Es'ad'ın Dergâhı- pek harap durumda'dır. (Erbil Tarihi için bakınız: Abbas El-Azzavî, Erbil Fi Muhtelifi'l-Usûr, Yayına Hazırlayan: Muhammed Ali El-Karadağî, Bağdat 2001; Musul Vilâyet Salnâmeleri)
yenisafak.com.tr
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.