Müslüman Bir Kürt Devleti: ŞEDDADİLER
Kürtlerin milli ihtiyaçlarının İslam dini tarafından karşılanmayacağını savunan teorilerin en büyük dayanağı; ümmetçiliğin halkları erittiği şeklindeki düşüncedir.
Mehmet Emin Özmen / Doğruhaber
Kürtlerin milli ihtiyaçlarının İslam dini tarafından karşılanmayacağını savunan teorilerin en büyük dayanağı; ümmetçiliğin halkları erittiği şeklindeki düşüncedir. Oysa tarihi realite bu düşüncenin tersine işlemiştir. Çünkü İslam dairesi içine giren milletlerin, İslam dinine taban tabana zıt olanlar dışında, gelenek ve görenekleri olduğu gibi yaşamıştır. Zira Medine İslami şehir devletinin kuruluşundan bu yana, yaklaşık 1400 yıl geçti. Milletlerin varlık-yokluk serüveni açısından uzun bir zaman dilimi olan 1400 yıl içinde, Müslüman olan hangi millet erimiştir, sorusunun karşılığı yoktur. İslam ümmetinin asli unsurları olan Arap, Fars, Türk, Kürt vb.leri dimdik ayakta değiller mi?
Aksine bu milletler İslam’dan aldıkları manevi güçle, milli kültürlerini mutedil bir şekilde daha da ileri götürdüler. Bunun en bariz delili; tarihi seyir içinde, sanki nöbetleşerek İslam dininin müdafaasını üzerine alan, yine yukarıda sayılan milletlerin ta kendileridir. Araplar İslam dininden sonra dağınık yaşamaktan kurtulup, yüzlerce yıl dünyaya yön verdiler. Kadim Fars kültürüne rağmen, İslam Medeniyetinin asli temsilciliğini yapan Farslar, günümüzde de Dünya politikasının ana mihverlerinden birini temsil ediyorlar. Türkler; Selçuklu ve Osmanlı gibi iki imparatorluğu, bu dine geçtikten sonra kurdular. Çoğu zaman İslami çevrelerde dahi dile getirilen “Ümmetin Yetimleri” sözüne rağmen Kürtler, İslam dini ile tanıştıktan sonra Ortaçağ’da birçok devlet kurdular ve Selahhadin-i Eyyubi gibi liderlerin önderliğinde siyaset arenasında başat güreştiler.
Ortaçağ’ın en önemli özelliği İslam dininin gelmiş olması ve kurulan devletlerin yönetim olarak İslam ile yönetilmesidir. Bu dönemde Halifelik çoğu zaman sembolik bir hal almış. Kurulan devletlerin hangi millete mensup olduğu hadisesi ise kurucu hanedana bakmamızı gerektiriyor. Devletin yönetiminde hangi hanedan bulunuyorsa, hanedanın tabi olduğu millete ait devlet diye adlandırmalar yapılıyor. Zira Ortaçağ’da bugünkü gibi İslam ülkelerini birbirinden ayıran sınırlar yoktu. Halklar iç içe yaşıyordu. Kurulan bir devletin tebası Kürt, Türk, Arap veya Fars olabiliyordu. Örneğin Mardin’de kurulan Artuklu Devletinin hanedanı, yani kurucu ve yöneticileri Türktü. Her ne kadar yönetilen kesim Kürt ve Arap olsalar dahi, Artuklular Türk Devleti olarak anılıyorlar. Aynı şekilde Eyyubilerin yönetimindeki halklar, Arap, Türk, Kürt vb. olmalarına rağmen devletleri Kürt devleti sayılıyor. Çünkü kurucu ve yönetici hanedan Kürtlerin bir aşireti idi.
Buradan yola çıkarak, sizlere pek tanınmayan bir Kürt devletini tanıtmak istiyorum. Ortaçağ’da ve Müslüman bir hanedan tarafından kurulan bu Kürt devletinin adı; Şeddâdiler’dir. 951-1164 yılları arasında yaşayan Şeddâdiler, İran’ın bir kısmı, Azerbaycan ve Doğu Anadolu Bölgesi coğrafyasında kuruldular. Kurucusu Muhammed b. Şeddâd’tır. Kürt aşiretlerinden Selahaddin-i Eyyubi’nin de mensup olduğu Revadiye aşiretinden olan Şeddâd, zamanına göre oldukça ileri düzeyde bir devlet teşkilatı tesis etti. Kuruluş yeri Erivan yakınlarındaki Divin’dir.
Devlet olarak etkinliği yaklaşık 215-220 yıl sürdü. Muhammed b. Şeddâd’tan sonra Şahinşah’a kadar 20 Kürt hükümdar tarafından idare edildi. Bunların isimlerini zikredersek:
Asıl Şeddâdî Kolu Divin ve Gence’de:
Muhammed bin Şeddâd (951-971)
Ali Leşkerî-I bin Muhammed (971-978)
Merzubân bin Muhammed (978-985)
Fazl-I bin Muhammed (985-1031)
Ebü’l Feth Mûsâ (1031-1034)
Ali Leşkerî-II (1034-1049)
Anûşirvân bin Leşkerî (1049)
Ebü’l-Ensâr Şâvur-I (1049-1067)
Fazl-II bin Şâvur (1067-1073)
Fazl-III bin Fazl (1073-1075)
Ani Şûbesi:
Menûçihr bin Şâvur(1072-1118)
Ebü’l-Esvar-II Şâvur(1118-1124)
Fazl-IV bin Şâvur-II(1125-?)
Mahmûd(?-1131)
Hûşçihr(1131-?)
Şeddâd(?-1115)
Fazl-V(1115-1161)
Şâhenşâh(1164-1174)
Listedeki hanedanlar ile ilgili faaliyetleri anlatıp konuyu uzatabiliriz ama yazımın tarihi bilgilere boğulması ve sıkıcı olmasın diye almıyorum. Kısacası Doğu Anadolu Bölgesi, İran’ın bir kısmı ve Azerbaycan coğrafyasında, Divin’de; Müslüman bir hanedan tarafından kurulan devlet yaklaşık 215-220 yıl hükmetti. Bu devlet kurulduğu bölgede İslam dininin muhafazası görevini üstlendi. Gürcü, Ermeni, Bizans ve Ruslara karşı mücadele etti.
Siyasi başarılarının yanı sıra, Şeddâdiler imar ve kültür alanında da önemli eserler bıraktılar. Müslüman Kürt medeniyetine şahitlik eden bu eserler hala varlıklarını muhafaza ediyorlar. Özellikle 18 yıl Devletin başında kalan Ebu’l-Ensar Şavur, zamanında, birçok önemli tarihi yapıt tarihe mal oldu. Şavur döneminden günümüze kalan en önemli eserler, hala Gürcistan müzelerinde sergilenen Gence kapılarıdır. Ayrıca Araks nehri üzerinde bulanan Xudafer köprüsü yine Şeddadilerin hükümdarı Fazl zamanında inşa edilmiştir.
Önümüzdeki yazılarda da değineceğimiz Ortaçağ İslami Kürt devletleri, İslam Medeniyet hamuruna yaptıkları katkılardan dolayı iftihar duyacağımız işler başarmışlar. Aynı Arap, Türk ve Farsların yaptıkları katkılar gibi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.