“Müslüman genç; beladan kaçan değil, beladan geçendir”

“Müslüman genç; beladan kaçan değil, beladan geçendir”

Mardin’de ‘Gençlik Haftası’ nedeniyle düzenlenen “Arşın Gölgesindeki Gençler” konulu konferansa katılan Eğitimci-Yazar Emin Güneş, gençleri ilgilendiren önemli mesajlar vererek, “Müslüman genç; beladan kaçan değil, beladan geçendir” dedi.

Mardin Artuklu Üniversitesi Artuklu İlahiyat Topluluğu ‘Gençlik Haftası’ çerçevesinde “Arşın Gölgesindeki Gençler” konulu konferans düzenledi.

Artuklu Üniversitesi Rektörlük binasında bulunan Vali Kılıçlar Konferans Salonu’nda düzenlenen ve yoğun ilgi gören program Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Özlem Ajans sanatçılarından Bilal Güler’in ilahi ve ezgiler seslendirdiği program öğrencilerin tiyatro gösterimiyle devam etti. Tiyatro gösteriminin ardından konuşan Eğitimci-Yazar Emin Güneş, gençleri ilgilendiren önemli mesajlar verdi.

“Nizami gencimizi şehadete uğurladık”

Gençliğin yaş ile ilgili olmayıp ruhla ilgili olduğuna değinen Güneş; “Genç denince herkes belirli bir yaş aralığını hatırlar. Hâlbuki insan, beden ve ruh olmak üzere iki yönlüdür. Bunlardan asıl olan ruhtur; çünkü beden ruhun atıdır. Yaşlanan bedendir, ruhun yaşı olmaz. Öncelikle ruhunu Rahman’a satan, Rahman Nizami gencimizi şehadete uğurladık. Allah şehadetini kabul etsin. Öyle gençlerimiz olmuştur ki bedeni 92 yaşında Medine’den çıkmış, İstanbul’a kadar gelmiştir; bu Eba Eyyub El-Ensari Hazretleridir. Dolayısıyla ruhu, davası için yanıp tutuşan gençlerimiz, daima gençtir.” dedi.

“Bilim objektif değildir”

Konuşmasının devamında eğitimdeki metotların yanlış olduğunu kaydeden Güneş, “Bu salondaki gençler, bu düzenin imalat hatalarıdır; asli imalatları değildir. İlkokulda verilen yanlış eğitim yüzünden üniversiteye gelen genç karşısındakinin sakalına ve bıyığına bakıp katliam işleyecek hale geliyor. Bugün kendini canlı bomba olarak patlatan insanlar tahsilsiz insanlar değil, bu eğitimin çarkından geçen, yetişmiş insanlardır. Bilim objektif değildir. Bilim, bugün kültürel emperyalizmin kullandığı silahlardan biri haline gelmiştir. Gençlerimize, Batı’nın teknolojideki gelişmelerini ve ilerlemelerini bir üstünlük olarak takdim ediyorlar. Fakat bu teknolojinin hangi maksat ve yöntemlerle elde edildiğini gizliyorlar. Kimyagerler insanlık için çalıştıysa kimyasal silahları kim üretti? Biyologlar insanlara hizmet için mi çalıştılar yoksa biyolojik silahlar üretirken yan ürün olarak bazı şeyler mi ürettiler? İlk uçaklar savaş uçaklarıdır. Afrika’da insanlar açlıktan ölüyor ama şu an üretilen gıda maddeleri dünyadaki insan nüfusunun on katını besleyecek miktarda. Yaptığı tahribatları üretimmiş gibi göstermeye çalışıyorlar. Yıktıkları şehirlerimizi bizim tahribatımızmış gibi lanse etmeye çalışıyorlar. Böyle bir dünya uygar olamaz. Bu dünya uygarsa barbarlık nedir?” diye konuştu.

“Onlar diriye sıkıp öldürürken, biz ölüye sıkıp diriltiyoruz”

Müslüman gençlerin asıl görevinin tebliğ olduğunu söyleyen Güneş; “Her Müslümanın asli işi davetçi olmasıdır. Bir davetçinin görevi, içinde bulunmuş olduğu toplumu ihya etmektir. Birileri toplumdaki imha harekelerinden sorumlu iken biz ihya hareketlerinden sorumluyuz. Biz öyle bir silaha sahibiz ki ölüye sıktığımızda uyandırıp diriltiyoruz. Onlar diriye sıkıp öldürürken, biz ölüye sıkıp diriltiyoruz. Bu yönüyle vazifemizi çok iyi biliriz. Bugün herhangi bir yerde Allah tanınmıyorsa, namaz kılınmıyorsa, haramlar helalmiş gibi görülüyorsa orası Cehennemin bir şubesidir. Bize düşen o cehennemlere bir kova dahi olsa su dökmektir. Gençlerimizin bireysel kalmayıp örgütlenmesi lazım.” dedi.

“Müslüman genç; beladan kaçan değil, beladan geçendir”

Müslüman gencin beladan kaçan değil, beladan geçen olduğuna değinen Güneş, sözlerini şöyle sürdürdü; “Müslüman genç, başı beladan çıkmayan gençtir. Müslüman genç beladan kaçan değil, beladan geçen gençtir. Bu din bizi imtihana çağırıyor, bizim belaya bulaşıp Cennet’e gitmemiz lazım. Bu işin tabiatında hakaretlere maruz kalmak, aşağılanmak, işkencelere maruz kalmak, muhacerat, boykotlara maruz kalmak akabinde yusufi olma ve nihayetinde şehit olmak var. Eğer hedefimizde Cennet’e gitmek varsa HZ. Muhammed’in (s.a.v) ayak izlerini takip edeceğiz. O yoldan gidersek Cennet’e varırız. O yolun dışındaki bütün yollar Cehennem’e açılır. Dava adamı bir genç, ailesinin boğazında bir kılçık gibi olur; ne yutulur ne de atılır. Dava adamı, dünyasını ahirete feda eden insandır. Yeryüzünde dünyevi ve uhrevi birçok makam var. Uhrevi makamların en yücesi peygamberliktir ama bu makam kazanılabilen bir makam değildir, seçilmiş kişilere verilir. Peygamberlikten sonraki en yüce makam ise şehadettir. Şehit olabilmek için cihadın mektebine kaydolmak gerekir. Eğer o mektepten mezun olabilirsek şehit oluruz. Eskiden ülkemizde cihad mektebi yoktu. Ama yaklaşık 30 yıldır ülkemizde de cihad mektepleri var ve şehitler mezun ediyorlar. Bunun için emeği geçenlere teşekkür etmek lazım ve böyle bir şeyi bizlere nasip ettiği için de Allah’a hamd etmek lazım.”

Yapılan konuşmanın ardından tekrar ilahi ve ezgilerin seslendirilmesinin ardından program sona erdi. (M. Salih Keskin/Mahsum Tunç-İLKHA)




















 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.