Müslüman Kardeşler Genel Mürşidi Mısır'ı yorumladı
Müslüman Kardeşler Genel Mürşidi Prof. Dr. Muhammed Bedi` Mısır'daki genel durumu yazdı. Bedi: 'gösterilerden doğan zorlukların aslan payına katlandık 'dedi.
TİMETÜRK / Haber Merkezi
"Geçen yıldan bu yana Mısır'ın tanık olduğu fevkâlade olaylar Allah'ın izniyle Mısır'ın çehresini değiştirmiş ve değiştirmeye devam edecektir. Mısır beyaz devrimi ile kendi asıl sahiplerine döndükten sonra yeniden tarihini yazacaktır. Bu devrim, onlarca yıl boyunca sinemize kâbus gibi oturup bütün mukaddesatını çiğneyerek, servet edinmeyi yasaklayan, özgürlüklere zincir vuran, enerjileri baltalayan, şerefli insanlara suç isnad eden, evlatlarını katleden, yasaları hiçe sayan, halkının irade ve arzularını tezvir ve tahrif eden iğrenç diktatörün tahtını alaşağı etmiştir.
Müslüman kardeşler olarak; eski rejimi bu gidişatın sonuçlarının çok kötü olacağı yolunda tekrar tekrar uyardık ve ikaz ettik. "Mısır için Diyalog" ismi altında Mısır Ulusal güçleri ile çok sayıda toplantılar tertipledik. Bunlardan üçü; 2011 seçimlerinden hemen önce, dördüncüsü ise seçimlere hile karıştırılmasından sonra idi. Bu seçimlerde rejim tarafından yapılan uygulamalardaki skandalı gün yüzüne çıkardık ve bütün bu cinayetlerden bizzat diktatörü sorumlu tuttuk. Ancak O, ısrarla zulüm ve baskılarını sürdürdü. Mübarek devriminin başarılı olmasından sonra, beşinci buluşmanın sağlanmasını Cenab-ı Hakk diledi. Halkımızı korumak,devriminin bütün arzularını talep etmek,şerefli ve ihlaslı tüm vatan evlatlarının katılımı ile el ele yolumuza devam ederek yakında "Mısır için Diyalog" minvâlı üzerinde yürümeye devam edeceğiz.
Hapishanelerdeki sayıları 40 bini aşmış olan müslüman kardeşler; ve onlara ortalama 15 bin yıl hüküm giydiren eski rejime ve baskılarına, haksız yere tutuklamalarına karşı direnmiş, ve bütün bu zulmün karşısında ecirlerini Allah-û Teala'dan niyaz etmişlerdir. Rejimin bu zulmüne, ve baskılarından yılmadan birçok cadde ve meydanlara inerek gösteri yapmamıza, kendisi ve uygulamalarını red etmemize engel olamamıştır. Özellikle iyileştirme isteğimize, olağanüstü hal durumunun uzatılması reddi, anayasanın değiştirilmesi, hakimlerin dövülmemesi, Gazze'ye yapılan saldırıların durdurulması, Mısır'ın halkını ve milli güvenliğini ilgilendiren kader davalarını istememize engel olamamıştır.
Hiç bir zaman bizimle gösterilere katılmayanları kınamadık. Bu duruş ve gösterilerden doğan zorlukların aslan payına katlandık. Şöyle ki; tek bir günde üç binden fazla müslüman kardeş tutuklandı, hatta bunların bir kısmı hapishanede ve seçim faaliyetlerinde öldürülmüştür.
Parlamentodaki vekillerimiz kanalı ile, rejimin skandal uygulamalarına karşı fiilî uslupla direndik. Vekillerimiz, parlamentoda herkesin hayranlığını kazanan, güzel örnek olmuş ve Mısır'ın problemlerinin çözümü için teklifler sunmuşlardır, fakat her seferinde rejim partisi üyeleri tarafından otomatikman red edilmiştir.
Yine temsilcilerimiz, meslekî sendikalar,üniversite öğretim üyeleri kurumlarında ve klüplerinde, talebe birliklerinde, Mısırın; müslüman,hristiyan,erkek,kadın tüm kesimlerini kapsayan Mısır vatandaşları ile iş birliği yapılması için önlerine parlak bir suret sunmuşlardır. Öyle ki; bu faaliyet, rejim zebanilerini çileden çıkarmış ve 15 seneden beri bu girişimi baltalamışlardır.
Şüphesiz ki, bu zulüm, baskı, tezvir ve bozukluğun şiddeti, Mısırlıların duygularını galeyâna getiren yakıt olmuştur. Zira bastırılan ve yıllarca biriken bu duygular, korkunç bir güce dönüşmüş, zalimlere karşı koymak üzere harekete geçmiş, tahtlarını yerle bir etmiş; yine Rabbimizin Kur'an-ı Kerimdeki şu vaadi tahakkuk etmiştir:
"De ki: Ey mülkün sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır Senin elindedir. Şüphesiz Sen herşeye hakkıyla gücü yetensin." (Al-i İmran:26)
Kutlu devrim, ilk gününden itibaren, tam ortasında ve içinde müslüman kardeşlerin olduğu halde meydana geldi.Eski yönetim tüm illerdeki müslüman kardeş yetkililerini çağırtarak, bu devrime katılmamızı engellemeye ve gösterilere katılmamaları yolunda teşebbüste bulundu ise de, müslüman kardeşler bunu hep red ettiler. 23 Ocak 2011 tarihli beyanatlarımızda bu hususu ifade ettik. Bunu takip eden bildirilerimiz sâbık rejime karşı,kutlu devrimle sağlam ve sabit tutumumuzun bir kanıtıdır. Bu bir minnet değil, bilakis Rabbimizin rızası ve halkımızla olan sevgiden kaynaklanan, yapmamız gereken bir hak ve görevdir.
Geçen yıl, Mübarek devriminin isteklerinden bir çoğunun gerçekleştiğine tanık olmuştur. Zira eski rejimin başını ve çok sayıdaki rejim zebanilerinin yıkılması sağlanmış, kötü bir isme sahip olan,zulum ve baskının büyük ölçüde yayılmasına sebep olan devlet güvenlik teşkilatının dağılması sağlanmıştır. Nitekim bozuk parlamento ve şûrâ konseyinin dağılması temin edilmiştir. Eski yönetim sembolleri yargı önüne tevdi edilmiş ve miras yoluyla elde edilmesini öngören kusurlu anayasanın değiştirilmeme gayretlerinin önüne geçilerek iptali sağlanmıştır.
Tam bir yargı kontrolünde parlamento seçimleri yapılmıştır. Artık hür ve nezih bir seçimle oluşan halkın iradesini ifade eden bir parlamentomuz olacaktır. İlk defa on milyonlarca Mısırlı seçmen, ülkelerinin yapımında seslerinin ehemmiyetini idrak ederek seçimlere katılmıştır. Yine ilk kez halkın iradesi diğerlerine galip gelmiştir. Halkımız kendilerinin sesi olacak temsilcileri seçerek ülkelerinin geleceğini imal etme aktivitelerini iştirak etmiştir. İlk defa halkın emirleri doğrultusunda bakan ve bakanlar sorgulanacaktır. Şûrâ konseyinin ilk tur seçimleri tamamlanmış, Allah'ın izniyle ikinci tur seçimleri vaktinde yapılacaktır. Başkanlık seçimlerinin adaylık süresi ileri çekilmiştir. Bundan amaç; kayıp olan yıllardan sonra sevgili ülkemizde seçilen kurumlar birkaç hafta sonra toplanabilsin. Vatanperverlik temelleri ve ilkeleri üzerinde kurulu, modern demokratik devlet kurmaya, hukukun üstünlüğü, özgürlük,eşitlik,her türü ve tipi ile çoğunluk seçmen sandıkları kanalı ile otoritenin barışçıl yollarla el değiştirmesi, insan haklarına ve hürriyetlerine saygı gösterilmesi, din,dil, ırk ayrımı göstermeksizin bütün vatan evlatları arasında özgürlük, eşitlik ve adaletin yayılması, bütün vatandaşlar arasında tevafuk yoluyla onlarca ve hatta yüzyilyıllarca sürecek gerçek kalkınma ihtiyaçlarına cevap verebilecek ülkenin yeni anayasasını hazırlamaya çalışmaktayız. Zira anayasalar çoğunlukla değiltevafukla hazırlanır.
Devlet daireleri ve kurumlarındaki her türlü yolsuzlukla savaşmak, mevki ve makamlarına, niteliklerine bakmaksızın bozguncuları hesaba çekmek, bunlar arasındaki canilerin adilâne ve ivedilikle yargılanmaları, şehitler için derhâl kısasa başvurulması, yaralı vatandaşların haklarının verilmesi, geçim seviyesi son derece düşük olan vatandaşların hayat şartlarının düzeltilmesi ve iyileştirilmesi, yoksulluk ve işsizlik belirtilerinin ortadan kaldırılması, Mısır'ın her köşesinde yaşayan vatandaşa huzur ve güven verilmesi, güvenlik teşkilatlarının yeniden yapılandırılması, teşkilatın baskı ve zulüm gibi hatalı anlamının değiştirilmesi, rolü sadece vatanı korumaya, vatandaşlara huzur ve güven sağlamaya munhasırdır. Her tür görüşlerin, siyasal, fikrî, hukukî, sosyal, kültürel, ve ülkedeki sivil toplum kuruluşlarının önündeki engeller kaldırılmalıdır ki, herkes işini ve görevini yerine getirebilsin, görüş ve kendi yolunu ifade edebilsin. Vatanı için görevini, hürce, serbestçe yapabilsin ki malik olduğu ülkesinin kuruluşlarını himâye etmede katkıda bulunsun, şanını yüceltsin. Aynı zamanda sevgi, saygı, kültürü, hoşgörülülüğü egemen kılmak; karşılıklı saygıya dayanan bütün ulus evlatları arasında ortak yaşamanın zorunluluğu kaçınılmazdır. Zira halkın arzuları ve yöneticilerin görevi bu yöndedir. Krizlerden kurtulmamız ve kalkınmamızın gerçekleşmesi için yegâne yol budur.
Değerli Mısır halkımız, dinini koruyacak, memleketinin bekçiliğini yapacak, ülkesini koruyup kollayacak, iç ve dış güvenliğini muhafaza edecek, yargı hükümlerine saygı duyacak ve uygulayacak, adalet ve sosyal adalet değerlerine sahip çıkacak, fazilet ve ahlakî erdemlerini neşredecek, yaşam yollarını kolaylaştıracak, ve uzman kadrolardan vazife ve görev başına geçecek kimseleri aramaktadır. Şüphesiz ki, en değerli servetimiz beşerî servetimizdir. Bunları değerlendirmek ve geliştirmek, güzel bir şekilde yönlendirmek ve kollamak hepimizin görevidir. Böyle bir nesil, vatan ve millet çıkarlarını kendi öz çıkarlarına tercih eder. Diri bir vicdan ve sağlam bir fıtrat ile canını bu uğurda feda eder, yasalar ve kontrol korkusundan önce Allah'tan korkar. Sevgili Peygamberimizin buyurduğu gibi "İnsanların en hayırlısı insanlara hayırlı olandır." fermanı uyarınca başkalarının iyiliğini kendi iyiliğinden önce düşünür. İnsan için en güzel örnek olmaya çalışmak son derece önemlidir. Bu da eğitim ve sağlık hizmetleri sunmakla, bilimsel teknik ve meslekî alanlarda eğitim ve yetiştirme kurslarıyla ilgili plan ve programlar hazırlamakla gerçekleşir. Ve böylece toplumun ihtiyaçları iktisadî ve sosyal kalkınma amaçları sağlarlar. Çağdaş gelişmelere ayak uydurmuş olur. Teknolojik yenilikler, icat, bilimsel ve kültürel kalkınmalarla sağlanmış olur. Maddi ve manevi bu iki temel ile birey ve toplum Allah'ın izniyle parlak gelecek ufuklara doğru kanat açar. Şimdi, hep birlikte göğüs germemiz gereken bir çok problem önümüzde mevcuttur.
Eski rejim atıkları, devlet güvenlik ajanları, eski yönetim imalatı menfaatperest işadamları, ve onlara bağlı devrim ve müktesabatına karşı ayaklanmayı teşvik eden bazı medya grupları bunların başında gelmektedir. Bu zümreler toplu veya bireysel olarak demokratik değişim seyrini baltalamak, kargaşaya sebebiyet vermek, insanları ümitsizliğe itmek için kriz üzerine kriz meydana getirmektedirler. Bu hayalperestler, masum şehit kanlarının halk irade tohumlarını suladığını, özgürlük ağacının gelişip büyüdüğünü, bunu kökünden söküp atmanın veya etrafında toplanmanın veya başka bir şey ile aldatmanın güç olduğunu unutuyorlar. Halkın iradesini hafife almamak ve onun sesini dinlemek hepimizin bir görevidir. Bu çerçevede hareket etmeliyiz. Kendinde halklara karşı koyma gücünü gören her grup, suyun akışına karşı yönde yüzmeye çalışmamalıdır. Geçmişten ders çıkararak ibret almaları gerekir. Güzel Mısır'ımıza en iyisini vermek için birbirimizle yarışalım. Ülkemizin kalkınması, yücelmesi ve yükselmesi, yeniden inşâası, güven, huzur ve istikrara kavuşması, ve hak ettiği yere ulaşması için işbirliği yapalım ki, büyük mazimiz ve asil tarihimizi Allah'ın izniyle parlak geleceğimiz ile birleştirelim. Hep birlikte Mısır'ı yeniden inşa edelim. Nitekim eski firavun medeniyetini biz yaptık. Kıpti ve Büyük İslam Uygarlığını biz inşa ettik. Mısır, bütün uygarlıkların iksirini, özünü toplayarak, onu içine sindirmeye, Asıl Mısır karışımı ve kokusu ile gıda ve şifa olan bal üretmeye muktedirdir.
Cenab-ı Allah güzel vatanımızı her türlü kötülükten korusun kalkınması ve ilerlemesi için gerekli çabaları harcama gücünü bize ihsan eylesin.
"İyilik ve takvâ üzerinde yardımlaşınız. Kötülük ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayınız.""
Çeviri:: Osman Karakurt-Sivil Dayanışma Platformu Dergisi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.