Mustafa CANAN
Ne hukuk ama!
Muasır medeniyetler seviyesine geldiğimize artık çok kaniyiz. Toplama da olsa hukuk’un en iyisi! bizde. Haklar ve hürriyetlerle zirvelerdeyiz!
Fikir ve düşünce özgürlüğünün, örgütlenme özgürlünün, inanç ve ibadet özgürlüğünün en alası! bizde; Hem de Türkiye’ye özgü “Türkiye aşmış kendini, olur da o kadarı olmaz ama!” dedirtecek uygulamalarıyla.
Bundan dolayı Türkî devletler, komşu ülkeler ne ki; dünya artık bu alanda Türkiye’nin peşine takılmalıdır. Bu meyanda Türkiye’yi örnek almalıdırlar.
Bunlara inanamadıysanız buyurun! Polis’in ve yargının Türkiye’deki Her biri, “al birini vur diğerine” türden olan uygulamalar ve kararlarına bakın.
Anayasayı ihlal edip kızını mağdur eden müdür hakkında suç duyurusunda bulunarak kızının hakkını aramak için karakola giden bir anneyi saatlerce gözaltında tutabildi. Ne hukuk ama! Böylesi ancak Türkiye’de olur. Bu arada hakkın polise mahkûm edilmesinden Türkiye’nin polis devleti mi yoksa hukuk devleti mi olduğunu varın siz düşünün. Bu tür uygulamaların eskide -doksanlı, seksenli yıllarda- kaldığını düşünüyorduk. Millet olarak askerden, polisten kaçardık; karakola çağrılanın, işi düşenin dayaklardan en azından hakaretlerden tatmamasının mümkünâtı yoktu.
Yıl 2012 ve maalesef bu uygulamalar çağdaş versiyonlarıyla hala uygulanmakta.
Bu kadarıyla bitseydi, “bin şükür”; Fakat versiyon son sürüm ya bir kere düşmüşsün karakolun eline, bedavadan kurtulmak olur mu? “Bir de savcıya, hakime çık” demezler mi? Aynen öyle; başörtülü kızının hakkını savunmak üzere “kendi ayağıyla” karakola giden annenin savcıya sevk edilmesiyle anneye bir de dava açılmış. “Dava neticesinde suçsuz, masum ve mağdur anne mahkemeden beraat etti” mi dersiniz? Hayır! Anneye 2 yıl 10 ay hapis cezası verildi. Ne hukuk ama! Dedik ya kendini aşmış, hem polisi, hem yargısıyla.
Polisin ve yargının maharetlerinin bu kadarla da sınırlı olduğunu düşünmeyin sakın, daha yeni başladık.
Legal çerçevede çalışmalarını yürüten, destansı Kutlu Doğum etkinliklerini düzenleyen derneklerden Müstazaf-Der kapatıldı. Gerekçeli kararda Mustazaf-Der’e isnat edilen bir tek şiddet eylemi yok. Onlarca kez taşlı, sopalı, molotoflu saldırıya uğramalarına rağmen –nitekim şube başkan yardımcılarından Ubeydullah Durna’yı bu saldırılardan birinde şehit vermiş olmasına rağmen- şiddete, provokatörlere prim vermemiş; her seferinde herkesi sağduyuya çağırmış ve şiddetten yana olmadığını deklare etmiş.
Peki; o zaman Mustazaf-Der niçin kapatıldı?
Aslında sözü uzatmaya gerek yok! Başörtülü kızını savunan anne Güllü Çevik, neden ceza aldıysa Mustazaf- Der de ondan dolayı kapatıldı. Nasıl ki baskıcı, yasakçı zihniyet bir kızın başörtüsüyle okula gitmesine tahammül edemedi, polis ve yargı da çarşaflı bir annenin başörtülü kızının hakkını aramasına tahammül edemedi. Netice gözü yaşlı masum anne, darbeci zihniyetin uzantılarının kurbanı olduysa Mustazaf-Derin kapatılması aynı.
Evet, Mustazaf- Der gibi, çalışmalarında dini, Peygamberi referans alan bir derneğin sivil alanda etkili çalışmasına darbeci zihniyetin uzantıları tahammül edemedi.
Mustazaf-Der’in sosyal çalışmalarıyla, muhtaçlara yardım elini uzatmasıyla mazlum milletin kalbinde yer edinmesine aynı zihniyet tahammül edemedi.
Mustazaf-Der’in, Kutlu Doğum ve diğer etkinliklerde milyonları salonlarda, statlarda, meydanlarda toplayabilmesine tahammül edemedi.
Bu tahammülsüzlük bu kapatma kararını getirdi. İnsan olan, vicdanı olan, akıl ve izan sahibi olan kişiler için bu karar kabul edilebilir bir karar değil.
Mustazaf-Der’in kapatılması; dine, imana tahammülsüz darbeci zihniyetin Mustazaf-Der üzerinden Müslümanlarla, dinle hesaplaşmasıdır.
En son, kapatılan Mustazaf-Der Osmaniye Şubesi Başkanının açık alanda 30 polis tarafından araya alınması, darp edilmesi ve sonra da arkadaşlarıyla gözaltına alınmaları da kabul edilebilir, göz ardı edilir bir durum değil…
Eğer hukuk devletinden kastınız buysa; polis, hakkını arayanı gözaltına alıp sonra mahkemeye sevk ediyorsa, hukuk! da hakkını arayana ceza veriyorsa, şiddete bulaşmamış STK’ları Kutlu Doğum etkinliği düzenlemekten ve niyet okumalarla kapatıyorsa, alın polisinizi de hukukunuzu da başınıza çalın. Bu haksız uygulamalar ve kararlar karşısında susanlar, seyirci kalanlar, tepkisiz kalanlar; zalimlerle beraber siz de varın Allah’a vereceğiniz hesabı düşünün.
Doğruhaber Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.