Nebevi Tıbbın sağlık üzerindeki etkisi

Nebevi Tıp, Hz. Muhammed'in (Sallallahu Aleyhi Vesellem) sağlıkla ilgili sözleri ve uygulamaları üzerinden şekillenen bir tedavi yöntemidir. Bu yaklaşım, doğal beslenme, hijyen, şifalı bitkiler ve ruhsal denge gibi unsurları barındırır.

Nebevi Tıp, yaşamın her alanında sağlığı destekleyen pratik öneriler sunar. Temizlik, dengeli beslenme ve stres yönetimi gibi unsurlar, bu sistemin temel taşlarını oluşturur. Dua ve manevi uygulamalar ise ruhsal dengeyi sağlamak için büyük bir önem taşır.


Tıbbi Nebevi, Hz. Muhammed'in (Sallallahu Aleyhi Vesellem) sağlık, hastalık ve tedavi konusundaki sözleri, uygulamaları ve öğretilerini içeren bir kavramdır. Bu öğretiler, genellikle hadislerde yer alır ve hem fiziksel hem de ruhsal sağlıkla ilgili pek çok tavsiye sunar.

Dr. Hatice Kösecik, İLKHA muhabirine Nebevi Tıbbın, sağlık üzerindeki etkilerini değerlendirdi.

Sünnetin, hijyen ve hastalıkların önlenmesi açısından sunduğu faydalara dikkat çeken Dr. Kösecik, bu geleneğin toplumda sağlık bilincini artırmada da etkili olduğunu belirtti.

"Sahih hadislere bakarak kullanılan yöntemler var"

Tıbbi nebevi, Peygamber Efendimizin hadislerinden öğrendiklerimiz ve O'nun bize aktardıklarından aldığımız kadarıyla bitkileri, hacamat ve bazen dağlama ya da başka yöntemleri içerdiğini belirten Kösecik, "Özellikle sahih hadislere bakarak kullandığım yöntemler var. Peygamber Efendimizin de sünnetidir dediği; çok güzel, etkili olan çörek otu ve birçok başka yöntem bulunmaktadır. Burada bunu kullanıp da yanlış işler yapan insanlarla da karşılaşıyoruz. Peygamber Efendimizin söylediği hadisler ve uygulamalara baktığımızda, orada yanlış, zararlı veya sıkıntılı bir durum görmüyoruz. Ancak bu yöntemleri uygulayan kişiler, abartıcı davranışlar sergileyebilir ya da sağlığı yeterince bilmedikleri takdirde kişiye zarar verebilir." dedi.

"Bitkisel tedavilere dikkat"

Bitkisel tedavilere dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Kösecik, "Bu tür bitkileri kullanırken temkinli olunmalı. Eğitim almış uzmanlar ve doktorlar mevcut. Halk arasında da şifacı insanlar var. Ancak gıda takviyeleri, 'bu peygamber sünnetidir' diyerek ilaç haline getirilip sunuluyorsa dikkatli olunmalı. Burada para faktörü devreye girdiğinde sorunlar çıkabilir. Çörek otunun Peygamber Efendimiz tarafından 'ölümden başka her derde devadır' olarak anılıyor. Bu bitkinin kullanımını önerdi. Her sabah aç karnına bir çay kaşığı çörek otu ezip on gün kullanın. On gün sonra ara vermelisiniz. Çörek otu yağının da dikkatli kullanılması gerekir., Her gün kullanılması bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebilir. Bu konularda dikkatli olunması gerekiyor." diye belirtti.

"Bireylerin gittiği kişilerin tıp, İslami ve hadis konularında bilgili olanlarını tercih edin"

Bireylerin gittiği kişilerin tıp, İslami ve hadis konularında gerçekten bilgili olmalarını tercih etmeleri gerektiğini söyleyen Kösecik, "Hacamat, günümüzün en önemli Peygamber Efendimizin sünnetidir diye yapılan bir uygulamadır. Hacamat, Türkiye mevzuatında tıp doktorları ve diş hekimleri tarafından yapılmaktadır. 'Tamam, ama biz yıllardır hacamat yapıyoruz' diyen hastasını güzelce uzatarak gerçekten ehil olan ellerde yapanlara herhangi bir şekilde karşı çıkmıyorum. Ancak ters yaptırıp da fazla kanatmaya, özellikle hacamat yapıp çok fazla çizik atıp kanamaya sebep olan durumlar oluyor. Burada hastanın kanaması fazla olunca, ayağa kalkarken hasta baş dönmesi yaşıyor. Bu baş dönmesinde işi yapan kişi şunu söylüyor: 'Sende cin var, sende uğrak var.' Burada, gelen bir kişiye baş ağrısı ve fibromiyalji nedeniyle hacamat yapıldıktan sonra, kişi kalkarken yirmi dakikadan fazla yattığında, tıbbi olarak sendrom gelişir. Bir baş dönmesi yaşayacaktır. Ama bu kalkmada, birazcık da kanını fazla aldıysanız, kalkıp da oturarak yaptıysanız, başı dönecektir. Ancak sen kalkarken buna 'senin başın döndü' derseniz, kişinin beynine tohum atmış olursunuz. Bu da obsesif kompulsif bozukluk gibi durumlara yol açabilir. Bunu istemiyoruz; bunun doğru olduğunu düşünmüyoruz. Peygamber Efendimiz hacamatı tavsiye etmiştir. Hacamat, sıcak ülkelerin özellikle tedavi yöntemidir." diye belirtti.

"Kanser olanlara hacamat yapılmaz"

Hacamatın doğru noktalara yapılmasının kritik olduğunu belirten Kösecik, sözlerine şöyle devam etti.

"Senede bir kere hacamat yaptırılabilir, ama hacamat her hafta yapılmaz. Her hafta sülük atılır diye bir olay yoktur. Kan eksikliği olanlarda, hemofili gibi kan tablosu bozukluğu olanlarda hacamat yapılmaz. Kanser olanlarda da hacamat yapılmaz. Bunlara dikkat edilmesi gerekiyor. Bilip bilmeden bebeklere de hacamat yapılmamalıdır. Özellikle bebeklerin kafasından, anüs bölgesinden ve sırtından hacamat yapılıyor. Bunun, şu anda aşıların yan etkilerini alma gibi gösterilip, sürümden kazanan bir para kaynağı olarak görüldüğünü düşünüyorum. Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum; tamamiyle yanlış ve bid'at olduğunu düşünüyorum. Peygamberimiz böyle bir şey söylememiştir. Buna dikkat etmelerini tavsiye ediyorum." diye konuştu. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.