Dr. Bekir TANK
Neden Hakarete En Fazla Uğrayanlar Ve Kanı En Fazla Dökülenler Biz Müslümanlarız?
İster bulunduğumuz ülkelerde sayıca az olalım, ister Türkiye’de olduğu gibi nüfusun %99’unu oluşturuyor olalım, maalesef sonuç değişmiyor ve bir iki istisna dışında dünyanın her yerinde inancımız üzerinden hakaretlere maruz kalıyoruz. Kanımız ise durmadan akıtılıyor. Gün geçmiyor ki, dünyanın herhangi bir yerinde onlarca ve bazen de yüzlerce Müslüman katledilmesin! Yaşımız 50’nin üzerinde ve olayları hatırladığımız zamandan beridir biz Müslümanların durumu hep böyledir.
Alay etmek ve aşağılamak da hakaret sınıfındandır. Hakaret oldukça geniş ve kuşatıcıdır. Kişinin fiziki yapısından konuşmalarına, mimiklerine, düşüncelerine, inancına kadar, kısaca akla gelebilecek her şeyi içine alır. Hakaret eden biri olalım veya olmayalım, her gün hakaret sahnelerine şahit olduğumuz bir gerçektir. Çünkü hakaret hiçbir insani değer tanımıyor. Örneğin, aynı aileden olmak, aynı dinden, aynı mezhepten, aynı cemaatten, aynı partiden ve aynı milliyetten olmak bile hakaret etmek isteyenler için bir engel değildir.
Kesin hükümlerle yasaklanmış olmasına rağmen hakaret Müslümanlar arasında da yaygındır. Diğer coğrafyalardaki Müslümanlar bu konuda nasıldırlar, bilmiyoruz, ama örneğin, Arap, Fars ve Türk dünyası için bu gibi fiiller maalesef sıradandır. Kaldı ki bizim birbirimize saygıda büyük kusur işlediğimiz bir yerde bizden olmayanların hakaretlerine maruz kalmamız bizi şaşırtmamalıdır. Çünkü çoğunluk olduğumuz yerlerde bile aralıksız bir şekilde hakaretlere maruz kalmamızda veya onların bize hakaret etme cesaretini kendilerinde bulmada bizim birbirimizle olan saygımızın derecesinin büyük bir etkisi vardır.
Başımızı kaldırıp kendi içimizden dışarıya doğru çevirdiğimizde, örneğin Avrupa’ya baktığımızda da gördüğümüz manzara farklı değildir. Deyim yerindeyse, hakaretlerin bini bir paradır. Ancak buradaki fark, hakaret edenlerle hakarete maruz kalanlar değişik dinlerin ve dünyaların insanlarıdırlar. Kaba bir tasnif yapacak olursak, hakaret edenler gayrimüslimler iken hakarete maruz kalanlar da büyük çoğunlukla Müslümanlardır. Genelde sözlü hakaretler, fiziki hakaretler birbiri ile adeta yarışıyor. Ve hepsi birden baskıya dönüşüyor.
Avrupa’da suç işleyen bir kişinin illa da Müslüman olması gerekmez, kökünün İslam dünyasına dayanması ve adının Müslümanları çağrıştırıyor olması ona her türlü sözlü ve fiziki hakareti ve dahi baskıyı yapmak için yeterlidir. Ancak bildiğimiz kadarıyla bugüne kadar hakaretlerin hiçbiri o kötü eylemi gerçekleştiren kişi ile sınırlandırılmamış, aksine bütün Müslümanlar hedef tahtasına konulmuştur. Seçtikleri kelimeleri, kavramları hatırlayalım: İslami terör, aşırı dinci, fundamentalist, cihatçı, radikal İslamcı vd.
Gerek Avrupa’da ve gerekse dünyanın birçok yerinde bazen İslam’a, bazen Hristiyanlığa, Bazen Yahudiliğe ve bazen de başka inançlara bu gibi hakaretlerin “ifade özgürlüğü” adına yapıldığı maalesef sıkça karşılaşılan eylemlerdendir. Her kime yapılırsa yapılsın, hakaret içeren hiçbir eylemi tasvip etmiyoruz.
Ancak gördüğümüz gibi bizim o eylemlerden beri olsak da onların ellerindeki medyayı, güvenlik güçlerini ve hatta devletin gücünü Müslümanların aleyhine kullanmalarına ve Müslümanları sürekli baskı altında tutmalarına ve birçok temel haklarından mahrum etmelerine engel olamıyoruz.
Gücümüz yetmediği için onların tahriklerini, hakaretlerini ve bazı insanlarımızı kendi emelleri doğrultusunda kullanmalarını engelleyemeyiz, ama bunun ilk adımı olarak kendimizden başlayabiliriz. Birbirimizle ilişkilerimizi her türlü hakaretten arındırmak; Allah için sevmek ve yine Allah için sevmemek bizim elimizdedir. Kaldı ki sevmediğimiz kişilerle bile insani düzeyde bir hukukumuzun olduğunu unutmamalıyız. Velev ki onlar kâfir bile olsalar. Bunun en güzel örneği de yine Hz. Muhammed’in müşrik ve ehlikitap ile olan ilişkileridir. Müslümanlar olarak birbirimizle ilişkilerimizde inancımızı ölçü aldığımız oranda İslam düşmanlarının de kanımızı dökmelerinin, bize olan hakaretlerinin ve baskılarının azaldığını ve cehaletimizden yararlanıp kardeşlerimizi kendi kirli emellerine alet edemediklerini göreceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.